Merhabalar
Hepimizin bildiği gibi, insan ırkı olarak doğuştan yardıma muhtaç varlıklarız. Örneğin bir geyik yavrusu doğar doğmaz yürümeye başlayabilir ama insan yavrusunun yürümesi için doğumundan itibaren yaklaşık 1 yıl geçmesi gerekir. Yani yenidoğanlar kendi başlarına hayatta kalamazlar, hayatta kalabilmek ve üreme çağına erişebilmek için yetişkinler tarafından uzun süre ilgi ve bakım görmeleri gerekir.
Bu durumda ağladığımızda bizi sakinleştiren, acıktığımızda doyuran, gerektiğinde bezimizi değiştiren yani bize ilgi ve bakım veren kişi veya kişilere bağlanırız. Bağlanma dediğimiz bu olayın temelleri hayatımızın ilk aylarında atılır ve ömür boyu başka insanlarla olan ilişkilerimizi de etkileyerek devam eder. Temel olarak dört çeşit bağlanmadan bahsetmek mümkün: Güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma, kaçıngan bağlanma ve karmaşık bağlanma. Bu konudan daha sonra detaylıca bahsedeceğim. Şimdiki sorum şu: Bu kadar muhtaç birine bakım vermemizi sağlayan ve sürdüren faktörler nelerdir?
Bebeklerin sahip olduğu geniş alın, büyük gözler, yuvarlak hatlı yüz, küçük çene, yumuşak ve pürüzsüz cilt gibi özellikler yetişkinleri bebeklere ilgi ve bakım vermek için motive eden ve bebek-yetişkin arasındaki bağı kuvvetlendiren faktörlerdir. Bebeğin gülüşünün güzelliği ve ağlayışının verdiği rahatsızlık da bağlanma üzerinde etkilidir. Ayrıca, bebeğin ebeveyne olan benzerliği de ebeveyn-bebek bağını güçlendirmektedir.
Hatta ilginç bir bilgi vereyim sizlere; bu durumun farkında varıldıktan sonra çizgi film karakerlerinin yaratıcıları çizgi karakterleri yuvarlak hatlı, büyük gözlü şekilde çizmeye başlamıştır. Bu da çizgi karakterlere duyduğumuz sempatiyi açıklıyor sanırım :)
Herkese keyifli haftalar dilerim.