EKRANLA GELEN TEPKİSEL (REAKTİF) BAĞLANMA BOZUKLUĞU (BAKICI SENDROMU)


internet çağında yaşadığımız bu günlerde ekranlara(tv,bilgisayar vb.) olan bağımlılığımızın çocuklar üzerindeki etkisine değinmek istedim. Biliyoruz ki çocuklarda öğrenme en çok görerek olur. Bu nedenle onların rol-model aldıkları bizlerin davranışları çocuklarımızın gelişmesinde çok önemli bir yer tutar. internetin hayatımıza girmesiyle maalesef ekranlarla geçirdiğimiz saatlerin artması ve çocukların da bu yöne dikkatlerinin çekilmesiyle zararlı ve tehlikeli sonuçlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Anne baba veya bakıcıların çocuklarla sadece fiziki ihtiyaçlarını karşılayacak yönde ilişki kurmaları, duygusal sosyal gelişimini sağlayacak dokunuşlardan iletişimden yoksun bırakılmaları çocukta sosyal iletişim güçlüğüne, tepki vermeme, konuşma gecikmesi gibi tıpkı otizme benzer belirtiler ortaya çıkarmaktadır. Reaktif bağlanma bozukluğunu otizmden ayıran en önemli ayırıcı tanı ise tedaviye çocuğun hızlı bir şekilde cevap vermesidir. Tedavide izlenmesi gereken en önemli yol aile içi iletişimin yeniden düzenlenmesidir.
Ayrıca; saatlerini bir ekrana bakarak ya da bir takım hareketleri takip ederek geçiren çocuklarda hiperaktivite davranışları ortaya çıkabilmektedir. Çocukların en enerjik, en hareketli oldukları bu dönemde böylesine hareketsiz kalmaları, enerjilerini boşaltamamaları, ’ekran’ olmadığında çevrelerine karşı saldırgan ve zarar verici eylemlere yönelmelerine, çeşitli davranış uyumsuzluklarına sebep olmaktadır. Çevremizde uçup, zıplamayı, vurup, itmeyi, kırmayı ya da prenses,peri olmayı, sihirlere sahip olmayı marifet zanneden çocuk sayısında artış görülmektedir. Nitekim çocuk suçlu sayısındaki artış dikkat çekmektedir.( Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) rapor ettiği verilere göre, 2008 yılında 62 bin, 2009'da 69 bin, 2010'da 83 bin, 2011'de 84 bin 916, 2013 yılında 115 bin 439 çocuk suça karıştı.) Çocuklar bu davranışları oyun sanıyorlar, çünkü gerçeklik duyguları, benlik algıları oluşmadan bütün kişilik değerlerini alt üst eden bilgisayar oyunlarıyla tanışmış durumdalar.
‘Ekran’larla geçirilen zamanın diğer bir yönü de çocukların dikkatlerini toplamakta güçlük çekmesi ve dikkat sürelerindeki azalmadır. Çocuklarımız aşırı uyarana (ard arda gelen görüntü,renk,ses vb.) maruz kaldıklarında, uyaran olmadığı zaman yoksunluk hissetmektedir bu da çocuklarımızda günlük yaşamlarındaki nispeten daha az uyaranla geçirmeleri gereken zamanı kısaltmakta, dikkat dağınıklığına neden olmaktadır. Bilgi işlemleme sürecinde algısal bulanıklıklara(tepkide azalma, iletişim kısıtlılığı, yönergeleri ayırt edememe vb.), seçici ve sürdürülebilir dikkatte zayıflama gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Bu tehdidi kontrol altında tutmak siz sevgili anne babalara düşmektedir. Çocuklarımıza hayatı deneyimleyerek öğrenme fırsatı verirseniz, özgüveni yüksek, zorluklarla baş etme becerisi kazanmış, iletişimi güçlü, duygularını tanıyabilen nesiller yetiştirebilirsiniz.
Sevgiler;