Anoreksiya nervoza hastalığı

Anoreksiya nervoza hastalığı

Son dönemde yapılan araştırmalar 8-12 yaş arasındaki gençlerde anoreksiya vakalarında artış olduğunu göstermektedir. Anoreksiya Nervoza özellikle genç kadınlarda daha sık görülen, yemek yemeyerek ve kendini aç bırakarak hayatı tehdit eden psikolojik bir bozukluktur. Çocukluk döneminde ya da ergenlikte kendi dış görünüşünü beğenmeme ve kilolu bulma, uzun süreli zorlayıcı diyetler yapma ve tek tip ya da kısıtlı beslenme gibi tetikleyici faktörlerle başlangıç gösterebilir. Anoreksiya aslında yeni bir fenomen değildir. 17. yüzyılda yazılmış tıbbi metinlerde de karşımıza çıkar. Ancak hastalık tıbbi literatürde 20. yüzyıla kadar yaygın olarak tanınmamıştır. Günümüzde ise Anoreksiya, psikiyatrik tanı için yaygın olarak kullanılan rehber kitap olan DSM 5’te yeme bozukluğu olarak yerini almıştır.

Araştırmacılar ve aktivistler uzun yıllar boyunca Anoreksiya hastalığı ile ve hastalığın oranlarında artış olup olmadığı konusunda yakından ilgilenmişlerdir. Diğer psikolojik hastalıklara nispeten daha nadir görülen bir hastalık olmasına rağmen, Anoreksiya nervoza en ölümcül mental bozukluklardan biridir ve özellikle genç kadınlar büyük risk altındadır.

Küçük çocuklarda ve gençlerde görülen Anoreksiya’daki artış, erken kilo verme baskılarına maruz kalma durumundan ve çevresel faktörlerden de kaynaklanabilir. Sağlık hizmetlerinin, ailelerin ve okulların bu bozukluğun sinyallerini erken aşamalarında yakalamada daha iyi hale gelmeleri gerekmektedir. Erken teşhis, gençlerin ihtiyaç duydukları desteği olabildiğince çabuk alabilmesi, yeme bozukluğunun kronik ve uzun vadeli bir sorun haline gelmesinin engellenmesi ve özellikle küçük yaştaki çocuklar için uygun daha erken müdahaleler geliştirilmesi anlamına gelmektedir.

Çocuğunuzun negatif beden algısı olduğu konusunda veya yemek düzeni hakkında endişeleriniz varsa, mutlaka bir sağlık uzmanıyla görüşün. Yeme bozuklukları ciddi bir problemdir ve erken müdahale olumlu bir fark yaratabilir. Her hastalıkta olduğu gibi Anoreksiya’da da erken tanı çok önemlidir. Çünkü yeme bozukluğu ne kadar uzun süre devam ederse vücut da o kadar uzun süre hasar görür ve geri dönüşü olmayan durumlarla karşılaşılabilir. Bu durum bireyin kendi kendine başa çıkabileceği ya da  kendi kendini tedavi edebileceği bir durum değildir. Anoreksiya hem bedensel hem psikolojik açıdan tedavi gerektiren bir hastalıktır. Bireye Anoreksiya tanısı konulduktan sonra mutlaka bir psikolog ile görüşmesi ve doğru psikoterapi alması gerekir. Aksi takdirde tedavide hastalık ölüm ile sonuçlanabilir. Alınan psikolojik yardım ile birlikte yürütülen terapötik çalışmalarla anoreksiyanın tedavisi başarıyla sonuçlanır ve nihayetinde birey olması gereken vücut ağırlığına ulaştırılır.

Bu makale 28 Haziran 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Meleknur Alevcan

Uzman Psikolog Meleknur Alevcan, Psikoloji lisans eğitimini İsveç’te uluslararası üne sahip olan Luleå Teknik Üniversitesinde tamamlamış, lisans tezini şizofreni hastalarının yaşadıkları stigma ve bunun negatif etkileri üzerine çalışmıştır. Ayrıca Amerika’da New York State Üniversitesinde Psikoloji ve Psikoterapi eğitimi almış ve stajını New York’ta gerçekleştirmiştir. New York’ta aldığı eğitimler ve çalışmalar içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT), EMDR, Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), Mindfulness, Psikodinamik Terapi, Holistik Terapi, Hümanistik Terapi, Varoluşçu Terapi, Sanat Terapisi ve Müzik Terapi mevcuttur. Amerika’da aldığı yoğun psikoterapi eğitiminden sonra tekrar İsveç’e dönen Uzman Psikolog Meleknur Alevcan, Kuzey İsveç bölgesinin en büyük yetişkin mental hastanelerinden birinde Bilişsel Davranışçı Psikoterapist o ...

Etiketler
Yeme bozukluğu
Uzm. Psk. Meleknur Alevcan
Uzm. Psk. Meleknur Alevcan
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube