Biz mi sosyal medyayı kullanıyoruz, yoksa sosyal medya mı bizi kullanıyor?

Biz mi sosyal medyayı kullanıyoruz, yoksa sosyal medya mı bizi kullanıyor?

21. yüzyıl teknolojilerinin hayatımızda küçümsenmeyecek bir önemi var. Fakat çağın teknolojilerin bize getirileri olduğu gibi birçok götürüsü de var. Bunlardan en önemlisi ise karşımıza akıllı telefon ve sosyal medya bağımlılığı olarak çıkıyor. Kümülatif büyüyen bu teknoloji zincirine belki de 10 yıl önce uyum sağlayamayan yaşlı popülasyon günümüzde bu düzene kolayca uyum sağlayabiliyor. Böylece teknolojiyle birlikte çocuktan yaşlısını kapsayan bu geniş kitle akıllı telefonları bilinçsizce kullanıyor ve bunun temel sebebi ise akıllı telefonları vazgeçilmez yapan facebook, twitter, instagram ve birçok sosyal medya hesapları. Bu konuda yapılmış çok araştırma var fakat araştırmaların sunduğu kanıtlara ihtiyacımız var mı? En basit şekilde ailenizle ya da arkadaşlarınızla olduğunuz bir akşam buluşmasında, bir kafede ya da dışarda diğer insanları gözlemlerken bile yüz yüze bakıp sohbet etmek yerine akıllı telefonlara gömülüyoruz. Biz hiç düşünmesek de bu durum birçok şeyi beraberinde getiriyor. Genellikle ergenler ve genç yetişkinlerde sosyal medya ve kullanımı üzerine yapılan araştırmalar gösteriyor ki sosyal medya kullanımı yalnızlık, kaygı bozuklukları ve depresyon gibi belirtilerle oldukça bağlantılı. Sosyal medyayı ne kadar kullandığımız ile üzerimizde bıraktığı etki doğru orantılı olarak değişiyor. Bazen bize keyif veren şeyler görüp okumak hayattan aldığımız keyfi arttırabildiği gibi bazen de kendi içimizde farkında olmayan oluşan kendimizi başkalarıyla kıyas, bir şeylere erişememe hissi gibi sebeplerden dolayı umutsuzluğa ve yalnızlığa itip kendi değerlerimizi ve hayatımızı sorgulamamıza neden olduğu zamanlar da olabiliyor. 

Genel olarak yazıda bahsettiğimiz gibi sosyal medya kesin olarak depresyona sebep oluyor diye bir yargı çıkaramayız fakat bireylerin kendilerini sosyal medyanın getirdiği olumsuzlardan koruyabilmeleri için kullanırken bilinçli ve dikkatli olmaları gerekiyor. 

Bilinç kazanabilmemiz için aslında hepimizin sosyal medya hesaplarının mutluluk ve hayattan aldığımız zevki yönlendirebilecek bir araç olmadığını bilmemiz gerekiyor. Bu platformlar sadece ne paylaşmak istiyorsak onu paylaştığımız bir araç olarak kalmalı ve hayatımızın bütününü oluşturmamalılar çünkü ellerimizde telefonlarımızla anın tadının farkında olamayız.

Bu makale 5 Kasım 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Cansu Varol

Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde eğitimini tamamladıktan sonra Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programına kabul edilmiştir. Yüksek lisans eğitimi sırasında Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin yatılı psikiyatri servisinde ve NPİstanbul Beyin Hastanesi’nde stajlarını tamamlamıştır. İlçe Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü ve Üsküdar Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Birimi bünyesinde ergen ve yetişkin danışanlarla çalışmıştır. Şu an kurucusu olduğu Uma Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde danışanlarını görmekte ve online psikolojik danışmanlık hizmeti de vermektedir. Seanslarını İngilizce veya Türkçe gerçekleştirmektedir. Ağırlıklı olarak Şema Terapi ve EMDR yaklaşımını benimseyen Varol, çalışmalarında problemin yapısına göre Bilişsel Davranışçı Terapi, Çözüm Odaklı Terapi ve Kişilera ...

Etiketler
Sosyal medya ve ilişkiler
Uzm. Kl. Psk. Cansu Varol
Uzm. Kl. Psk. Cansu Varol
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube