Dissosiyasyon ve Dissosiyatif Bozukluklar Üzerine..


“Dissosiyatif bozukluklar psikiyatrik bozukluklar arasında en eskiden beri bilinenlerden olmasına rağmen tarihsel akış içerisinde dönem dönem ihmale uğramış ve başka bozuklukların epifenomeni gibi değerlendirilmiştir (Şar, 1998).”
Dissosiyasyon ve Dissosiyatif Bozukluk
Dissosiyasyon normalde bütünlük içerisinde olan bilinç, bellek, kimlik, duygu, algı, beden temsili, motor kontrol ve davranışta ayrışma ve/ya da süreksizlik olmasıdır (Şar, 2018). Dissosiyasyon tarihsel perspektifte ilk zamanlarda normal olarak travmatik yaşantının üstesinden gelme çabası olarak kullanılırken, zamanla patolojik bir sürece dönüşebilmektedir; bu konudaki en eski kayıtlar çoğul kişilikle ilgili olarak 17. yy’da Paracelsus’a kadar uzanır; ancak birçok yazar dissosiyasyon tarihini P. Janet ile başlatır (Şarlak ve Öztürk, 2018). Janet “desagregation mentale” terimi kullanarak dissosiyasyon kavramını geliştirmiştir, Dissosiyasyon tarih boyunca histeri ve nevroza yatkınlık ile beraber anılmış;1980’li yıllarda Bliss, Spiegel, Fink, Steingard ve Frankel gibi yazarlar, dissosiyatif belirtilere sahip histerik hastaların aynı zamanda hipnoza yatkınlıklarının da yüksek olduğunu bildirmişlerdir (Şarlak ve Öztürk, 2018).
O dönemde dissosiyasyonun histerik belirtilerdeki rolü ön plandayken, modern görüşte bu önem gittikçe azalmıştır. Histerinin somatik ve zihinsel bileşenleri ayrı ayrı ele alınmaya başlanmış ve sınıflamalarda dissosiyatif bozukluklar, konversiyon, somatizasyon gibi kavramlar birbirinden net bir şekilde ayrılmaya başlamıştır. Fenomenolojik tartışmaların en çok yürütüldüğü tıp branşının psikiyatri alanı olduğunu kabul edersek, bu alanındaki kuşkusuz en büyük kavramsal karmaşayı dissosiyasyon ve ilişkili bozukluklar barındırmaktadır (Balcıoğlu ve Balcıoğlu, 2018). Dissosiyatif bozukluklar psikiyatrik bozukluklar arasında en eskiden beri bilinenlerden olmasına rağmen tarihsel akış içerisinde dönem dönem ihmale uğramış ve başka bozuklukların epifenomeni gibi değerlendirilmiştir (Şar, 1998).
Kriton Dinçmen (1991) tarafından dissosiyasyon kavramı, “Dissosiyasyon Halleri kavramı ile bireyde tehlike ve ağır stres karşısında oluşan psikolojik kaçış olarak açıklanmıştır. Burada, birey ağır ve dayanılmaz sıkıntı karşısında, bireyin tümünün, bütünlüğünün yıkımını ve tamamen parçalanmasını önleyebilmesi ve varlığını koruyabilmesi amacıyla, kendi bütünlüğünden bir parçayı koparıp ayırmak suretiyle, hastalık yaratan ve hasta olan kısmını bilinçten uzaklaştırmak zorunda kalır. Yani, tam bir yıkım ile karşı karşıya kalan ego, tümünün korunması amacıyla, kendi organizasyonunu ve entegrasyonunu parçalama ve feda etme gibi çok ağır bir ödün vermek zorunda kalır.
Dissosiyasyon’da bilincin bir kısmının genel ruhsal bütünlükten ayrılıp uzaklaştırılması; ya da, ağır vakalarda olduğu gibi, bilincin büyük bir kısmının bütünlükten ayrılması ve kişiliğin tüm kontrol ve idaresinin bir süre için ayrılmış, uzaklaştırılmış “hasta” kısım tarafından ele alınması söz konusudur. Dissosiyasyon hallerinde ve dissosiyasyon süresince tam bir bilinç kaybının söz konusu olup, yapılan tüm hareketlerin ve girişilen tüm eylemlerin tamamen bilincin kontrolünden uzak ve ancak “hasta” ego ‘nun gereksinmeleri ve istekleri yönünde işlemekte olduğunu vurgulamak isteriz. Tıbbın en ilginç konulanın oluşturan dissosiyasyon halleri, klinik açıdan, uyurgezerlik(somnanbulism), yabancılaşma( depersonalizasyon), çift kişilik, bayılma, kaçış, amnezi şeklinde kendilerini gösterirler.” biçiminde tanımlanmıştır (Dinçmen, 1991).
Öztürk (2017), dissosiyasyonu hem bireysel hem de toplumsal boyutlara sahip olan ve bireyin çok eksenli semptomlar göstermesine yol açan ruhsal tepki ve süreçler olarak belirtmektedir (Öztürk, 2017). Öztürk’ün tanımı ile Dissosiyatif Bozukluklar, çocukluk çağı ruhsal travmalarının etkisiyle oluşan, intihar girişimleri, kendine zarar verici davranışlar, amnezi, bilinçte kesintiler, konsantrasyon güçlüğü, duygudurumda dalgalanmalar, reviktimizasyon, öfke kontrol problemleri, kimlikte belirsizlik hisleri, anguaz, depresyon ve problemli yakın ilişki dinamikleriyle ifade edilebilen bir psikopatoloji olarak tanımlanmaktadır (Öztürk, 2017; Özden, 2018).
Dissosiyatif bozukluklar tüm psikiyatrik bozukluklar içerisinde oluş nedenleri içerisinde çevresel etkenler ile en fazla ilişkisi olanıdır; Örneğin, dissosiyatif bozukluklar psikiyatride en yüksek oranda çocukluk çağı ruhsal travmaları (örn. istismar ve ihmal) bildirilen tanı grubudur (Şar, 2018). Dissosiyatif belirtiler; borderline kişilik bozukluğu, konversiyon bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk (OKB), madde kullanımı, post travmatik stres bozukluğu (PTSB), şizofreni gibi bir çok psikiyatrik hastalıklarla birlikte görülse de son dönemde yapılan ve sayısı hızla artan çalışmalarla kronik ağrı ile birlikte görülebileceği de gösterilmiştir (Şar ve Öztürk, 2005). Bu odakta ülkemizde yapılan bir çalışmada, migren ile dissosiyatif bozukluk belirtileri arasında ilişki bildirilmiş, kronik migrenli hastalarda dissosiyatif belirtilerin kontrol grubuna göre anlamlı derecede arttığı bulunmuştur (Ulusoy ve ark. 2015)
Türkiye’de dissosiyatif bozukluk üzerine ilk sistematik çalışma ve yayınlar İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda 1993 yılında başlamıştır, Şar ve Öztürk ülkemizde dissosiyatif bozukluklar odağında bilimsel veri hazinemizin oluşmasında gayret göstermiş öncü kişiler olmuştur, Türkiye’de Sivas ilindeki yapılan çalışmada, 648 katılımcıdan oluşan bir kadın örneği üzerinde yapılandırılmış bir tanısal görüşme gerçekleştirilmiştir. Disso- siyatif bozuklukların genel prevalansı %18.3 olarak bildirilmiştir (Şar ve Öztürk, 2016; Şarlak ve Öztürk, 2018).
Öznesi insan olan bir kavramın insanlığı ne düzeyde etkisi altına aldığı önemli bir detaydır, Dissosiyatif Bozukluklar’ın genel toplumdaki sıklığı her iki cinsiyette %11.2 ve kadınlarda %18.3 olarak bildirilmektedir. Bu kişilerin bir bölümü psikiyatrik yardım almamakta, bir bölümü ise belirtilerin sadece bir alt kümesinin dikkate alınması sonucu psikiyatri ile temas kurduklarında başka tanılar altında (konversiyon bozukluğu sınırda kişilik bozukluğu ve depresyon gibi) değerlendirilmektedir (Şarlak ve Öztürk, 2018).
Kaynaklar
Akcan G, Öztürk E (2018) Dissosiyatif Temel Belirtiler ve Temel Psikoterapötik Yaklaşımlar. Öztürk E, editör. Ruhsal Travma ve Dissosiyasyon. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2018. p.20-30.
Amerikan Psikiyatri Birliği(APA) (2013), Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı, dördüncü baskı (DSM-V) Washington DC, 2013’ten çeviren Köroglu E, Hekimler Yayın Birligi, Ankara, 2014.
Balcıoğlu Y H, Balcıoğlu İ (2018) Dissosiyatif Bozuklukların Tanımı ve Tanı Ölçütleri. Öztürk E, editör. Ruhsal Travma ve Dissosiyasyon. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2018. p.8-13.
Biçer, Ü, Tırtıl L, Kurtaş Ö, Aker, T(2009) Adli Psikiyatri, Klinik Gelişim Dergisi, 2009: 20-22
Dinçmen, K (1991) Psikiyatri, Cep Üniversitesi, İletişim Yayınları, İstanbul.
Özden, M Ş (2018) Travma ve Dissosiyatif Bozukluklar Genel Bir Bakış Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi ISSN: 2602‐3520 E‐ISSN: 2547‐9865 Cilt: 3, Sayı: 3,s.71‐7
Öztürk, E (2017) Travma ve Dissosiyasyon: Dissosiyatif Kimlik Bozukluğunun Psikoterapisi ve Aile Dinamikleri. Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul.
Öztürk E, Şar V(2016) The trauma-self and its resistances in psychotherapy. Journal of Psychology and Clinical Psychiatry 2016;6:6.
Öztürk E (2018) Travma Merkezli Alyans Model Terapi: Dissosiyatif Kimlik Bozukluğunun Psiko- terapisi. Öztürk E, editör. Ruhsal Travma ve Dissosiyasyon. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2018. p.31-8.
Öztürk,E, Derin, G , Ateş, A (2019) Adli Psikiyatri ve Dissosiyatif Bozukluklar. 2. Türk Adli Bilimler Kongresi ve 10. Adli Tıp Çalıştayı 11 Nisan,2019, At Kaş/Antalya
Ulusoy, E K, Ayar, E, Bayındırlı, D, Yön, M İ (2015) Kronik Migrenli Kadın Hastalarda Dissosiyatif Belirtiler Prevelansı ve Depresyon-Anksiyete ile İlişkisi, Selçuk Tıp Derg 2015;31(2): 65-68
Soysal, H (2012) Adli Psikiyatri, Özgür Yayınları, İstanbul
Şar, V (1998) Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu: Tanı ve Nozolojik Sorunlar, Klinik Psikiyatri 1998;1:13-21
Şar, V (2018) Dissosiyatif Bozukluklar. Karamustafalıoğlu K.O., editör. Temel ve Klinik Psikiyatri. Ankara: Güneş Tıp Kitabevleri
Şar V, Öztürk E (2005) What is trauma and dissociation? J Trauma Pract 2005;7-20.
Sar V, Alioğlu F, Akyuz G (2017) Depersonalization and derealization in self-report and clinical interview: the spectrum of borderline personality disorder, dissociative disorders, and healthy controls. Journal of Trauma & Dissociation 2017;18(4):490-506.
Şarlak D, Öztürk E (2108) Dissosiyatif Bozuklukların Epidemiyolojisi. Öztürk E, editör. Ruhsal Travma ve Dissosiyasyon. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2018. p.14-9.