Hamilelikte psikolojik değişim

Hamilelikte psikolojik değişim
Hamilelik bir kadın için hem fiziksel,hem psikolojik hem de toplumsal olarak hayatı boyunca yaşayabileceği en özel süreçlerden biridir. Bu aslında doğanın kadına verdiği en muhteşem armağandır. Anne olmak her ne kadar doğanın bir kadına verebileceği en değerli ve özel hediye olsa da aynı zamanda anneye ve tüm aileye bütün bir hayat boyunca devam edecek bir takım sorumluluklar da  yükler.
Anne olmak pek çok açıdan önemlidir, çünkü kadın bedeni bu görevi yerine getirmek amacıyla bazı işlevlerle donatılmıştır. Biyolojik olarak bir bebeği besleyip büyütmek, koruyup onu  sağlıkla dünyaya getirmek ve doğumdan sonraki yaşam sürecinde de onunla birebir ilgilenmek üzere programlanan anne bedeni bütün bu işlevleri yerine getirmek üzere hazırdır. Tüm bunlar bilindiği gibi hormonlar tarafından yürütülen bir dizi karmaşık işlemlere dayanan biyolojik, fiziksel ve elbette psikolojik etkileşimler demektir. Bebek annenin bedeninde kendisi için hazırlanmış sıcak ortamında büyürken aslında annenin bütün vücudunda anneyi doğrudan etkileyen hormonal fırtınalar kopmakta, ilginç ve önemli faaliyetler olmaktadır. Örneğin hamileliğe özgü,
-Yoğun ve karmaşık duygu durumları,
-Özellikle çok sık rastlanan hamilelik depresyonu,
-Hamilelikle beraber öne çıkan endişe ve korkular,
-Belirgin sağlık sorunları; bulantı, iştahsızlık, yorgunluk ve uyku bozuklukları,
-Ciddi stres kaynaklı psikolojik sorunlar vb, türünde sıkıntılara yol açan ve aile hayatını olumsuz etkileyen duygusal çalkantılar görülebilir..
Burada tüm hamileliği doğrudan ilgilendiren en önemli faktör strestir ve buna bağlı olarak anne adayı bazı endişeler yaşamaktadır:
-Bebeğinin sağlıklı olarak doğup doğmayacağı,
-Bebeğine iyi bir anne olup olmayacağı,
-Bedensel olarak kendisi hakkında kapıldığı olumsuz yargı ve inançlar; artık çirkinleştiği,bedeninin şekilsizleştiği gibi fiziksel bir takım takıntılar.
-Eşinin kendisine yönelik düşüncelerine aşırı önem verme ve onu eskisi kadar beğenmeyeceği,yönündeki endişeler.
-Eşiyle ve bebeğiyle iyi bir iletişim kurup kuramayacağı gibi pek çok sıkıntı yaşayabilir. Oysa biliyoruz ki hamilelik dönemi bir kadının yaşayabileceği en özel anlardan birisidir ve mümkün olduğunca keyifli geçirilmelidir. Yine bilinmelidir ki yaşanan bütün duygusal karmaşalar ve endişeler aslında döneme özgüdürler ve doğumdan kısa süre sonra yok olurlar. Dolayısıyla hamilelikte sağlıklı ve rahat bir yaşam tarzını benimseyebilmek için  bazı püf noktalarını bilmek gerekir.Öncelikle hamilelikte üç önemli etken vardır:
Hormonal Değişim: Bilindiği gibi hamilelik sürecini asıl tetikleyip başlatan ve dönemi sonlandıran doğrudan doğruya hormonlardır. Özellikle östrojen ve progesteron hormonları yoğun olarak salgılandıkları için anne adayı fiziksel ve psikolojik olarak pek çok sıkıntı yaşayabilir.
Fiziksel Değişim: Anne adayını fiziksel olarak en zorlayan konulardan birisi budur. İlk üç ay yaşanan sağlık sıkıntıları, bulantılar, iştahsızlık ya da aşırı iştahlı olmak gibi iniş çıkışlı dönemleri atlattıktan sonra anne adayının takılıp kaldığı, endişelerinin arttığı nokta bu fiziksel değişim durumudur. Vücudunun sarktığını düşünmek, doğumdan sonra kilolarını verememe endişesi yaşamak, eşinin onu eskisi gibi çekici bulmayacağı düşüncesine kapılmak bu dönemde sıklıkla rastladığımız durumlardır.
Psikolojik Değişim: Anne adayının hamileliği süresince bütün düzenini ve hayata bakışını belirleyen ise psikolojisinde ortaya çıkan değişimlerdir. Hamileliğin kendisi doğrudan doğruya hormonlarla ilgili bir süreç olduğundan, yine psikolojideki temel etkenler de bu hormonlar vasıtasıyla oluşur. Anne adayının yaşadığı her tür sıkıntı ve sorun doğal olarak çevresini de etkiler. Görünüşte  bütün değişim fiziksel gibi düşünülse de asıl değişim kadının psikolojisinde meydana gelir. Özellikle eşinin kendisini beğenmeyeceği, çocuğuna iyi bir anne olamayacağı, çekiciliğini kaybetme, çirkinleşme, kilo alma gibi endişeler anne adayını ciddi strese sokar. Eğer hamilelikte;
-yorgunluk,isteksizlik
-mutsuz ve üzüntülü olmak
-sürekli ağlama hali
-alınganlık
-önceden severek yapılan şeylere karşı ilgisizlik,
-dikkat dağınıklığı,
-umutsuz ve karamsar olma durumu,
-aşırı öfke ve sinirlilik hali varsa düşünülmesi gereken hamilelik depresyonu olmalıdır. Özellikle daha önceden depresyon sorunu yaşamış kadınlarda hamilelik bu sorunu tetikleyebilir.
Baba Adayına Öneriler
Hamilelik sırasında en büyük görev  baba adayına düşmektedir. Anne adayına bu sıkıntılı süreçte destek olmak ve yanında olduğunu hissettirmek önemlidir. Kilo almak, fiziksel bir takım değişiklikler yaşamak hamileliğin doğal süreci içinde beklenen bir durum olsa da anne adayını en çok sıkıntıya sokan konu budur. Artık beğenilmediğini, eski bedensel görüntüsüne kavuşamayacağını düşünen anne hormonların da yol açtığı aşırı hassasiyet nedeniyle önemli psikolojik sıkıntılar yaşayabilir. Bu durumda babaların da eşlerine karşı hassas davranmalarını hatırlatıyor ve birkaç küçük  noktayı göz önünde bulundurmalarını öneriyoruz:
-Anne adayına asla fiziksel durumuyla ilgili espriler yapmamak,
-Bu hamileliğin ve bebeğin kendisi tarafından da heyecanla beklendiğini ve istendiğini  ifade etmek.
-Abartıya kaçmadan, olumlu ve güzel sözlerle moral vermek,
-Bebekle ilgili bütün işlerde, alışverişte ve doktor kontrollerinde mutlaka yer almak,
-Anne adayının yaşadığı endişeleri hafife almamak,
-Anne adayının duygularıyla ve düşünceleriyle alay etmemek.
Her şeyin ötesinde hamilelik insan yaşamının doğal bir sürecidir ve aşılamaz bir sorun olarak algılanmamalıdır. Son derece özel bir dönem olması sebebiyle fiziksel ve psikolojik olarak bazı değişiklikler yaşanması da normaldir. Doğanın bu muhteşem hediyesi olan annelik duygusu bir takım sorunlara rağmen dünyaya gelen can'la anlam kazanacak ve hayatınızın en önemli,en unutulmaz dönemi başlayacaktır. Tadını çıkarın.

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Hormonal değişim
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube