Başağrısı ile yaşamak kaderiniz değildir!

Başağrısı ile yaşamak kaderiniz değildir!

Baş Ağrısı;

Başağrısı bir insanın hayatı boyunca en sık çektiği ağrıdır ve yapılan araştırmalar insanların %90’ından fazlasının hayatının bir döneminde başlarının ağrıdığını göstermiştir. Başağrısı bir hastalıktan ziyade bir belirtidir ve basit bir soğuk algınlığından beyin tümörü gibi pek çok hastalığa eşlik edebildiği gibi başka bir hastalık olmadan tek başına da görülebilir. Her yaştaki insanda başağrısı görülebilir. Başağrısı genel olarak kadınlarda daha sıktır ancak farklı başağrısı sendromları farklı cinsiyet dağılımları gösterir. Örneğin migren kadınlarda daha sık görülürken küme başağrısı erkeklerde daha sıktır.

Seyrek geldiğinde can sıkıcı olan başağrısı sık geldiğinde insanı hayatından bezdirebilir. Ağrılar sahibini sinirli, aksi, geçimsiz, istenmeyen, sevimsiz bir insan yapar. Başağrısı yüzünden işten atılabilir, eşinizden boşanabilirsiniz ve sosyal hayatınız zarara uğrayabilir. Sürekli başı ağrıdığı için sık sık işe gelemeyen veya gelse de verimli çalışamayan bir elemanı işyerinde kim ister? Ya eve geldiğinizde hemen her gün başı ağrıdığı için sizi asık suratla karşılayan ve hemen gidip yatan eşinizle ne kadar mutlu olabilirsiniz? Arkadaşlarınız sizi her bir yere çağırdıklarında “Benim başım ağrıyor, ben gelmeyeyim” dediğinizde bir süre sonra artık sizi bir yere davet etmekten vazgeçeceklerdir. Yani başağrısı çoğunlukla insanı öldürmez ama hayat kalitesini ciddi ölçüde bozar.

Kaç çeşit başağrısı var?

Başağrısının yüzlerce nedeni vardır. Bunları kabaca iki gruba ayırabiliriz. Birinci gruptakilerde tüm muayene bulgularınız ve yapılan tetkikler normaldir ve ağrının gözle görünür bir nedeni yok gibidir. Bu grup başağrılarına biz “Primer başağrıları” diyoruz. En sık bu tür başağrıları görülür. Primer başağrılarına en önemli örnekler migren ve sinirsel (gerilim tipi) başağrısıdır. Bunların dışında kronik günlük başağrısı, benign öksürük başağrısı, benign egzersiz başağrısı, benign seksüel başağrısı gibi pek çok başka primer başağrısı vardır. Primer başağrılarının bir kısmının ırsi olduğu düşünülmektedir İkinci grup başağrılarında ortada ağrıya neden olan gösterilebilir bir sebep vardır ve bu sebep gerekli tetkiklerle ortaya konulabilir. Bu grup başağrılarına da “Sekonder başağrıları” diyoruz. Bu grupta basit bir grip ya da sinüzitten beyin tümörüne veya beyin kanamasına kadar çok çeşitli nedenleri sayabiliriz. Sekonder başağrıları daha seyrek olarak karşımıza çıkarlar.

Başağrım beyin tümöründen mi kaynaklanıyor?

Başağrısı denince çoğu insanın aklına beyin tümörü gelir. Halbuki başağrısı şikayetiyle doktorlara başvuran 100 kişiden belki ancak 1’inde beyin tümörü saptanır. Beyin tümörlerinin çoğunda başağrısına rastlanır ama ek olarak kol-bacak güçsüzlüğü, uyuşma, bayılma, çift görme gibi bulgular da olur. Doktorunuz size başağrınızın detaylarını sorarak ve sizi muayene ederek bundan kolaylıkla şüphelenir ve gerekli tetkikleri ister.

Hergün ağrı kesici alsam başağrısından kurtulur muyum?

Hayır! Hergün devamlı ağrı kesici almak bir bağımlılıktır. Bu sadece bildiğimiz ağrı kesiciler için değil, “ergotamin” maddesini içeren migrene özgü ilaçlar (Avamigran, Cafergot gibi) için de geçerlidir. Bunun morfinmanlıktan, eroinmanlıktan tek farkı morfin ve eroin kullananların toplumca saygı görmemesidir. Düzenli hergün alınan ağrı kesiciler ilk başta başağrısını geçirirler ancak giderek etkileri azalır ve hasta başının ağrısını dindirmek için giderek daha yüksek dozda ağrı kesici almak zorunda kalır ama başağrısı hiç tamamen geçmez. Ağrı kesiciler yüksek dozlarda düzenli tüketildiklerinde kendileri de başağrısına neden olurlar. Biz buna tıp dilinde “İlaç kötüye kullanımı başağrısı” diyoruz. Ağrı kesiciler aşırı dozlarda ve uzun süreli kullanımda böbrekler, karaciğer, kan hücreleri ve mide-barsak sistemi üzerinde zararlı etki gösterirler. Bu bağımlılıktan kurtulmakta zorlanan hastaların bir Nöroloji uzmanına başvurması gerekir.

Başağrısının nedeni nedir?

Normalde beynimizde ağrı hissini kontrol eden birtakım mekanizmalar ve yapılar vardır. Bu yapılardan en önemlileri beyin sapı dediğimiz kısımda bulunur. Bu ağrı kontrol sistemleri ağrı eşiğini ayarlar, yani bir uyaranın ağrı olarak hissedilip hissedilmeyeceği, ve ağrının şiddetinin ne kadar hissedileceği bu sistemlerce belirlenir. Bu merkezlerden çıkan lifler beyinsapı ve omurilikteki sinir hücrelerini uyararak ağrılı uyarıların beynimize iletilmesini engellerler. Ağrı kontrol sistemlerinin duygu, davranış ve tepkilerimizin oluşturulmasından sorumlu beyin bölgeleri ile de bağlantıları vardır. Bu nedenle insanın ağrı hissi, içinde bulunduğu psikolojik durumla da ilgilidir. Stres, tedirginlik (anksiete) ağrı kontrolünü azaltarak başağrısına neden olabilir. Depresif kişilerde çeşitli beden ağrıları daha sık görülür. Bunun nedeni bu kişilerde ağrı eşiğinin düşmesi nedeniyle normal insanlarda ağrılı olarak hissedilmeyen uyarıların ağrılı olarak hissedilmesidir. Benzer şekilde ağrı kontrol mekanizmaları insanın kendisi tarafından telkinle de kontrol edilebilir. Örneğin birtakım dini törenlerde bedenine çeşitli eziyetler etmesine rağmen ağrı hissetmeyen kişiler kendilerini bir çeşit trans haline sokarak ağrı hissinin kaybolmasına yol açarlar. Ağrı sendromlarının tedavisinde sıkça kullanılan antidepresan ilaçlar ağrı üzerinde antidepresan etkileri nedeniyle değil, ağrı hissini düzenleyen merkezler üzerinde ve ağrıyla ilgili kimyasal aracı sistemler üzerinde etkileri nedeniyle kullanılmaktadır. Primer başağrılarında nedenin yukarıda bahsedilen ağrı kontrol mekanizmalarında bir bozukluk olduğu düşünülmektedir. Bu bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kalıtımsal faktörlerin bunda rolü vardır.

Başım ağrıyor, ne yapmalıyım?

Seyrek gelen hafif ya da orta şiddette bir başağrısı ağrı kesici ilaçlarla rahatlıkla geçiştirilebilir.

Ancak ağrılarınız yüzünden işyerinde, evinizde veya sosyal hayatınızda sıkıntılar, kısıtlamalar ile karşılaşıyorsanız, yani başağrılarınızın hayatınızı etkilediğini düşünüyorsanız hiç vakit kaybetmeden bir Nöroloji uzmanına başvurunuz.


UNUTMAYIN !

Başağrısı ile yaşamak kaderiniz değildir!

İki seçeneğiniz var:

• Ya başağrınızın hayatınızı kontrol etmesine izin verirsiniz,

• Ya da siz başağrınızı kontrol altına alırsınız.

Seçim sizin!
 

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Babür Dora

Prof. Dr. Babür DORA, 1967’de Almanya’ da dünyaya gelmiştir. İlk öğrenim ve orta öğrenimini TED Ankara Koleji’ nde tamamlamış ve ardından 1991’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Prof. Dr. DORA, ihtisasını Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniğinde Nöroloji üzerine tamamlamış ve 1996 yılında uzman unvanını almıştır. 1997- 1998 yılları arasında ise askerlik hizmetini Ankara GATA’da tamamlamıştır. Sonraki yıllarda bir müddet serbest muayenehane hekimi olarak çalışmış ve aynı dönem akademik faaliyetlerini de kadrosuz olarak S.B.Ankara Hastanesi Nöroloji kliniğinde sürdürmüştür. Prof. Dr. Dora, 2000’de Akdeniz Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalında uzman olarak çalışmaya başlamış, ardından 2002’de yardımcı doçentliğe atanmıştır. Kendisi 2004 yılında Doçentlik sınavında başarılı olmuş, 2005’de Doçent ve 2 ...

Prof. Dr. Babür Dora
Prof. Dr. Babür Dora
Antalya - Nöroloji (Beyin ve Sinir Hastalıkları)
Facebook Twitter Instagram Youtube