Beslenme sağlıklı yaşamımızın neresinde?

Beslenme sağlıklı yaşamımızın neresinde?

Bir insanın sağlıklı olduğunu nereden anlarız?

Vücudunuzda yara vb. oluşum yoksa sağlıklı olduğunuzu mu düşünürsünüz?

Vücudumuzun bir bölgesinde hasar olmaması durumu bizi tamamen sağlıklı göstermeyecektir, evet hasar olup olmaması değerlendirilmesi gereken unsurlar arasındadır ancak bunun yanında psikolojik olarak iyi hissediyor muyuz ve sosyal olarak iyi miyiz, canlılarla iletişimimiz nasıl gibi unsurlar da sağlığımız konusunda önemli etmenler arasında sayılmaktadır.

İnsanın, dolayısıyla toplumun sağlığını etkileyen başlıca etmenler kalıtım ve çevre koşullarıdır. Kalıtım aileden aktarılan doğuştan var olan niteliklerdir. İnsanın sağlık düzeyini belirleyen önemli bir etmen olarak da sayılır. Eğer kötü bir çevrede yetişme durumu olmuşsa sonuçta, kalıtımı oluşturan etmenleri kötü etkileyebilir hatta doğum öncesi, sırası ve sonrasındaki kötü yaşam bebeğin beyin yapısını etkiler ve zihinsel yetenekleri sınırlar. Sağlığı etkileyen çevresel etmenlerin başında; beslenme, barınma, giyim, fiziksel çevre, eğitim ve kültürel durum gelir. Beslenme yetersizliği ve dengesizliği, bazı hastalıkların oluşumunda doğrudan ve bazılarında dolaylı olarak sebep olmaktadır.

Doğrudan sebep olunan hastalıklar arasında pellegra, beri beri, skorbüt sayılabilir ve günümüzde büyük ölçüde önlenmiştir. İyot yetersizliğine bağlı endemik guatr ve raşitizm dünyanın birçok yerinde tuzun iyotla ve sütün D vitamini ile zenginleştirilmesi sonucu önlenebilmiştir.

Günümüzde gelişmekte olan ülkelerde protein- enerji yetersizliği hastalıkları anemi, raşitizm, A ve bazı B grubu vitaminleri yetersizliğine bağlı sağlık bozuklukları yüksek oranda görülmektedir. Bunun sebebi olarak Birleşmiş Milletler, Besin ve Tarım ile Sağlık Örgütlerinin tahminlerine göre gelişmekte olan ülkelerde, enerjinin büyük çoğunluğu düşük kaliteli protein içeren tahıllar vb. besinlerden karşılanmasını açıklamıştır. Ayrıca demir kaynağı besinlerin hazırlanması, pişirilmesi, saklanması ve tüketiminde yapılan hatalar gelişmekte olan ülkelerde çocuk ve kadın nüfustaki anemi sorunun başlıca nedeni olarak gösterilmiştir.

Beslenme yetersizliğinin dolaylı sebep olduğu hastalıklar arasında ise enfeksiyon hastalıkları, aterosklerotik hastalıklar, diyabet, hipertansiyon, şişmanlık, diş çürükleri ve karaciğer rahatsızlıkları sayılabilir.  Malnitrusyon döneminde diyare şiddeti arttığı gibi kızamık da ölüme kadar götürebilmektedir. Boğmaca ve difteri gibi hastalıklarında sonu pek farklı olmayacaktır. Yine malnitrusyon durumunda tüberküloz artmakta ancak sıtma ile bir ilişkisi bulunmamıştır. Yeterli besin alınsa da doğru besin alınmaması durumunda yine malnütrisyon gelişir besin alımının fazlalığı da eklenirse aynı zamanda şişmanlık görülecektir. Şişmanlık; diyabet, hipertansiyon ve aterosklerotik hastalıkların oluşumunda önemli bir risk etmenidir.

Bebeklerde ilk 6 ay sadece anne sütü verilmeyen ve 6. Aydan sonra hangi gıda başlanması gerektiğini bilmeyen annelerin bebeklerinde çoğunlukla protein- enerji yetersizliğine yol açmaktadır. Gebelik öncesi, gebelik ve emziklik döneminde iyot ve folik asit yetersizliği bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkilemektedir.

Doğru diyet önerileri nasıl olmalıdır?

Kompleks karbohidratlar, kurubaklagiller, sebze ve meyvelerin yüksek olması, koroner kalp hastalığı ve bazı kanser türleri için koruyucu faktördür. Aynı şekilde kompleks karbohidratları çok içeren diyetle beslenen toplumlarda insüline bağımlı olmayan diyabetin görülme sıklığı düşüktür. Bitkisel besinlerden zengin diyet koroner kalp hastalığı, kolon kanseri, diyabet, divertikülozis, hipertansiyon ve safra kesesinde taş oluşum riskini azaltmaktadır.

 Aşırı alkol kullanımı karaciğer yağlanması, siroz, osteoporozis, hipertansiyon, felç ve kalp hastalığı ve rektum kanser riskini artırır.

Aşırı tuz tüketimi hipertansiyon, mide kanseri, osteoporozis için risk faktörüdür.

Suların flourid düzeyinin düşüklüğü ve aşırı şeker tüketimi, diş çürükleriyle ilintilidir. Suların flourid içeriğinin 0,7-1,2 mg/dL arasında tutulması koruyucudur.

Aynı şekilde besinlerin küflenmesiyle oluşan mikotoksinler, doğal ya da besin hazırlama sırasında oluşan N- nitroz bileşikleri kanser için risk faktörleridir.

Beslenme durumu üzerine olumsuz etkisi olan ilaçların başlıcaları: oral kontraseptifler, antikonvulsanlar, antibiyotikler, kortikosteroidler, anfetaminler, anestetikler, kanser tedavisinde kullanılan diğer ilaçlardır.

Antikonvülsantlar ve oral kontraseptifler, B vitaminlerinin bazılarının emilimini azaltarak bu vitaminlere olan gereksinmeyi artırırlar ve serum kalsiyum düzeyini düşürürler. Kortikosteroidler, protein yıkımını artırdıklarından kemik matriksinin azalmasına yol açarlar.

Antibiyotikler, bağırsak florasını değiştirerek B vitaminleri ve K vitaminine olan gereksinimi artırırlar. Ayrıca bazı antibiyotikler demir emilimini, diğer bazıları, kalsiyum ve fosfor emilimini azaltırlar.

 Aspirin; glikoz, sodyum ve su emilimi üzerine olumsuz etki eder. Ayrıca asprin ve esas ögesi salisilat olan ilaçlar çok derecede doymamış yağ asitlerinden prostoglandin sentezini inhibe ederek intestinal kanama, dolayısıyla demir yetersizliği riskini artırırlar. Özellikle asprin ve C vitamini birlikte kullanılırsa asprinin olumsuz etkisi daha çok artar.

Beslenme ihmal edilerek yalnız ilaçla tedavi hastanın iyileşmesini güçleştirir. Hastanın hastalığına ve ilaç tedavisine uygun diyet alması zorunludur.

Bu makale 28 Temmuz 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Beyzanur Akgül

Dyt. Beyzanur Akgül, 1998 yılında Burdur’da doğmuştur. Lisans eğitimini Lefke Avrupa Üniversitesinde 2020 yılında tamamlamıştır. Lisans dönemi ve sonrasındaki zamanlarda Uncalı Meydan Hastanesi, Atatürk Devlet hastanesi ve EZO yemekçilik hizmetlerinde  stajlarını tamamlamıştır. Klinik, poliklinik ve kurum alanlarını kapsayan eğitimini tamamladıktan sonra 2020 yılında Antalya’da bulunan muayenehanesinde hizmet vermektedir. 

Etiketler
Kilo alma
Dyt. Beyzanur Akgül
Dyt. Beyzanur Akgül
Antalya - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube