Çocuğun işi oyundur, işinden alıkoymayın!

Çocuğun işi oyundur, işinden alıkoymayın!

Oyun, çocuğun işidir, tüm dikkatiyle, hayal gücüyle, bedeniyle, ruhuyla yaptığı bir iş. Onları oynarken izlediğimde şunu düşünürüm; biz yetişkinler kendi işlerimizi bu kadar odaklanarak yapabilsek başarıda sınır tanımazdık''.

Çocuk, işini yaparken; yani oyun oynarken, ne tür materyal kullandığının önemi yoktur. İplik makarası, boş deterjan kutusu, taş, sopa, ne bulursa hayal dünyasında istediği şeye dönüştürür. Araba olur, telefon olur, at olur; bizim anlayamadığımız türlü nesnelere, hayvanlara dönüşür o basit malzemeler.

Oyun, çocuğun yaratıcılığını geliştirme uğraşısı, yaşam ise onun oyun alanıdır. Oynarken haz duyar, deneyimler ve öğrenir. Öğretmen de kendisidir, öğrenen de. 

Bir oyun arkadaşı bulmuşsa süreç daha da keyifli hale gelir. Birlikte çoğalır hayal gücü, birinin akıl edemediğini diğeri bulur, kısa yaşam deneyimlerinden edindiklerini paylaşıp yeni oyunlar öğrenirler, paylaşırlar.

Onlara yapacağımız en büyük kötülük hayal güçlerini yok saymamız, oyunlarını engellememizdir. Ortalık dağılacak, kıyafetleri kirlenecek, örtü leke olacak diye durdururuz küçük bilim insanlarını, sanatçıları.

Yaşamlarının hiçbir döneminde sahip olamayacakları kadar yüksek yaratıcılıklarını engellemek için hep bir bahane buluruz. Duvarlara resim yaptıkları için cezalandırır, yeni aldığımız kıyafetleri kirlettiği için kızarız. Onun oyun alanı bizim yaşam alanımız olduğu için çatışma başlar; daha büyük bir bedene ve daha güçlü fiziğe sahip olduğumuz için boyun eğmekten başka çare bırakmayız.

Okul öncesi eğitim kurumları bu nedenle çocuğun yaşamında büyük bir öneme sahiptir. Oynama gereksinimini tam olarak gideremeyen çocuk ilkokula başladığında öğrenmeyi reddedebilir. Aklı oyunda kalmıştır çünkü.

Psikoloji biliminin kuramcıları şu konuda hemfikirdir; yaşamın hangi dönemi tam olarak yaşanmazsa bir sonraki döneme geçmek zorlaşır. Yani; erken çocukluk dönemini verimli geçiren çocuk okula başladığında sorun yaşamazken anaokulu eğitimi almayanlar sosyalleşme ve öğrenme konusunda güçlüklerle karşılaşırlar.

Anaokullarının temel fonksiyonu; çocuğun oyun gereksinimini karşılaması için olanaklar yaratmaktır. Sosyalleşmesi ve öğrenmesi buna bağlı olarak mümkün olur. Fiziki koşullar, güvenlik ve materyaller konusunda gösterilen özen çocuğa özgürce oyun oynamayı, işini iyi yapan eğitmenler ve doğru planlamalar ise sosyalleşerek, paylaşarak öğrenmesini sağlar.

Ne kadar iyi anne babalar olursak olalım ev ortamında verebileceklerimiz kısıtlıdır. Zamanı geldiğinde okul öncesi kurumlara gitmelerini sağlamak bizim görevimiz ve onların gelişmesi için çok ama çok önemli bir fırsattır.

Uzm.Psk. Gamze Eser

 

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Gamze Eser

Etiketler
Okul öncesi eğitim
Psk. Gamze Eser
Psk. Gamze Eser
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube