Genlerinize özgü diyet, moleküler diyet

Genlerinize özgü diyet, moleküler diyet

Her geçen gün bize, danışanlarımızı değerlendirirken daha doğru ve sonuca daha hızlı ulaşabilmemizi sağlayan yeni yöntemler sunuyor.

Öncelikle şuana kadar uyguladığımız yöntemleri hatırlatarak başlayalım. Diyet yazabilmek için en az 5 yıllık lisans eğitimini tamamlayan beslenme uzmanlarına gidenlere tanıdık gelecek bu yöntemler,

kişinin vücut ölçülerini almak (boy, kilo, bel çevresi)

oksijen tüketimine bağlı olarak, bazal metabolizma hızını yani vücudunun ne kadar kalori yakabildiğini en gerçekçi şekilde saptamak

vücut kompozisyonunu (BIA) yani vücudundaki yağ, kas, su ve mineral dağılımını saptamak

karın içi yağlanmasını yansıtan abdominal yağ analizi yapmak ve bunları yorumlamak için gerekli biyokimyasal kan testleri yaptırmaktır.

Bütün bu sonuçları bireyin hem genetik yapısının yani genlerinin hem de çevresel faktörlerin etkilediğinin sanırım herkes farkındadır. Bu nedenle işe yarayan beslenme planı herkes de farklıdır ve bireyseldir. İşte bu noktada moleküler test devreye giriyor ve daha hedef odaklı ve hızlı bir şekilde sonuca ulaşmamıza yardımcı oluyor.

Moleküler test yardımıyla 36 ayrı genin 200 farklı analizi değerlendirilerek izlenecek yol haritası saptanıyor ve bu yol haritasını doğru çözümleyebilecek uzmanlarda anlam kazanıyor. Test sonucunda değerlendirilen noktalar şöyle;

Obeziteye olan yatkınlığınız ve diyetinizin vücut ağırlığınıza olan etkileri

Toplumun geneliyle karşılaştırılır ve sizin genetik yapınıza uygun öneriler sunulur. Metabolizmanızın yağ asitlerine (doymuş, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri) verdiği yanıt saptanır.

Örneğin, ilgili (APOA2) geninin olumsuz varyantını taşıyan bireylerin fazla doymuş yağ tüketimi diğer bireylere göre fazla tartılı olma riskini 2 kat arttırır. Olumsuz kopya gene sahip bireyler doymuş yağ alımını onlar için önerilen aralığa çektiğinde beden kitle indekslerinde 4 kg/m2 ’ye varan düşüşler olduğu saptanmıştır. (Boya göre kilonuzun 30 kg/m2’den, 26 kg/m2’ye düşmesi gibi)

Genlerinizin yağ metabolizmasına olan etkisi

İyi, kötü kolesterol ve kan yağlarımızın düzeyi başlıca beslenme gibi yaşam tarzından etkilendiği kadar genetik yapımızdan da etkilenir. Örneğin kötü kolesterol (LDL) düzeyinizi çevresel faktörler %40, genleriniz ise %60 oranında etkileniyorsa kötü kolesterol değerlerinizi düzeltebilmek için vakit kaybetmeden beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarınızı olumlu olanlar ile değiştirmeniz gereklidir.

Genlerinizin karbonhidrat metabolizmasına olan etkisi

Örneğin, herkes de karbonhidrat alımı sınırlanmamalıdır. İlgili (FTO) geninin olumsuz kopyasını taşıyan bireylerin yeterli karbonhidratı tüketmeseler bile bu genin olumlu kopyasına sahip bireylere göre fazla kilolu olma riskinin 3 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.

Bu bireylerin karbonhidrat alımı düzenlendiğinde riski düşürdükleri görülür. Ya da yapılan başka bir analiz ile kan şekeri düzeyiniz %25 genetiğinizden ve %65 çevresel faktörlerden etkileniyorsa durumu düzeltmek ve kan şekerinizi dengeleyici hapları azaltabilmek için biran önce şu elinizde olan %65’lik yüzdeyi kullanıp kontrolü ele almalısınız.

Genlerinizin beslenme alışkanlıklarınız üzerine olan etkisi

Alkol, Kafein ve Laktoz metabolizmanızın etkinliği

Kas yapınıza hangi egzersizin daha olumlu etki yaptığı

Detoksifikasyon, antioksidan metabolizmanız ve gereksinimleri

Yani yaşlanmaya karşı genetik yatkınlığınız ve çevresel faktörler yardımıyla ne oranda karşı durabildiğinizin sonucu ve

Metabolik işleyişiniz için kilit nokta olan vitamin, mineral ihtiyacınızın bireysel önerisi

Bu bölümde B6,B9,B12,D vitamini ve demir, sodyum, potasyum ve kemik yoğunluğunuza etki eden genler inceleniyor. Standartlara göre saptanmış genel öneriler yerini vücudun daha çok hangi vitamin ve minerale ihtiyaç duyduğunu yansıtıyor. Besinler yoluyla tüketilmesi önerilen miktarlar bireye yönelik, saptanıyor.

Örneğin B6 vitaminin sinir sistemi ve yağ metabolizmasının düzgün çalışabilmesi ve cilt sağlığı için önemli görevleri vardır. İlgili genin (ALPL) olumsuz iki kopya genini taşıyorsanız B6 düzeyleriniz %40 düşük olma eğilimindedir.

Buna birde kullandığınız ilaç, bu vitaminden fakir olan beslenmeniz ya da kronik rahatsızlığınızın getirisi eklendiğinde kas krampları, sinir sisteminin işleyişinde bozukluklar ve cilt dokunuzda bozulmalar kaçınılmazdır.

Konuyu derinleştirmeden diğer vitamin ve minerallere başka yazılarda göndermelerde bulunacağım.

Dikkatinizin dağıldığının farkındayım özetle doğru yol alabilmek için birçok faktörden etkilenen bu salgın (epidemik) hastalık yani obezite ya da genel sağlığın korunması ancak multidisipliner yollarla etkili bir şekilde çözümlenebilir. 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dyt. Ayşe Gül Güven

Uzmanlık eğitimi süresince İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Metabolizma A.B.D.'de hasta görme şansı da olmuş ve 2019 yılında 0-5 Yaş Fenilketonürili Çocuklarda Büyümenin Değerlendirilmesi konulu uzmanlık tez çalışmasıyla başarıyla mezun olmuştur.  2009 yılında Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden mezun olmuştur. Lisans eğitim yılları süresince;  • Acıbadem Bakırköy Hastanesi, • Acıbadem International Hospital, • Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, • Okmeydanı Memorial Hospital, • Ankara Başkent Üniversitesi Merkez Hastanesi, Tüp Bebek, Psikososyal Rehabilitasyon merkezi ve semt polikliniğinde  Bir yıl boyunca stajer diyetisyenlik yapmıştır. Lisansını 7-14 Yaş Arasındaki Çocukların Obezite Yaygınlığı ve Ailesel Obezite ilişkisi konulu tez çalışmasıyla Başke ...

Etiketler
Diyet
Uzm. Dyt. Ayşe Gül Güven
Uzm. Dyt. Ayşe Gül Güven
Kırklareli - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube