Gelişim dönemi özellikleri

Gelişim dönemi özellikleri

Bireylerin fiziksel ve ruhsal yapısının ve davranışlarının değişiminde içinde bulunulan gelişim döneminin etkisi büyüktür. Özellikle gelişimin en hızlı olduğu çocukluk yılları; bireyin, birbirini izleyen dönemlerin kendine özgü görevleriyle başarılı biçimde başa çıkabilmesi için, her çağda üstlenmek zorunda olduğu özel sorumlulukları içerir.

Her çocuğun içinde ayrı bir evren vardır ve kendi evrenini keşfetmeye çalışan çocuklarımız için yapmamız gereken onların gelişim süreci konusundaki farkındalığımızı artırmaktır.

İnsan gelişimi, çocuğun ilk doğum anından yaşam sonuna kadar giden uzun bir süreci kapsamaktadır. Her gelişim dönemi farklı özellikler taşımakla birlikte, farklı ihtiyaçların doyurulması esasına dayanmaktadır. Kısacası gelişim uzun bir süreçtir. Gelişme ,büyüme ve olgunlaşma kavramlarından bahsederken unutulmaması gereken temel noktalardan biri de “Dönem” olgusudur.                            

Kritik dönem: belirli zaman dilimi içerisinde belirli özelliklerin kazanılması, ve bu becerileri  kazanmak için elverişli ,elverişsiz zamanlar olarak adlandırılırlar.Örneğin normal şartlarda bir çocuğun 3 yaş itibariyle ismine seslenildiğinde dönmesini ,tepki vermesini bekleriz bu süreç otizm gibi bulguları tanımak için kritik bir dönemdir ve müdahalenin başlangıcı için bu kritik dönemin sonuna kadar beklemek şarttır.                     

GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Bireyler gen yoluyla bir takım özellikleri anne ve babalarından almaktadırlar.Kalıtım özellikle çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişiminde doğrudan etkili bir faktördür.Bunun yanı sıra çocuğun büyüdüğü aile ortamı,sosyoekonomik düzey,ebeveyn ilgi ve tutumları ,ailenin kültürel düzeyi gibi çevresel faktörlerin önemi yadsınamaz.

GELİŞİM ÖDEVLERİ

“Her gelişim döneminde ve normal gelişim sürecinde bireyin gerçekleştirmesi beklenen belli görevler vardır bu görevlere “Gelişim Görevleri” ya da “Gelişim Ödevleri” adı verilir. Akt.(Havighurst.)

Birey içinde bulunduğu döneme ait gelişim ödevlerini başarı ile tamamlayacak olursa, kendine olan güveni artar mutlu ve huzurlu olur; daha sonraki gelişim dönemi ödevlerinin de daha kolay üstesinden gelir.

 Gelişim ödevlerinde başarısız olunursa, kendine olan güven sarsılır, huzursuzluk ve sıkıntılar ortaya çıkar; daha sonraki gelişim ödevlerinin başarılmasında da güçlüklerle karşılaşır. Farklı bireylerden aynı anda aynı gelişim ödevini yerine getirmesi beklenmez. Bu ödevleri daha erken ya da daha geç yerine getirebilir.Bu sebeple her bireyin gelişim dönemi kendi içindedir,kendisine özeldir deriz.

ERİCKSON GELİŞİM KURAMLARI

İnsan doğumla birlikte sosyal bir çevreye doğar ve sosyal çevrenin varlığında varlığını sürdürebilir. Sosyal çevreyle ilişki yaşam boyu sürer ve her aşamada çocuğun gereksinimleri ile toplumun çocuktan beklentileri değişir.

 "Eğer her şey çocukluk dönemiyle açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güvende azımsanmış olur!", diyen  Erikson gelişimi 8 evreye ayırmıştır: 

 1.  TEMEL GÜVENE KARŞI GÜVENSİZLİK(0-1 yaş)

Bu dönem bazı özellikler sahip ilk benlik duygularının temelinin atıldığı, anne-çocuk ilişkisine dayanan bir ilk bebeklik dönemidir. Bebeğin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarının yeterince karşılanması ve bu işlevlerdeki düzen ve rahatlık; iyilik, güvenlik gibi duyguları kazanmasına sağlıklı bir birey olma yolunda başlangıç oluşturmaktadır. Güven duygusu, anne-çocuk ilişkisindeki süreklilik ve tutarlılık ile içselleştirilmektedir.

Etkileşim, alma-verme sürecinde karşılıklı düzen ve dengeyi sağlamaktadır. Bebek zihnindeki imgesel birey ile, bakımını gerçekleştiren birey arasındaki tutarlılık ve benzerlik temel güven duygusunu oluşturur. Güven duygusunun niceliği ise duygu,sezgi ve algı boyutunda bu ilişkiye bağlıdır. Bu dönem iyi atlatılamazsa sağlıksız bir gelişim sonucu öfke, karamsarlık, umutsuzluk ve çocuk şizofrenisi ortaya çıkabilmektedir. İleri yaşlarda içe kapanıklılık, depresif kişilik, sigara-alkol-uyuşturucu bağımlılığı ortaya çıkabilmektedir.

2. ÖZERKLİĞE KARŞI KUŞKU VE UTANÇ DUYGUSU (1-3 YAŞ)

 Bu aşamada çocuk, artık kendi davranışlarının kendine ait olduğunun farkına varmaya başlar. Yaptığı her eylem ve başlattığı her girişimde anne baba müdahalesi ile karşılaşan bir çocuğun kendi yeteneği hakkında kuşkuya kapılması durumunda, utanç duyguları geliştirmesi kaçınılmaz olacaktır. Çocuğun çevresini keşfetmesine izin verilir ve desteklenirse kazanacağı duygu, “özerklik”tir.

3. GİRİŞİMCİLİĞE KARŞI SUÇLULUK DUYGUSU (3-6 YAŞ )

Bu evrede çocuk kendi başına girişimlerde bulunur. Çocuğun bu konuda gelişebilmesi, girişimlerinin desteklenmesine ve merakının giderilmesine bağlıdır. Eğer çocuk, davranışlarından ve ilgilendiği konulardan ötürü eleştirilirse, bulunduğu girişimlerden ötürü suçlanma eğilimi gösteren bir kişilik özelliği geliştirir.

Erikson’a göre çocuğun motor ve dil gelişimi, onun fiziksel ve sosyal çevresini daha fazla araştırmasına katkı sağlar. Çocukta girişkenliğin artmasıyla, problem olan davranışları da artar.

Girişkenliği, ebeveyni ve öğretmenleri tarafından cezalandırılan çocuk, gerek bu dönemde gerekse hayatının gelecek dönemlerinde yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüp suçluluk duyabilir. Ancak, çocuğun her yaptığı davranışın onaylanması da ahlak gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu durumda, çocuğun yapması ve yapmaması gerekenler konusunda bir denge kurularak girişkenlikleri desteklenmelidir.

4. BAŞARILI OLMAYA KARŞI YETERSİZLİK DUYGUSU (7-11 YAŞ)

Bu dönemde çocuk, yaşantılarından bazı sonuçlar çıkarabilecek biçimde düşünmeye başlar. Bu evrenin en önemli kazanımı “çalışkanlık” duygusunun edinilmesidir. Dönemin belirgin özelliklerinden birisi, kendisini başkalarıyla kıyaslamaktan kaynaklanan yetersizlik ve aşağılık duygusudur.

7-11 yaş döneminde okul yaşantısı da çocuğu etkilemektedir. Anne babanın sağlayamadığı destek bazen okuldan gelebileceği gibi, evinde anne babası tarafından beceri kazanmaya teşvik edilen çocuk, okulda kendine olan saygısının azalmasına neden olabilecek öğretmen tutumlarıyla karşı karşıya kalabilir.

Öğrendikleriyle, başardıklarıyla çevresinde beğeni ve takdir toplamak bu dönemde vazgeçilmez bir ihtiyaç olmuştur. Bu nedenle gerek öğretmenlerin gerekse anne babaların çocuğun başarı ihtiyacının doyurulmasında hayati önemi bulunmaktadır.

Çocuğun başarılı olma isteğinin karşılanmasında, onların yapamayacakları becerilerden ziyade, yapabilecekleri beceriler üzerinde yoğunlaşılmalıdır. Çocuktan yeteneğinin üzerinde bir başarı göstermesini bekleyerek sonuçta başarısız olarak değerlendirmek yerine, kendi gücüne uygun düşen sorumluluklar yükleyerek başarılı kılmak en doğru davranış olacaktır.

 5. KİMLİK KAZANMAYA KARŞI KİMLİK KARMAŞASI (11-17 YAŞ)

 Birey bu dönemde kendisine “Ben kimim?” sorusunu sormaktadır. Çocuk bilişsel ve bedensel gelişiminin farkına varmakta, bedenini tanımaya başlamakta ve buna uygun olarak bir kimlik belirlemeye yönelmektedir. Kişi kendisine sorduğu bu soruların cevaplarını “özdeşleşme” ve “taklit” mekanizmaları ile olacağı kişiye bürünerek cevaplamaya çalışmaktadır. Beğendiği ya da örnek aldığı birisine özenmekte ve onun gibi davranmaya başlamaktadır. Bu dönemi başarı ile atlatan kimseler kimlik duygusu edinirken, başarıyla atlatamayan kimseler kimlik karmaşasına düşerler.

6. YAKINLIĞA KARŞI YALITILMIŞLIK (17-30 YAŞ)

Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi bu dönemde artık başkalarıyla yakınlıklar, dostluklar kurabilir. Bu dönemde birey ergenlik dönemindeki akran çevresinden daha geniş ilişkiler kurmaya ve topluma karışmaya başlamıştır. Gencin yaşamında evlilik ve iş kariyeri önemli hale gelir. Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip olur. Aksi durumda, başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeken genç, psikolojik bir yalnızlığa itilebilir. Bu yalnızlık “toplumdan yalıtılmışlık ve terk edilmişlik” duygularını beraberinde getirir. Genç yetişkinin bu dönemdeki krizi atlatmasında, öğretmenlerine ve çevresindeki tüm kişilere karşılıklı sorumluluklar düşmektedir. İnsana sevgi ve saygıyı esas alan bir toplum yapısında, bu çatışmaların başarılı bir şekilde çözümlenebilmesi mümkündür.

 7. ÜRETKENLİĞE KARŞI DURGUNLUK (30-60 YAŞ)

Bu dönem orta yetişkinlik yıllarını kapsamaktadır. Yetişkin bu dönemde üretken, verimli ve yaratıcıdır. Üretkenlik, sadece çocuk yapma ve büyütme anlamını içermemektedir. Birey için çocukları yoluyla neslini devam ettirmek önemli olduğu gibi evi dışında da gelecek nesillerin yetişmesine rehberlik ederek üretkenlik gerçekleştirilebilir. Bu evrede İş sahibi olamayan ya da evlenmemiş bireyler kendilerinin verimsiz oldukları duygusuna kapılabilirler.

8. BENLİK BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI UMUTSUZLUK (60 YAŞVE ÜZERİ)

Yaşlılık yıllarını kapsayan bu dönemde birey ya önceki yedi dönemin olumlu birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuştur ya da önceki dönemlerde yaşadığı çatışma tecrübeleri sağlıklı olarak geçirmeme sonucu umutsuzluklar içinde bulunmaktadır. Bu dönem, üretken geçen bir yaşamın sağlamış olduğu doyum ile yıllarını anlamsız geçirmiş olmanın mutsuzluğu arasındaki çatışmayla belirlenir. Diğer tüm gelişim süreçlerini ve gelişim dönemlerini başarı ile tamamlamış olan yaşlı birey artık hikmete ulaşmakta ve ölümü kabullenebilmektedir.

Benlik bütünlüğüne ulaşmış yaşlı birey için, çevrede o güne değin üretmiş olduğu şeylerden genç kuşakların yararlanmakta olduğunu görmenin verdiği haz yaşanır. Sonuç olarak, insanın kişiliğinin şekillenmesinde ve gelişiminde başlangıçta anne ya da onun yerine geçen yetişkinden başlayarak daha sonra aile, okul, şehir ve dünyadaki diğer insanlar önemli rol oynamaktadır. Mutlu insanlardan oluşan sağlıklı bir toplum oluşturmak için, bireyin her  dönemdeki temel ihtiyaçlarını en iyi şekilde doyurmasını sağlamak, çatışmalarını çözümlemesine yardım etmek üzere çaba harcamak gerekmektedir

KAYNAKÇA:

White, W. James, Intergenerational Religious

Education, Religious Education Press, Birmingham, Alabama, 1988

Bruce, Gorsuch, Richard, The Psychology of Religion an Empirical Approach, The Guilford Press, New York 2003, Third Edition,

Prof.Dr Gürses İbrahim ,Klavuz Mehmet Uludağ Üniversitesi  Erikson'un Psiko-Sosyal Gelişim Dönemleri Teorisi tez çalışması.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Kübra Eriş

Dyt. Kübra ERİŞ, lisans öncesi eğitimini 2008 yılında Çemberlitaş Anadolu Lisesi'nde tamamlamıştır. Ardından üniversite sınavına girmiş, burslu olarak İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmıştır.  2013 yılında ise lisans eğitimimi tamamlayarak psikolog unvanı almıştır. Mezuniyetinin ardından 2014 yılı itibariyle üniversitedeki klinik master programına başlamıştır. Halen İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Anabilim Dalı'nda master eğitimine ve tez çalışmalarına devam etmektedir. Dyt. Kübra ERİŞ, Umutlar Sönmesin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Erkek - Kadın Psikoz Servisi, Umut Fono Anaokulu, Çocuk ve Aile Gelişim ve Eğitim Merkezi ve İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Servisi (Nevroz) gibi birçok kurumda stajlarını tamamlamıştır. Psi ...

Etiketler
Çocuklarda gelişim değerlendirmesi
Psk. Kübra Eriş
Psk. Kübra Eriş
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube