Çocuklarda görülen boyun kitleleri ve öpücük hastalığı

Boyun kitleleri tespit edildiğinde hastada ve ailesinde ciddi endişe uyandıran ve mutlaka incelenmesi gereken durumlardır. Çok farklı neden olmasına rağmen sıklıkla doğumsal, iltihabi ve tümoral patolojiler ön plandadır. Boyunda kitleye yol açan nedenler yaş gruplarına göre değişiklik gösterebilir. Çocukluk ve genç erişkinlerde iltihabi ve doğumsal patolojiler, yetişkin grupta ise tümoral patolojiler daha fazladır.

Çocuklarda görülen boyun kitleleri ve öpücük hastalığı

Boyun kitleleri tespit edildiğinde hastada ve ailesinde ciddi endişe uyandıran ve mutlaka incelenmesi gereken durumlardır. Çok farklı neden olmasına rağmen sıklıkla doğumsal, iltihabi ve tümoral patolojiler ön plandadır. Boyunda kitleye yol açan nedenler yaş gruplarına göre değişiklik gösterebilir. Çocukluk ve genç erişkinlerde iltihabi ve doğumsal patolojiler, yetişkin grupta ise tümoral patolojiler daha fazladır.

Boyunda kitleleri en çok çocukluk döneminde görülür. Sıklıkla mikrobik bulaş ile ortaya çıkan lenfadenopatiler (bezeler) ön plandadır. Doğumsal kist ve kitleler ikinci sırada, iyi ve kötü huylu tümörler ise üçüncü sırada daha az sıklıkla boyun kitlelerinin nedenidir.

Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde mikrobik nedenler arasında Epstein-Barr virüsü (EBV)  en sık neden olarak karşımıza çıkabilmektedir. EBV mono olarak da bilinen Enfeksiyöz Mononükleoz hastalığına yol açmaktadır. Bu hastalık özellikle çocuklarda ve genç erişkinlerde vücudun her yerinde ve boyunda büyümüş bezelere yol açar. Ancak boyunda ortaya çıkan her şişlik mutlaka hekim tarafından değerlendirilmeli ve özellikle lösemi gibi hastalıklar açısından ayrıcı tanısının mutlaka yapılması gerekir.

Epstein-Barr virüsünün neden olduğu öpücük hastalığı, kalabalık ortamlardan uzak, nispeten izole ortamda büyüyen çocukların kalabalıklara karışmasıyla ortaya çıkar. Anaokulu veya okula başladığı dönemlerde çocuklar bu virüse maruz kalırlar ve normal cevap olarak vücutta bezeler büyür. Çocukların bir kısmında herhangi bir bulgu görülmezken, çoğunluğu hastalığı bir üst solunumu enfeksiyonu şeklinde geçirir. Boğaz ağrısı, yüksek ateş ve özellikle boyunda lenf bezlerinde şişme olur. Hastaların çoğunluğu enfeksiyonu hafif belirtilerle atlatır ve hastalık 1-2 ay içinde kendiliğinden iyileşir.

Sık görülen bulgular

  • Ateş
  • Boğaz ağrısı
  • Boyun ve koltuk altlarında şişmiş lenf bezleri
  • Baş ağrısı
  • Yorgunluk
  • Kas güçsüzlüğü
  • Şişmiş bademcikler nedeniyle konuşma bozukluğu ve nefes darlığı
  • Gece terlemeleri

Tanı

  • Klinik bulgular
  • Tam kan sayımı (yüksek beyaz küre sayısı ve lenfosit yüzdesi tanıyı destekler)
  • Monospot testi: Enfeksiyöz mononükleoz tanısı için en güvenilir testtir. Bu kan testi vücudun ürettiği, heterofil antikorlar olarak adlandırılan bir antikor grubuna bakar. Bu test enfeksiyöz mono belirtilerinin ortaya çıkışından 2-4 hafta arasında yapıldığında en tutarlı sonucu verir.
  • EBV antikor testi: EBV’ye özgü antikorlar araştırılır. Bu test belirtilerin ortaya çıkmasından sonraki 1 haftadan itibaren doğru sonuç verir.

 

Komplikasyonlar

  • Dalak büyümesi
  • Karaciğer iltihabı
  • Kansızlık
  • Pıhtılaşma hücrelerinde (trombositler) azalma 
  • Kalp iltihabı
  • Menenjit 
  • Guillain-Barré sendromu
  • Solunum engelleyecek derecede bademcik şişliği

Tedavi

İlaçla yapılan özgün bir tedavisi yoktur. Hasta şikâyetlerine göre bazı tedaviler düzenlenebilir

  • Yatak istirahati
  • Ateş düşürücü ve ağrı kesici
  • Bademcik şişmesini azaltmak için steroidler

Enfeksiyöz Mononükleoz, kendi kendini sınırlayan bir hastalık olmakla birlikte ayırıcı tanı ve takibinin yapılması, gereksiz ve yanlış tedavilerin uygulanmaması ve oluşabilecek komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir. Ayrıcı tanıda, sitomegalovirüs  ve Toxoplasma gibi diğer mikrobik nedenler olabileceği gibi lösemi gibi hastalıklarda da benzer tabloların görülebileceği unutulmamalıdır.

Hastalığın ağır geçtiği veya uzadığı durumlarda bağışıklık sistemi mutlaka değerlendirilmelidir.  

Bu makale 21 Eylül 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. İbrahim Aladağ

1969 Doğubayazıt doğumlu, evli ve bir kız çocuğu babasıyım. 2002-2013 yılları arasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesinde Kulak Burun Boğaz Anabilim dalı başkanlığı yaptım. 2010-2013 yılları arasında ise, eğitim ve sağlık hizmeti alanlarındaki hizmetlerim yanında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi hastanesi başhekimliği görevini yerine getirdim. 2013 yılında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda Anabilim Dalı başkanı ve Eğitim sorumlusu olarak göreve başladım ve halen bu klinikte görev yapmaktayım. 2011 yılında Doçentlik,  2015 yılında Profesörlük unvanlarını elde ederek akademik kariyerimi tamamladım.  Hekimlik hayatım boyunca çok sayıda pratisyen hekim ve KBB uzmanının yetişmesinde aktif rol aldım. Çok sayıda ulusal ve uluslararası toplantılarda aldığım görevler ve ulusal ve ul ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
whatsapp
Etiketler
Öpücük hastalığı
Prof. Dr. İbrahim Aladağ
Prof. Dr. İbrahim Aladağ
İzmir - Kulak Burun Boğaz hastalıkları - KBB
Facebook Twitter Instagram Youtube