Ailesiyle birlikte yaşayan ve ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri farkı

Bu araştırmanın amacı günümüzde üniversite öğrencilerinde yaygın olarak görülen depresyonun, aileden ayrı yaşama ve aile ile birlikte yaşama durumlarına göre değişen düzey farkını ortaya koymaktır. Bu çalışmada, ailesi ile yaşayan ve ailesinden uzakta yaşayan üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri farkı, Beck Depresyon Ölçeği aracılığıyla ölçülmüştür. Araştırmaya katılan katılımcı sayısı 60'tır. Bu katılımcıların 36 kişisi kadın, 24 kişisi erkektir. Ulaşılan katılımcıların 30 kişisi üniversitede okurken ailesi ile birlikte yaşıyor, 30 kişisi ailesinden ayrı yaşıyor. Araştırma Tarama deseniyle yapılmış, kolaylı örneklem ile katılımcılar seçilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistik ve t-testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarında ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinde depresyon düzeyinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Ailesiyle birlikte yaşayan ve ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri farkı

AİLESİ İLE BİRLİKTE YAŞAYAN VE AİLESİNDEN AYRI
YAŞAYAN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DEPRESYON

DÜZEYLERİ FARKI

FATMA SEMERCİOĞLU

061570510

DERS ÖDEVİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Arş. Gör. Dr. Şule Betül TOSUNTAŞ

BURSA

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK (İÖ)

Kasım, 2019

AİLESİYLE BİRLİKTE YAŞAYAN VE AİLESİNDEN AYRI
YAŞAYAN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DEPRESYON
DÜZEYLERİ FARKI

Fatma Semercioğlu

GİRİŞ

Üniversite dönemine geçiş, genç yetişkinler için hayatlarındaki kırılma noktalarından
biridir. Kimi öğrenciler ailesi ile birlikte bu süreci devam ettirirken, kimi öğrenciler ailesinden
ayrılarak bu sürece devam eder. Hayatlarının dönüm noktasında aileden ayrılmak duygu
durumu bozuklukları açısından genç yetişkinleri büyük oranda etkilemektedir. Değişen
ortama karşı insanlar da duygu değişimi yaşamaktadır. Bu değişimin sonuçlarından birinin
depresyon olduğu görülmektedir. Bazı öğrenciler yeni ortamlarına uyum sağlarken aynı
zamanda aileden ayrılma sürecini yaşamaktadır. Süreçte zorluk çeken bazı bireyler duygu
durum bozukluğu olan depresyonu yaşamaktadır.
Bu araştırmada aileyle birlikte ve ailelerinden ayrı öğrenim hayatına devam eden üniversite
öğrencilerinin depresyon düzeyleri arasındaki farkı incelemek için araştırılmıştır.
Depresyon toplum sağlığını en çok tehdit eden sorunların başında gelmektedir. Yüksek
yaygınlık oranları göstermesi, kronikleşme riski ve intihar davranışı sıklığının artması,
yarattığı yeti yitimi ve ekonomik sonuçlar depresyon araştırmaların önemini giderek
arttırmaktadır (Akt: Gençtan, E). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2001 yılında yayınladığı
raporda, 340 milyon kişinin klinik tanımlara uygun depresyon yaşadığını tahmin etmiştir ,
aynı raporda 2020 yılına ulaşıldığında depresyonun çalışma yaşamını etkileyen rahatsızlıklar
arasında birinci sırayı alacağı tahmin edilmektedir. Depresif bozukluklar içinde en fazla
araştırılan major depresif bozukluk olmuştur. Major depresif bozukluk riski kadınlarda
erkeklerden daha yüksektir. (Küey 1998, Goodwin ve ark. 2007, Tamam ve ark. 2012):
Aktaran: Kurucuoğlu, A. (2012). Yaşam kalitesini, sosyal uyumunu yüksek oranda etkileyen
depresyon işgücü kaybı ve tedavi giderleri nedeniyle ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Ekonomik kayıp oranını azaltmak için hastalıktan korunma, uygun tedavinin seçilip kişinin
kısa sürede işlevselliğinin artırılması, hastanede yatış süresinin kısalması ve yıllık yatış

sayısının azalması adına gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir. Depresyon halk sağlığını
dünya ölçeğinde en çok tehdit eden sorunların başında gelmektedir. Yüksek yaygınlık oranları
gösterme durumunda tanı güçlükleri içermesi, kronikleşme riskinin ve intihar davranış
sıklığının artması yarattığı yeti yitimi ve ekonomik sonuçlar depresyon araştırmalarının
önemini giderek arttırmaktadır. (Küey 1998, Goodwin ve ark. 2007). (Akt: Kaya, B., Kaya,
M., 2007)
Major Depresyon DSM IV'e göre bir ya da birden fazla depresif epizottan oluşan; en az iki
hafta süren depresif duygu durumu ya da ilgi kaybının yanı sıra diğer depresif semptomlardan
en az dördünün bulunması ile tanımlı bozukluktur. Bozukluğun sosyal ya da iş yaşamında
bozulmaya neden olması ya da hastada belirgin sıkıntı oluşturması gerekmektedir.
Karamsarlık depresyonu normal üzüntüden ayıran en önemli öğedir. Kişinin o anda başına
gelenlerin gelecekte de kendisini bulacağını ya da içinde bulunduğu durumun
değişmeyeceğine inancı depresyonun temel özelliğidir. Depresyonun fiziksel belirtileri
yaygındır; bitkinliğe, düşük enerjiye, bunların yanında fiziksel ağrı ve acılara neden olur.
Fiziksel nedenler olmasa bile bu belirtiler, kişinin bazı ciddi sağlık sorunlarına katlandığına
inanmasına yetecek kadar derindir (Simon, Von Korlff, Piccinelli ve ark., 1999). :Aktaran:
(Davison, Neale ve ark., 2017)
Abraham depresif duygu durumunu, kaybedilen objeye karşı yaşanan öfkenin kişinin kendi
üzerine çevrilmesi ve analsadistik döneme bir gerileme olarak yorumlamıştır. Daha sonraki
yıllarda (1959) Gutheil, depresyonun normal üzüntü ve elem yaşantılarından ayırıcı özelliğini
aşağıdaki formülle açıklamıştır:
Depresyon=Keder+Karamsarlık
Freud, "Morning and melancholia" başlıklı ünlü yazısında, yas yaşantısında objenin ölüm
sonucu yitirilmesine karşılık, kayıp obje kendi benliğine mal edilmiş olduğu için depresif

kişinin iç dünyasında bir kayıp yaşandığını açıklamıştır. Ona göre, kaybedilen objeye yönelik
olan sadizm, depresyonlarda içselleştirilmiş olan sevgi objesine çevrilir. Melanie Klein manik
depresif durumları, depresif kişiler bebeklik döneminde olağan ve geçici olarak yaşanan
depresif konumlarını aşamamış insanlardır. Bu nedenle, bebeklik döneminde kendi
yıkıcılıkları ve hırsları sonucu yok ettiklerine inanmış oldukları olumlu ve sevilen objelerin
yasını sürdürürler. Bu yıkıcılıkları sonucu, bir yandan yitirdikleri objenin özlemini yaşarken,
diğer yandan geriye kalan içleştirilmiş olumsuz objeler tarafından kovuşturulmakta
olduklarına inanırlar diye açıklamıştır. Depresyonu kendine dönük saldırganlıkla açıklayan
görüşlere katılmayan Bibring'e göre, depresyon idealler ile gerçekler arasındaki gerilimden
kaynaklanır. (Gençtan, 2018, ss.149-151).

Araştırmanın Önemi ve Amacı
Literatür incelendiğinde depresyon kavramının farklı değişkenlere göre değiştiği ortaya
konmuştur ve depresyon kavramı farkındalığını arttırmak için bu çalışma yapılmıştır.
Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin ailesinden ayrı ve ailesi ile birlikte
yaşayanlar olmak üzere iki grubun depresyon düzeyleri arasındaki ilişki incelenmektedir.

Araştırmanın Alt Amaçları
Ailesi ile birlikte yaşayan kadın üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir?
Ailesinden ayrı yaşayan kadın üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir?
Ailesi ile birlikte yaşayan erkek üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir?
Ailesinden ayrı yaşayan erkek üniversite öğrencilerinin depresyonu ne düzeydedir.

Yöntem

Araştırmanın Deseni
Bu çalışmada aile ile birlikte yaşayan ve aileden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin
depresyon düzeyleri farkının incelenmesi için Tarama Modeli kullanılmıştır.
Çalışma Grubu
Bu çalışmanın örneklemi Uludağ Üniversitesi'nde farklı bölümlerde, farklı sınıflarda eğitim
görmekte olan 60 öğrenciden oluşmaktadır. Örneklem seçimi kolaylı yöntemle seçilmiştir.
Bu çalışmanın örnekleminin temsil ettiği evren Türkiye'deki mevcut tüm üniversite
öğrencileri olarak belirlenmiştir.
Verilerin Toplama Aracı
Araştımada amaca en uygun olan Beck Depresyon Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın
güvenilirlik katsayılarının r=.60 ve r=.87 arasında değiştiği, geçerlilik katsayılarının da r=.65
ve r=.68 arasında değiştiği görülmektedir. Hisli, N. (1989)
Beck Depresyon Ölçeği İngiltere'de Dr. Aaron T. Beck tarafından geliştirilmiş, çoktan seçmeli
21 soruluk, depresyonun şiddetini ölçmekte kullanılan bir araçtır. 13 yaş ve üzeri bireylere
uygulanır. 21 soru vardır, her soruda en düşük puan 0, en yüksek puan 3'tür. Tüm cevapların
toplam puanı şu şekilde değerlendirilir:
0 - 9 puan arası: Minimal düzeyde depresif belirtiler
10 - 16 puan arası: Hafif düzeyde depresif belirtiler
17 - 29 puan arası: Orta düzeyde depresif belirtiler
30 - 63 puan arası: Şiddetli düzeyde depresif belirtiler

Ölçek 21 depresif belirti içerir. Ölçek soruları içerikleri sırayla: 1.Duygu Durumu
2.Kötümserlik 3.Başarısızlık Duyumu 4.Suçluluk Duygusu 5.Cezalandırılma Durumu
6.Doyumsuzluk 7.Kendinden Nefret Etme 8.Kendini Suçlama 9.Kendini Cezalandırma
Arzusu 10.Ağlama Nöbetleri 11.Sinirlilik 12.Sosyal İçedönüklülük 13.Kararsızlık
14.Bedensel İmge 15.Çalışabilirliğin Ketlenmesi 16.Uyku Bozuklukları 17.Yorgunluk
18.İştahın Azalması 19.Kilo Kaybı 20.Somatik Yakınmalar 21.Cinsel Dürtü Kaybı'dır.

Verilerin Analizi
Bu çalışmada verilerin analizinde frekans, yüzde, standart sapma, üniversite öğrencilerinde
aileyle birlikte yaşama ve aileden ayrı yaşama bağımsız değişkenlerinin depresyon
düzeyindeki farkı incelemek için t testi kullanılmıştır.

BULGULAR
Tablo 1 : Depresyon düzeylerinin aile ile yaşama ve aileden ayrı yaşama değişkenlerine
göre incelenmesi
Ortalama N SS Yüzdelik
Aileyle yaşayan 13,3667 30 5,30116 50
Ailesinden ayrı yaşayan 15,9333 30 9,78716 50
Toplam 14,6500 60 7,91014 50

Depresyon ölçeği sonucunda betimsel istatistik bulgularında örneklemin ortalama
depresyon düzeyi 63 puan üzerinden 14,65 puan olarak saptanmıştır. Değişkenlere
bakıldığında ailesi ile birlikte yaşayan üniversite öğrencilerinde ortalama 13,3667, ailesinden
ayrı yaşayanların depresyon düzeyi ortalaması 15,9333 olarak saptanmıştır. Standart sapma
yüksektir.

Tablo 2: Depresyon düzeylerinin cinsiyet değişkenlerine göre incelenmesi
Cinsiyet Ortalama N SS Yüzdelik

Kadın 15,1389 36 7,62759 60
Erkek 13,9167 24 8,42830 40
Toplam 14,6500 60 7,91014 100
Betimsel istatistik sonuçlarına göre kadın üniversite öğrencilerinde depresyon düzeyi
ortalaması, erkek öğrencilerin ortalamasına göre yüksektir.
Tablo 3: Depresyon değişkeninin aileyle yaşayan ve ailesinden ayrı yaşayan kadın ve
erkek öğrencilere göre betimsel istatistiğin incelenmesi
Aile Cinsiyet Ortalama N SS
Birlikte yaşayan Kadın 13,7368 19 5,60597
Erkek 12,7273 11 4,92120
Toplam 13,3667 30 5,30116
Ayrı yaşayan Kadın 16,7059 17 9,32580
Erkek 14,9231 13 10,65725
Toplam 15,9333 30 9,78716
Toplam Kadın 15,1389 36 7,62759
Erkek 13,9167 24 7,62759
Toplam 14,6500 60 7,91014

Depresyon

N Yüzdelik
,00 1 1,7
4,00 3 5,0
5,00 3 5,0
6,00 2 3,3
7,00 2 3,3
8,00 1 1,7
9,00 3 5,0
10,00 1 1,7
11,00 4 6,7
12,00 5 8,3

13,00 5 8,3
14,00 5 8,3
15,00 1 1,7
16,00 3 5,0
17,00 2 3,3
18,00 3 5,0
19,00 1 1,7
20,00 7 11,7
22,00 2 3,3
23,00 1 1,7
26,00 1 1,7
28,00 1 1,7
31,00 1 1,7
37,00 1 1,7
43,00 1 1,7
Total 60 100,0

Araştırma sonuçlarına göre depresyon düzeyi en
yüksek bulunan grup ailesinden ayrı yaşayan kadın
öğrencilerin örneklemidir. Ailesinden ayrı yaşayan
üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyi ortalaması
daha yüksektir. 16 puan ile hafif depresyon ile orta
depresyon sınırındadır. Depresyon düzeyi en düşük
olan kesim ailesi ile birlikte yaşayan erkek
öğrencilerdir. Ailesinden ayrı yaşayan üniversite
öğrencilerinde de erkek öğrencilerin depresyon düzeyi
14,92 ile kadın öğrencilere göre daha düşük olarak
saptanmıştır. Betimsel istatistik sonuçlarına göre örneklemin standart sapması yüksek
bulunmuştur.

Tablo 4: Depresyon düzeyine göre kişi sayısının incelenmesi

Depresyon derecesi Toplam
 Minimal depresyon 0-9
 Hafif depresyon 10-16
 Orta depresyon 17-29
 Şiddetli depresyon 30-63

Depresyon ölçeği değerlendirmesine göre örneklemin depresyon düzeyi yüzdeliği:
Minimal Depresyon %25
Hafif depresyon %40
Orta depresyon % 30,1
Şiddetli depresyon %5,1
Örneklemin yüzdelik olarak en fazla bulunduğu aralık Hafif depresyon, ardından orta
depresyon, ardından minimal depresyon. En az bulunan yüzdelikse şiddetli depresyondadır.

Tablo 5:

N Ortalama SS Varyans
Depresyon 60 14,6500 7,91014 62,570

60

Tablo 6:

cinsiyet aile depresyon
N 60 60 60
Ortalama 1,4000 1,50 14,6500
Medyan 1,0000 1,50 13,5000
Mod 1,00 1 a 20,00
SS ,49403 ,504 7,91014
Varyans ,244 ,254 62,570
Minimum 1,00 1 ,00
Maksimum 2,00 2 43,00

Örneklemin depresyon ortalaması 14,65 puandır. En çok tekrar eden puan 20'dir. 20 puan
Orta depresyon sınırlarındadır. Örneklemin standart sapması büyüktür. Depresyon ölçeğinde 0

puan ile en düşük depresyona sahip olan kişi sayısı 1'dir. Örneklemde maksimum depresyon
puanı 43 puandır.

Tablo 7 : Üniversite öğrencilerinde depresyon düzeylerinin aile ile yaşama, ailesinden
ayrı yaşama değişkenlerine ilişkin bulgular

Tablo 7: Aile ile yaşama, aileden ayrı yaşama değişkenlerine göre depresyon düzeyleri
puanlarında anlamlı bir farkın olup olmadığını gözlemlemek için yapılan bağımsız
grupların t Testi sonuçları

Boyut Aileyle Yaşama N X SS F P
Durumu

Depresyon Ailesiyle yaşayan 30 13,3667 5,30116 9,206 0,213

Ailesinden ayrı 30 15,9333 9,78716

Düzeyi
 P>0,05

Tabloda 1'de üniversite öğrencilerin gruplandıkları aile ile yaşama, ailesinden ayrı yaşama
durumlarına göre depresyon düzeyleri karşılaştırıldığında ailesi ile yaşayanların üniversite
öğrencilerinin (X:13,3667) olduğu görülmektedir. Ailesinden ayrı yaşayan üniversite
öğrencilerinin ortalama depresyon düzeyi (X:15,9333) olduğu görülmektedir.60 katılımcının
katılımı sonucunda Ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinde ortalama depresyon

düzeyi düşük miktarda daha fazla çıkmıştır.
Katılımcıların depresyon düzeylerinde anlamlı bir farklılaşma olup olmadığını test etmek
için t testi uygulanmıştır. Varyanslar homojen dağılmıyor. Yapılan t testinde anlamlı bir fark
bulunamamıştır (0,213 > 0,05).

TARTIŞMA VE SONUÇ

Mevcut çalışmada üniversitede okuyan öğrencilerden ailesinden ayrı yaşayanlarda
depresyon düzeyi daha yüksek bulunmuştur. Çalışma örnekleminin ortalaması hafif
depresyon düzeyinde bulunmuştur. Ailesinden ayrılan, farklı bir yerde yaşayan üniversite
öğrencilerinde yaşadığı psikososyal sıkıntılar ailesiyle birlikte yaşayanlara göre fazla olabilir,
ya da yaşadığı yeri değiştirmek, değişim öğrencilerde depresyon düzeyini arttırma
nedenlerinden olabilir.
Bu çalışmanın alt amaçlarında belirtilen kadın ve erkek üniversite öğrencilerinin depresyon
düzeyleri incelendiğinde kadın öğrencilerin depresyon düzeyinin erkek öğrencilere göre
ailesiyle yaşama ve ailesinden ayrı yaşama değişkenlerine göre araştırıldığında depresyon
düzeyinin iki durumda da yüksek çıkmasının nedenleri incelendiğinde kadın öğrencilerin
duygu durumu bozukluklarına daha yatkın olması kanıt olarak gösterilebilinir. Tüm
çalışmalarda yinelenen bulgular kadınların erkeklere göre daha yüksek yaygınlık göstermesi,
boşanmış, dul ya da ayrı yaşayanlarda daha sık görülmesidir. (Goodwin ve ark. 2007) Akt:
Kaya, B., Kaya, M. (2007)
Farklı araştırmalar incelendiğinde Özdemir İ. (2013)' nin Aile Yanında Yaşayan Ve
Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa
Çıkma Tarzları, Kaygı Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından Karşılaştırılması adlı
çalışmasında da üniversite eğitimi için ailesinden ayrılan öğrencilerinin depresyon düzeyi,
ailesi ile birlikte yaşayan öğrencilere göre daha yüksek olarak belirlenmiştir.
Kadın üniversite öğrencilerinin, erkek üniversite öğrencilerine göre depresyon düzeyi
yüksekliğinin daha fazla olmasını Zaman, F.K (2017)' nin çalışmasında kadınların duygusal
zekalarını erkeklerden daha yüksek olması, depresyona yatkınlığının da daha yüksek olması
hipotezine göre anlamlıdır. Mevcut çalışmayı doğrular niteliktedir.
Araştırma sınırlılıkları incelendiğinde araştırmada araştırmacının yanlılığı, seçilen
örneklemin evreni yeterince temsil edememesi, yetersizliği, araştırmacının çalışmayı kısıtlı
zamanda yapması, kaynak sınırlılığı, ölçme aracının yetersizliği veya uygunsuzluğu,

katılımcıların ölçme aracına yanlı cevaplar vermesi, katılımcı yetersizliği araştırma
sınırlılıklarıdır.
İleri araştırmalara öneri olarak örneklemin evreni yeterince temsil edebilmesi için katılımcı
sayısının arttırılmasını, birden fazla ölçme aracının kullanılmasını araştırma geçerliliğini
arttırması bakımından araştırmacı önermektedir.

Kaynakça

 Gençtan, E. (2018). Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar (23. Basım).
İstanbul:Metis
 Kring, A.; Johnson, S.; Davison, G.; Neale, J. (2017). Anormal
Psikolojisi/Psikopatoloji: (12. Baskı): Ankara: Nobel
 Aslan, A.; Sarı, B.; Kurucuoğlu, A. (2012) Depresif Duygudurumdan Major
Depresyona Klinik Spektrum. Ankara. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri
Anabilim Dalı
 Özdemir, İ. (2013). Aile Yanında Yaşayan Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite
Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı
Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından Karşılaştırılması Aile Yanında Yaşayan
Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek,
Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından
Karşılaştırılması. (Yüksek Lisans Tezi) Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara
 Zaman, F.K. (2017) Gebelikte Depresyon ve Anksiyete, İstanbul
 Hisli, N. (1989) Beck Depresyon Envanterinin Üniversite Öğrencileri İçin Geçerliği
Güvenirliği. Bilkent Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Dergisi, 23 (7),
3-13

 Kaya, B., Kaya, M. (2007). 1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi,
Tarihsel Bir Bakış. Gazi Üniversitesi, Ankara

 

 

Bu makale 22 Eylül 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Dan. Fatma Yıldırım

Psk. Dan. Fatma Yıldırım, kendi özel kliniğinde hizmet vermektedir.

Etiketler
Depresyon nedir
Psk. Dan. Fatma Yıldırım
Psk. Dan. Fatma Yıldırım
Balıkesir - Psikolojik Danışman
Facebook Twitter Instagram Youtube