Dünya ruh sağlığı ; günü var ama biz psikiyatristler kendi kendimize (!) konuşuyoruz. İnsanın alt beyni kendinden olmayan, kendine benzemeyenden hep korkmuştur. Psikologlar çalışma yapmışlar: Küçük bebekler bile oyuncaklarını seçerken ırkçı davranırlar, kendi ırk renginde oyuncak bebekle oynamışlardır. Bu durum ruh sağlığı için de geçerli. Farklı olan korkutuyor ortalama insanı! Bedensel hastalıklara insanlar çare ararken ve yardıma koşarken ruhsal hastalığı olanların içine şeytan girdi denilerek ağaçlara bağlanıp yakılmışlardır. İmparatorluklar döneminde yapılan ruh sağlığı hastaneleri şehir dışına kurulmuştur. Günümüzde ise gerçeği değerlendirme yetisi bozuk bir hastamız için yoğun bakım gerekse, bazı hastanelerde yatak bulamazsınız. Sigorta şirketleri; psikiyatrik hastalığa karşı asla kimseyi sigortalamaz. Araştırma fonlarından tüm dünyada en küçük payı hep psikiyatri alır. Hastalarımız en yakınlarına bile kendilerini anlatamazlar ve tedaviye başvuruları hayli geç kalınmış olarak gelirler. Yazdığımız ilaçlara yönelik kafa karıştırıcı müdahale daha eczanede başlar, evde devam eder, anneler sevgiyle çocuğunun antideprasanını keser, babalar dikkat eksikliği ilacına müdahale eder (siz çocuğunun elinden gözlüğünü alan anne, ateş düşürücüsünü kesen babayı normal karşılar mısınız? ) emin olun bizim hastaların canı daha fazla yanıyor. Bu problemin eğitimle çözümü en iyi tahminle çeyrek yüzyılı bulur. En kısa yolu ise basın , dizi, filmlerde pozitif işlenmiş psikiyatrik hastalık bilgileriyle olacaktır. Psikiyatrik hastalıkların yaşam boyu toplumda görülme oranı ¼ dersem sorunun büyüklüğü açık olacaktır.