Doktorsitesi.com

Demansın Sessiz Dünyasında Müzikle Uyanan Anılar

Psk. Dan. Veysel Hasan Gül
Psk. Dan. Veysel Hasan Gül
9 Ağustos 202517 görüntülenme
Randevu Al
2021 yılında dünya genelinde 55 milyon kişi demans ile yaşamaktadır ve bu sayının 20 yıl içinde iki katına çıkması beklenmektedir. Demans, hafıza ve dil gibi bilişsel işlevlerde bozulma ile depresyon ve anksiyete gibi davranışsal değişikliklerin görüldüğü, ilerleyici hastalıkları tanımlayan bir terimdir. Alzheimer için ileri yaş başta olmak üzere genetik yatkınlık, aile öyküsü, düşük eğitim, depresyon, diyabet, hipertansiyon ve obezite risk faktörleri arasında yer alırken; yüksek eğitim, fiziksel aktivite, Akdeniz tipi beslenme, sosyallik, yeni dil öğrenme, hobi, müzik ve dans gibi aktiviteler koruyucu etkenlerdir. Tarih boyunca müzik, farklı kültürlerde hastalık tedavisinde kullanılmıştır. Osmanlı döneminde Edirne’deki Sultan Beyazıt Darüşşifası’nda psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde müzik uygulanmış, Batı’da ise 20. yüzyılda hastanelerde fizyolojik etkilerinden yararlanılmıştır. Günümüzde müzik, birçok ülkenin demans tedavi planlarında ilaç tedavisine ek, düşük riskli ve erişilebilir bir yöntem olarak yer almaktadır. Müzik terapi, demansın ileri evrelerinde bile duyguları uyandırabilir; çünkü müzikal hafıza ile ilgili beyin bölgeleri genellikle korunur. Alzheimer hastaları müziğe sözlü iletişim olmasa bile tepki verebilir, bu da hasta ve bakıcı arasında güçlü bir bağ kurulmasına yardımcı olur. Müzik, anıların ve duyguların hatırlanmasını kolaylaştırarak otobiyografik bellek kaybı yaşayan bireylerin geçmişlerini daha ayrıntılı hatırlamalarına destek olabilir.
Demansın Sessiz Dünyasında Müzikle Uyanan Anılar

Dünya çapında; 2021 yılında 55 milyon insan demans hastalığı ile yaşamaktadır ve bu sayının önümüzdeki 20 yıl içinde iki katına çıkması beklenmektedir. Demans, şu anda küresel olarak 7. önde gelen ölüm nedenidir ve toplum için en yüksek maliyete sahip hastalıklar arasındadır. Demans; hafıza, dil gibi bilişsel değişikliklerin ve depresyon, anksiyete gibi davranışsal değişikliklerin ilerleyici etkileriyle karakterize edilen hastalıklar için kullanılan şemsiye bir terimdir.

Alzheimer hastalığı için ileri yaş önemli bir risk faktörü olmakla birlikte; genetik faktörler, aile öyküsü, düşük eğitim düzeyi, kadın cinsiyet, depresyon, diyabet, hipertansiyon ve obezite potansiyel risk faktörleri arasında sayılmaktadır. Yüksek eğitim, fiziksel aktivite, Akdeniz tipi beslenme, profesyonel bir mesleğe sahip olmak, yeni bir dil öğrenmek, sosyallik, hobi edinme, müzik ve dans gibi aktiviteler bilişsel işlevlerin korunmasında önemli faktörler arasında sayılmaktadır.

Eski çağlardan itibaren her kültürde değişik hasta guruplarının tedavisinde çeşitli müzik uygulamalarının kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin; Homera, ameliyatlarda müziği kullanırken Aesculape sağırlığın tedavi sürecinde trampet kullanmıştır. Türklerde, Orta Asya’ da Baksı adı verilen şaman müzisyenler hastalıkların tedavi sürecinde müziği kullanmışlardır. Tarihsel süreç içerinde Farabi (870- 970), İbn-i Sina (980-1037) gibi İslam filozoflarının hekim olmakla birlikte müzikolog oldukları da görülmektedir. Ülkemizde 15. Yüzyılda Osmanlı döneminde kurulan ve Edirne’de bulunan Sultan Beyazıt Darüşşifası psikolojik rahatsızlıklarının tedavisinde müziğin kullanıldığı bir ruh hastalıkları hastanesidir. Batıda ise müzik 20. Yüzyılın ilk yarısında ve ortalarında müziğin fizyolojik parametreler üzerindeki etkisi nedeni ile hastane ortamında kullanılmaya başlanmıştır.

Müzik, yüzeysel olarak bakıldığında pek çok kişinin katıldığı keyifli bir etkinlik gibi görünse de dikkatle incelendiğinde müziğin gücünün mekân, zaman ve kültür sınırlarının ötesine uzandığı görülebilir. Müzik sıklıkla birçok ülkede ulusal demans planlarına göre, ilaç tedavisine yardımcı tedavi olarak günlük rutine dahil edilmiştir. Müzik temelli müdahaleler gibi farmakolojik olmayan yaklaşımlar düşük riskli, erişilebilir ve kapsayıcı, umut verici seçenekler gibi görünmektedir.

Sanatta kullanılan “müzik” kelimesi ile hastaların bakım ve tedavileri için gerekli önlemlerin alınması olarak tanımlanan “terapi” kelimelerinin birlikte kullanılmasıyla ‘’Müzik terapi” kavramı oluşturulmuştur.

Demans hastalarında müzik terapinin veya online müzik terapinin demansın ileri evrelerinde bile duyguları uyandırabilmesi özellikle müzikal hafızayla bağlantılı kilit beyin alanlarının genellikle korunduğunu göstermektedir.

İnsanların müziği hatırlama yeteneği, müziği Alzheimer hastalarını etkili bir şekilde harekete geçiren benzersiz bir uyarıcı haline getirmektedir.  Yapılan çalışmalar demanslı kişilerin müzikten hoşlandıklarını ve sözlü iletişim artık mümkün olmadığında bile yanıt verme yeteneklerini koruduklarını bu nedenle müzik, hasta ve bakıcının başka türlü mevcut olmayacak bir bağı paylaşmasına yardımcı olabileceği ifade edilmektedir.

 

Bireylerin hayatlarının önemli bir bölümüne eşlik eden müzik; şarkı kullanımı yoluyla hikayeleri ve bilgileri zaman içinde aktarmak için anımsatıcı bir araç olarak ifade edilmektedir. Beyin, bir olay sırasındaki anıları ve duyguları müzik eşliğinde depolayabilir ve daha sonra, bu anıların ve duyguların geri çağrılması, bunlarla ilişkili müzik tarafından tetiklenebilmektedir. Bu etkinin otobiyografik (epizodik) bellek kaybı olan bireylere yardımcı olmak için yararlı olabileceği ve hastaların pasif olarak müzik dinlerken, müzik olayla ilgisiz olsa bile hayatlarındaki anıları daha ayrıntılı olarak hatırlayabileceği belirtilmektedir.

 

Kaynakça: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3424965?utm_source

Yazarlar: Filiz Dilek, Aysun Ünal

Etiketler

Alzheimer belirtileriAlzheimer nedeniAlzheimer hastalığı için risk faktörleriOnline terapiDemans ve alzheimerYaşlılarda demansDemans nedenleriDemans problemleriDemans nedirDemans belirtileriDemans tanısıDemans tedavisi

Yazar Hakkında

Psk. Dan. Veysel Hasan Gül

Psk. Dan. Veysel Hasan Gül

Veysel Hasan Gül, Çukurova Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı üniversitede Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nü de tamamlayarak çift anadal yapmıştır. Ayrıca Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü yandal programını bitirmiştir. Lisans eğitimini takiben, Millî Eğitim Bakanlığı Ankara Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’nden "Özel Eğitim Alan Uzmanlığı" almıştır. Aile Danışmanlığı eğitimini ise doğrudan Millî Eğitim Bakanlığı'nın akreditasyonu ve yetkilendirmesi ile tamamlamıştır. Psikoloji alanında kuramsal eğitimlerine varoluş psikoterapi üzerine doktor Erkan Kalem'den temel eğitim ve süpervizyon eğitimlerini almış olup, vaka süpervizyonlarını sürdürmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini Prof. Dr. Şükrü Uğuz'dan almıştır. Çocuk ve ergenlerde gelişim alanında ilkel refleks eğitimi ve öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu üzerine Brainfit eğitimini Dr. Mehmet Engin Uysal'dan almıştır, süpervizyonlarına devam etmektedir. Birçok özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde kuruculuk, eğitim koordinatörlüğü, okul psikolojik danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur. Ayrıca Adana UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği) Rehabilitasyon Başkanlığı görevinde bulunmuştur. 2013 yılından bu yana aktif olarak sahada görev yapan Gül, 10 yılı aşkın mesleki deneyime sahiptir. Kariyeri boyunca bireysel danışmanlık, çocuk ve ergen danışmanlığı, aile danışmanlığı ve ruh sağlığı alanlarında çeşitli çalışmalar yürütmüştür. Hâlen Adana’nın Seyhan ilçesinde bulunan Varlık Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde hizmet vermeye devam etmektedir. Poyep Çocuk ve Ergen Gelişim markasının kurucusudur.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.