Depresyon ve (u)mutsuzluk

Günümüzde depresyon ve mutsuzluk terimleri sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır. Ancak, bu iki kavram arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Depresyon ve mutsuzluğun ayrımını yapabilmek, bireylerin duygusal sağlığını anlamak ve gerektiğinde yardım aramak açısından oldukça önemlidir.

Depresyon ve (u)mutsuzluk

Depresyon ve mutsuzluk… Şöyle bir etrafımıza baktığımızda ne kadar çok insan görüyoruz mutsuz dediğimiz ya da depresyonda olduğunu söyleyen değil mi? Peki sahiden öyle mi? Bu iki olgu sıklıkla birbiriyle karıştırılan fakat birbirinden tamamen farklı duygusal durumlardır.

 Hepimiz dönem dönem belli zorlantılar yaşıyoruz. Bir şeyleri yapabilmek ya da çok istediğimiz bir şeyi elde etmek için epeyce çabalıyoruz. Kimi zaman her şeye rağmen istediğimiz gibi sonuçlanmayabiliyor durum. Kimisi bu duruma sitem ediyor kimisi daha kabullenici oluyor ve ‘böyle olması gerekiyormuş’ diyerek, bazen de kabul ve inkâr mekanizmalarıyla üstesinden gelmeye çalışıyor. Hedeflediği okulu kazanan fakat maddi koşulları o okula gitmeye el vermeyen bir gencin hissettiği; sevdiği kişi tarafından terkedilen ve onun başka birisiyle mutlu bir ilişkisi olduğunu gören kişinin hissettiği şey mutsuzluktur mesela. Bu durum değiştiğinde mutsuzluk yok oluyor. Depresyon yaşayan kişi ise dış etkenlerden bağımsız olarak, bunlar olsa da olmasa da mutsuz olmaya devam eder. Keza depresyonun nöronal bir etkeni vardır; yani beyinde kimyasal işleyişte bir bozulma söz konusudur.  Depresyondaki kişi de mutsuz olan kişi de çaresizlik hissedebilir fakat bir gayret ya da arayış yoksa orada depresyon vardır. Depresif kişinin duyguları adeta dondurulmuştur; gereken tepkiyi göstermez, hislerini ifade edemez. Yakın çevremizde bu iki tabloyu da sık görüyoruz değil mi? Ve maalesef farkında olmadan beklentilerimize karşılık vermedikleri için bu insanlara kızma eğiliminde oluyoruz. İlginç olansa bu ikisi kapının önü ve ardında, yalnız bir aralama mesafesinde birbirine olumlu anlamda etki eden şeyler. ‘’Depresyonumu anlayan kişi’’ olabilmek, ona destek olmak ve kendi beklentilerimizi dışarda bırakarak koşulsuz sarılmak çok çok kıymetli…

Bu makale 6 Eylül 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Meltem Çolak

2020 yılında başladığım psikoloji lisans eğitimimi 3 yılda yüksek onur derecesi ile bitirdim. Lisans eğitimimin 2. yılında İstanbul Üniversitesi İTF Nöroloji ABD Klinik Nöropsikoloji Laboratuvarında gönüllü olarak 5 ay staj yaptım.  KURS  VE SEMİNERLER Sari Psikoloji / Uluslararası Travma Sempozyumu (19.03.2021 - 30.03.2021) Walk of Life / Öz Şefkatin Gücü: Duygusal Dayanıklılık (11.05.2021) Hacettepe Üniversitesi IV. Hacettepe Ruh Sağlığı Sempozyumu (23.05.2021) Walk of Life / Günümüzde Ebeveynlik (19.10.2021) Kocaeli Üniversitesi / Ruhsal Toplumsal İyileştirim Derneği 4. Ruhsal İyileştirim Kongresi (25.11.2022 - 27.11.2022) Yeni Yüzyıl Üniversitesi / Sosyal Sorumluluğa Yeniden Bakış Sempozyumu: Zorunluluğun Bilinci (28.12.2022) Varoluşçu Akademi / Temel Varoluşçu Analiz Eğitimi (Devam Ediyor) ...

Etiketler
Genetik faktörler
Psk. Meltem Çolak
Psk. Meltem Çolak
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube