15 eylül dünya prostat günü

15 eylül dünya prostat günü

Toplumlar geliştikçe zorunlu sağlık hizmetlerinden ziyade koruyucu tıbba önem verirler. Çünkü gelişmiş toplumlarda insan hayatı daha önemli ve daha pahallıdır. Koruyucu tıp demek hastalıkların öngörülmesi, engellenmesi ve erken teşhis edilmesi demektir. Koruyucu hekimliğin işletilmesi ve halkın engellenebilir veya tedavi edilebilir hastalıklara karşı bilinçli hale getirilmesi o toplumu daha sağlıklı ve daha uzun yaşamaya aday bireyler topluluğu haline getirecektir. Özellikle Avrupa’da yüzyılın ikinci yarısında elde edilen ortalama insan ömründeki %50’lik artışın en önemli sebebi budur.

Gelişmemiş ya da gelişmeye çalışan ülkelerdeyse öncelik beslenme ve barınma gibi daha yaşamsal faaliyetler üzerinde yoğunlaştığından sağlık hizmetlerinden ancak ciddi hastalık tablolarında yararlanılır. Kış aylarında kara mahkum olan doğu köylerimizde hastaların son raddede kızak sırtında bir sağlık kuruluşuna yetiştirilmeye çalışılması bunun dramatik bir örneğidir.

15 Eylül günü “Dünya Prostat Günü” olarak ilan edildi. Bu prostat hastalıklarının toplumsal bir sorun olduğunun ilanı demektir. Toplumsal bir sorun olan sigaraya da bir gün ayrılmıştır “ sigarayı bırakma günü”.  Prostat hastalıklarının görülme sıklığı erkeğin yaşı ilerledikçe yükselir. Doğal olarak yaşlı nüfusun artmasına bağlı sıklaşan prostat hastalıkları toplumsal bir sorun sıfatını kazanmıştır.

Peki, nedir prostat hastalıkları? Gerçekten “erkeklerin kabusu” yakıştırmalarını hak eder mi? Cevap: 10 yıl önce evet ama günümüzde değil. Çünkü bu zaman zarfında prostat hastalıklarının tanı ve tedavisinde çok önemli gelişmeler elde edildi. O zaman boşu boşuna korkulu rüyalar görmek yerine modern tıbbın erkeklere sunduğu bu olanakları kullanmak yerinde bir seçim olacaktır. Teknolojinin nimetlerinden yararlanan doktorlar olarak artık bir günü geçmeyen hastanede kalış süreleri ile kansız prostat ameliyatları gerçekleştirebilmekteyiz.

Prostat ve hastalıklarını takdim etmek gerekirse; kestane şekil ve boyutlarında, erkeklere özel bir organdır prostat. Halk dilindeki gibi bir hastalık değildir. Her erkekte bulunan ve üreme fonksiyonumuz üzerinde önemli rolü olan bir salgı bezidir. Her organın olduğu gibi prostatın da bazı hastalıkları vardır. Bunlar prostatit, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanserinden ibarettir. Mesane çıkışında ve idrar kanalının etrafında yerleşik bir organ olduğundan dolayı prostat hastalıklarının en belirgin bulgusu idrar yapma üzerine olur; sık, zor, sancılı veya kanlı idrar yapmak başlıca şikayetlerdir.

Prostatit prostat iltihabıdır. Akut veya kronik olmak üzere iki tipi vardır. Daha çok orta yaş ve genç erkeklerin hastalığıdır. Bu iltihapların sebebi bazen mikroplardır ve antibiyotikler ile kolayca tedavi edilebilir. Ancak kronik prostatitlerin çoğunda sebebin ne olduğu henüz tam olarak anlaşılmış değildir. Bu nedenle tedavi uzun ve uğraştırıcı olabilmektedir.

 Prostat kanseridünya üzerindeki erkekleri en sık etkileyen ölümcül kanser türüdür. O zaman yapılması gereken en doğru sağlık hareketi çok sık karşılaşılan bu sinsi ve tehlikeli düşmana karşı erkekleri eğitmektir. 

Korunmak için neler yapılmalıdır:

— Öncelikle sağlıklı yaşayın. Genel sağlık kurallarına uyun:

         — Sigara ve alkolden uzak durun.

         — Doğal ve sağlıklı besinleri tercih edin. Bol su tüketin;

— E vitamini, selenyum ve domateste bulunan likofen adlı antioksidan maddenin ve yeşil çay tüketiminin prostat kanserine yakalanma riskini azalttığı ileri sürülmektedir. Doğruluğu ispatlanmamış olsa bile doğal ve vücut için yararlı maddeler olduklarından tüketmekte bir sakınca yoktur.

         — Kolesterol ve diğer yağlardan zengin gıdaları az tüketin; ABD gibi yağdan zengin beslenen toplumlarda prostat kanseri daha sık görülürken, bitkisel besinlerin ağırlıklı tüketildiği uzak doğu ülkelerinde daha az görülmektedir.

         — Mümkünse stresten uzak durun.

Kimler yüksek risk altındadır:

—    Yaşlanan her erkek. Yaş arttıkça prostat kanseri gelişme riski artar. Prostat kanserlerinin %85’i 65 yaş üzerindeki erkeklerde görülmektedir. Yeterince uzun yaşarsa hemen tüm erkeklerde prostat kanseri gelişebilir. Bu bağlamda uzun ömür prostat kanseri için en büyük riski teşkil eder.

—    Akrabalarda prostat kanseri olanlar; birinci derece akrabalarında prostat kanseri olan erkeklerde riskin olmayanlara oranla 10 kat daha arttığı söylenebilir.

Bazı prostat kanserleri çok yavaş ilerler ve yıllarca hiç bulgu vermeyebilir. Bu tip prostat kanserli erkeklerin bir kısmı prostat kanseri tanısı konmadan başka hastalıklardan ölürler. Ancak bazı prostat kanserleriyse çok hızlı büyüyerek diğer organlara da yayılır ve hızla ölüme götürürler. Birçok kanser türünde olduğu gibi prostat kanseri de erken evrelerde pek bulgu vermez. Hastalığa bağlı şikayetler görüldüğünde birçok hasta için erken tanı zamanı çoktan geçmiş demektir. Zaten tam tedavi şansını elde ederek prostat kanserini yenen hastalar çoğunlukla şikayet olmaksızın check-up yaptıran yada rastlantısal olarak prostat kanserine yakalanmış olduğu belirlenen hastalardır. “Kanserden korkma geç kalmaktan kork” sözüne en yakışan hastalıktır prostat kanseri.

50 yaşından sonra yılda bir prostat kontrolünü düzenli yaptıran bir erkeğin prostat kanserinden ölme riski neredeyse yoktur denebilir. Ailede prostat kanseri öyküsü olanlar ve daha garantici olmak isteyen erkekler için bu yaş sınırı 45’e çekilebilir. Prostat kontrolü temel olarak prostat muayenesi ve PSA diye bilinen kan testi ile kişinin bir yılda sadece 20-30 dakikasını almaktadır. Prostat kanseri erken tanındığında tam tedavi edilebilen bir kanserdir. Yeter ki sınırların ötesine geçmemiş olsun.

Prostatın İyi Huylu Büyümesi (BPH) yaşlanan erkekte ortaya çıkan iyi huylu prostat büyümesi olarak tanımlanır. O kadar sıktır ki 80 yaşını geçmiş erkeklerin %90’ında karşılaşılır. İnsanoğlunu bu denli etkileyen BPH hastalıktan ziyade doğal bir sürecin olağan parçası olarak kabul edilmelidir. Buradaki doğal süreç yaşlanmaktan başka bir şey değildir.  Yaşınız ilerledikçe saçınızın beyazlamasını ya da dökülmesini veya bir yakın gözlüğüne ihtiyaç duymayı nasıl doğal olarak kabul ediyorsanız prostatınızın iyi huylu büyümesini de normal kabul etmelisiniz.

Bir hastalık olmadığı için BPH mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durum değildir. Ancak bu büyüme idrar kanalını sıkıştırıp tıkamaya başladığı zaman idrar yapmada zorluklar görülmeye başlanacaktır. Öncelikle kişinin tuvalete bağımlılığı artacak ve yaşam kalitesi düşecektir. Uykusuz geceler, fazla oturulamayan misafirlikler ve gidilemeyen uzun yolculuklar başlayacaktır. Hatta gece uyanıp tuvalete gitmelerinden dolayı bu hastalar eşlerini de uykusuz bırakırlar çoğu zaman. Hasta kadar uykusuz kalan ve endişelenen eşi de rahatsızdır aynı zamanda. Olayın şiddeti ve süresi artarsa öncelikle böbrekler olmak üzere diğer organları da bozarak hayat kalitesini bozmaktan öteye vücudumuza hasar vermeye de başlayabilir. İşte yaşam kalitesinde önemli düşüş olduğunda yada vücuda zarar vermeye başladığında tedavi gerekir.

Şu anda prostatın iyi huylu büyümesinin önüne geçilememektedir. Çünkü neden oluştuğu konusunda henüz teorilerin ötesine geçebilmiş değiliz. Bu durumu bir kabus olarak algılamak yerine bunu doğal bir süreç olarak kabul edip en yakın zamanda uzman yardımına başvurmak gerekir.

Sonuç olarak prostat hastalıkları özellikle ileri yaştaki erkeklerde toplumsal bir sorun olarak ilan edilecek kadar yaygındır. Erkeklerin ortalama ömrü uzadığı sürece bu toplumsal sorun daha da ciddileşecektir. Geç kalınmadığı sürece bu hastaların çoğunda tam bir tedavi elde edilir. O zaman işin uzmanı olan bizlere düşen en büyük görev halkımızı bu hastalıklara karşı eğitip, bilgilendirmektir. Lütfen prostat hastalıklarının hayatınızı değiştirmesine izin vermeyin. Unutmayın bunun bedeli sadece yılda bir yarım saatinizi ayırmaktır. Nice 15 Eylüller diliyorum.

 

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ömer Öge

Etiketler
Prostat kanserinden korunma yolları
Prof. Dr. Ömer Öge
Prof. Dr. Ömer Öge
İzmir - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube