Askerlik öncesi-askerlik süreci-askerlik sonrası insan psikolojisi

Askerlik öncesi-askerlik süreci-askerlik sonrası insan psikolojisi

Her yıl 140.000’e yakın askerin psikolojik sorunlar yaşayarak Psikoloji ve Psikolojik Danışmanlık servislerine başvuru yaptığıyla ilgili haberleri sık sık medyadan takip ediyoruz.

Devletin bu konuda belirli çalışmaları ve uygulamaları var ancak bu süreç  kişiden kişiye değişen, kişisel bir süreçtir ve bireyin tümüyle devlette yönelik bekleyiş içerisine girmesi de yanlış olur. ‘Askerlik olmalı mı?’ ya da ‘kişinin seçimine bırakılmalı mı?’ gibi konular benim konum değildir.

Ben sadece bir psikolog olarak askerlik öncesi, askerlik süreci ve askerlik sonrası insan psikolojisiyle ilgili konulara değineceğim. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre her 100 askerden 10’unda askerliğin kalıcı sorunlara yol açtığı saptanmıştır. II. Dünya savaşından buyana süren çok sayıda vakalar var.  

Askerlik hiçbirimiz için alışılagelmiş olmadığı gibi birçoğumuz için zor bir süreç olabiliyor. Bu süreç içerisinde ben zorluk yaşamadım diyebilecek asker sayısı hiç kuşkusuz yok denecek kadar azdır.

Bu süreçte zorlanıyor olmamız doğal olduğu gibi, Kamp tarzı etkinliklere katılmamış, kurallı bir yaşama alışık olmayan, belirli grupsal spor faaliyetleri yapmamış kişiler için çok daha zorlayıcı bir süreçtir. Askerlik görevini yapmadan 1-2 yıl öncesinde bir Psikoloğa danışılması ve kişinin bu süreci bir profesyonel ile birlikte kendi yaşam şekline uygun hale getirmesi ruh sağlığı açısından önem taşımaktadır.

Askerlik sürecine geçiş yapan kişilerin çevresindeki insanlar, hayat standartları, kısacası tüm yaşam şekillerinin değişmesi, bir de bunların üzerine daha önce hiç bu kadar kurallı yaşamadıkları bir hayat, daha farklı bireysel sorumluluklar,  aldıkları eğitim ki bunun içerisinde arkasındakileri koruma, başkalarına saldırma, savaşa hazırlık anlamında bir takım telkinler üzerinde temellendirilmiş bir öğrenme var.

Bu bireylere vurmaları, arkasındakileri korumaları ve gerekirse öldürmeleri öğretiliyor, sınırlar getiriliyor, cezalar uygulanıyor. Bireysel yaşamdan koparak bir bütün içerisinde yaşamaları, orduda yer almaları, orduda karşı cinsten kimsenin olmayışı, her yerde hem cinslerinin dolu oluşu.. Bütün bunlar kişinin bir takım hassasiyetlerini tetikleyebiliyor.

Çok genç yaşta askere gidiyor olmaları da ciddi bir etkendir.  19-20 yaşına kadar ailesine bağlı yaşamış, birçok sorumluluğu kendisi yerine ailesi üstlenmiş kişilerin askerlik sürecine girmeleri çok daha zordur.  

Bir çoğunun ergenlik döneminin son evrelerinde askere gidiyor olmaları, kişiler üzerinde ciddi bir değişim ve şok etkisi yaratmaktadır.

Ergenlik dönemi hepimizin hayatında var olan normal bir süreçtir, kişi bir takım çatışmalar yaşar,  kendi yaşantı şeklini seçmeye çalışır, iç dünyasında karışık bir ruh hali vardır. Bu duygu karmaşasının içerisine askerliğin de girmesi, bireyin iç karmaşasının dışavurumunu da çoğu zaman tetikler ya da daha belirgin bir hale getirir. Bireyi ciddi bir karmaşaya sokar.

Bu olumsuzluklar bir takım bozulmalara yol açabilmektedir. Kişinin geçmişinde eğilimli olduğu veya var olmayan bir takım davranış bozukluklarının ya da hastalığın askerlik esnasında veya askerlikten sonra daha da belirginleştiğini görmekteyiz. Katıldığı bir çatışmada kendisi yaralanabilir, arkadaşları gözü önünde şehit düşebilir.

Komutanının uyguladığı sözel veya fiziksel şiddet, aldığı cezalar kişi üzerinde travmatik bir hal bırakabilir. Genelde 17-21 yaş arasında ortaya çıkan Şizofrenik eğilimler yine askerlik dönemine denk gelebilir ve bu süreçte şizofrenik düşünceler başlayabilir. Panik atak eğilimi olan bir kişi yine bu süreçte atak geçirebilir veya atak geçirme sıklığı artabilir. Bipolar eğilimli kişiler çok neşeli, çok konuşkan, esprili  bir hale bürünebilir  ya da tam tersi  depresif, mutsuz, umutsuz, uyku sorunu yaşayan bir hal alabilir. Halk ağzıyla ‘kriz geçirdi’ şeklinde nitelendirilen bir saldırganlık halleri görülebilir.

Birçok kişi travma yaratacak olayları kendi içinde yaşar, çevresiyle paylaşmaz ve bastırmaya çalışır. Böyle durumlar daha büyük risk taşıyabilir ve çok zaman sonra da olsa bir takım davranış bozukluklarına olabilmektedir.

Askerlik sürecinden önce ve sonra bir profesyonele danışmak, psikolojik destek almak,  gerekirse Psikoterapi ve/veya ilaç desteğiyle yaşanan davranış bozukluklarının düzeltilmesi, hastalıkların ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Önlem alınmadığı taktirde davranış bozukluklarımız hastalıklara, hastalıklarımız kişilik bozukluklarımıza dönüşebilmekte ve çok daha zor tedavi edilebilir bir hal alabilmektedir. Erken tanı birçoğunun daha kötü bir hal almadan daha kolay tedavi edilebilir veya düzeltilebilir olmasını sağlamaktadır. Daha detaylı bilgi için irtibata geçerek yardım taleb edebilirsiniz.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Rifat Tuğsal

Uzm. Psk. Rıfat TUĞSAL, Near East Üniversitesi Psikoloji Bölümünü 3 defa onur belgesi alarak başarıyla tamamlamıştır. Üsküdar Üniversitesi Klinik Piskoloji Yüksek Lisans eğitimini de derece ile tamamlamış Klinik Psikolog ünvanını almaya hak kazanmıştır.

Yeme bozukluğu alanındaki tezini başarıyla tamamlamıştır.

Uzm. Psk. Rıfat TUĞSAL, mesleki gelişimi adına bir çok eğitim programına katılmış ( Çift ve Aile Terapisi Eğitimi, NAADAC (The Association for Addiction Professionals) Bağımlılık Uzmanları Derneği Eğitimleri, Bilişsel Davranışçı Terapi(Hakan Türkçapar-POEM) Eğitimi, Objektif ve Projektif Testler Eğitimi, Şema Terapi Eğitimi, Cetad(Cinsel Terapi) Eğitimi, Pozitif Psikoterapi'' ve bu eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.

Uzm. Psk. Rıfat TUĞSAL, mesleki çalışmalarına Tera'da devam etmektedir.

Yazarı sosyal medya'da takip edin
whatsapp
Etiketler
Psikoloji
Uzm. Kl. Psk. Rifat Tuğsal
Uzm. Kl. Psk. Rifat Tuğsal
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube