Diyet değil yaşam tarzı, yanlış değil doğru beslenme

Diyet değil yaşam tarzı, yanlış değil doğru beslenme

Yaşam boyu beslenme ve belirli bir amaca yönelik özel diyet programları konusunda halk arasında kulaktan dolma ve doğruluğundan şüphe duyulmayı geçin bildiğiniz tamamen yanlış olan bilgi kirliliği mevcut. Bu durum bilgi paylaşmak içindir anlayışına sahip insanlar arasında, aslında farkında olmadan ve iyi niyetli şekilde bile olsa git gide yayılmaya devam ediyor. Konu sağlığımız olunca da, bu konuda bilgi kirliliği yaşanması da aslına bakarsanız oldukça tehlikeli. Çünkü bedenimiz doğduğumuz andan yaşamımızın son anına kadar bizimle ve onun esenliği ve sağlığı hayat kalitemizden süresine kadar birçok noktayı kapsıyor, hayatımızın tamamı vücudumuzun ayakta olmasına bağlı oluyor. Bu bakımdan vücudumuzu tehdit edecek seviyede yanlış ve hatalı yönlendirmeler konusunda, biz uzmanlar kendi uzmanlık alanlarımız dahilinde kişileri bilinçlendirmek için üstümüze düşeni yapmalıyız. Bu yazımda yaptığım açıklamalara binaen yazılmıştır.

 İlk olarak gelelim halk arasında popüler olarak isimlendirilen ve yaygın olarak bir uzman desteği almadan kendi başına yapılan aslında yanlış ama maalesef normal olarak gösterilen diyetlerin neden işe yaramadığı konusuna. Doğru ve kalıcı olmayan her şey yok olmaya mahkumdur , tıpkı bu diyetler gibi. Bu süreçte bedeninize ve ruhunuza verdiği zararlar ise bazen geri dönüşümsüz bile olabilir. Bundan dolayı lütfen beslenme uzmanından onaylı olmayan, bilimsel olarak ispatlanmamış, kaynağı ve doğruluğu belirsiz bilgileri ve diyet listelerinden itinayla uzak duralım. Herhalde ülkemizde beslenme konusunda ki bu bilgi kirliliği içerisinde kendimiz adına yapabileceğimiz ilk doğru hamle bu olur.

  Kalori konusunda olması gerekenden daha fazla hassasiyet içeren, her yediğiniz ve içtiğiniz neredeyse soluduğunuz havada bile kalori varmışçasına, kalori hesabı yaptıran diyetler ve bu hatalı yaklaşım, uzun süre denemeler ve uygulamalar sonucunda kişinin psikolojisinde kalori takıntısı olarak adlandırdığım soruna neden olur. Artık ağzına götürdüğü ve götüreceği her besini yemeği lezzetinden, sağlık değerinden daha çok hemen kalorisini düşünmeye başlar. Bu bir anormal durumdur. Beslenme tüm hayatımızı etkileyen bir olgu olmakla beraber, gün içerisinde öğün zamanları haricinde beynimizi meşgul etmemelidir. Takıntı haline dönüşen kalori sayma olayına karşı tedbirli olmalıyız.

  Sadece belirli yiyecekleri tükettiğiniz aslında tek tip beslenme olarak adlandırılan diyet programları… Bu diyet listeleri uzun süreler uygulandığı takdirde vücutta kronik mineral, vitamin yetersizliğinden geri dönüşü olmayan iç organ hasarlarına, kanser riskinin artmasından hormonal bozukluklara kadar sayısız problemlere yol açar. Denge, beslenme ve diyetin temelidir. Beslenmemizin dengesini bozacak her diyet hamlesi ve yöntemi, hayatımızın da dengesini bozar.

  Örneklerle bahsettiğim bu ve buna benzer hatalı diyetler, kısa süreler içerisinde evet vücuttan kilo kaybı sağlar. Siz bunu tartıda gözlemleyebilirsiniz. Yalnız, sağlığımızın durumu tartıda ki salt kilo miktarı ile gözlemlenemez. Bunu unutmayın. Bu dönem kilo verme süreci için geçicidir. Bir süre sonunda talihsiz şekilde verilen kilolar geri alınır. Yapılan yanlış diyetler uğrunda verilen emekler, beyhude çaba olarak kalırken, farketmeden sağlığınızı da kaybetmiş olabilirsiniz. Bu önemli bir beslenme hatasıdır.

  Moda diyetlerin tamamı için olmasa da çoğunlukla yaptığı en büyük hatalardan biri de YASAKLAMADIR. Yasaklar, diyetisyenin danışanına yaklaşımında pek tercih etmediği bir yaklaşım biçimidir. Çünkü başarılı bir beslenme uzmanı, zayıflama sürecini tek taraflı olarak ele almaz. Kilo verme sürecini hem fizyolojik hem de psikolojik olarak değerlendirir ve hayat boyu kalıcı alışkanlıklar için, kişinin hem beden hem de ruh sağlığında iyileştirmeler yaparak çalışmasına devam eder.

Bu nedenle yasakların fazla olduğu ve katı bir şekilde, organik besin çeşitlerinden bi veya daha fazlasını diyet programından çıkartan diyet listelerinden uzak duralım. Bunlara örnek olarak, mesela çok yüksek oranda hayvansal protein içeren ama karbonhidratı sıfır denecek kadar az alınmasını öneren diyet programlarını verebiliriz. Bu diyetin sağlık ile bağdaşan hiçbir tarafı yoktur. Açık ve net şekilde söyleyebilirim bunu. Bu hatalı yaklaşım ve bilgi, ne bilimsel, ne mantıksal, ne besinsel ne de temelinde doğrudur. Her yönden hatalıdır. Çünkü insan vücudu da, doğadaki her canlı gibi, enerji harcayabilmek, fiziksel olarak hareket edebilmek, düşünebilmek, cinsel yaşamını devam ettirebilmek, metabolizmasının ihtiyaç duyduğu enerjiyi de karşılayabilmek için kompleks tip karbonhidratlara kati şekilde ihtiyaç duyar. Kompleks karbonhidratlar nelerdir diye soracak olursanız eğer, kısaca esmer pirinç, tam buğday, arpa, çavdar, bulgur gibi çok önemli tahıl ürünleridir. Bu karbonhidratları günlük beslenme listelerinden çıkartıp, hayvansal proteini bol şekilde tüketmeye başlayan kişilerde bağırsak ağırlıklı sindirim sistemi problemleri baş göstermeye başlar. Özellikle kabızlık olmak üzere mide krampları, hazımsızlık da gözlemlenir. Psikolojik olarak denge bozulur, duygu durumu dengesizlikleri gözlemlenir. Öfke patlamaları, migren tipi baş ağrıları ve depresyon sorunları, kompleks karbonhidrattan fakir beslenmeye devam ederlerse git gide artar. Bu problemlerin sonucunda, kişinin dayanma gücü tükenir ve nihayetinde diyeti sonlandırmak zorunda kalır. Geçen süre içerisinde her ne kadar kilo kaybı yaşanmış olsa da, emin olun bu sağlıksız beslenmenin ortaya çıkardığı bu problemlerle başa çıkmak ve eski sağlığımızı geri kazanmak diyet süresinden çok daha zorlu, bazen de imkansız bir süreçtir.

 Mesela  bazı moda diyetleri de esansiyel, yani vücudumuza almamız konusu elzem olan yağ asitlerini de kısıtlayabilir. Bu da oldukça sağlıksızdır elbette. Çünkü esansiyel olarak adlandırdığımız bu yağ asitleri, aslında vücutta yağların yakılmasında işe yararlar. Bu ne kadar kulağa ilginç gelse de, evet gerçek budur. Bu sebepten ötürü, esansiyel yağ asidinden fakir diyetler, metabolizmamızın yağ yakma özelliğini oldukça azaltarak kilo verme sürecini yavaşlatır bazen ise durdurur.

 Sonuç olarak, sağlığımız ve güzelliğimiz için anlatmak istediğim çoğu şeyi özetlemem gerekirse, zayıflamak ya da başka amaç ile yaptığımız diyet ve tercih ettiğimiz beslenme alışkanlığı, kendimizi lezzetli ve sağlıklı gıdalardan, hatalı şekilde bilgilenerek, vücudumuzu mahrum bırakmak, aç kalmak veya tek tip beslenmek değildir ve olmamalıdır.

Diyet; Sağlıklı tercihlerin yapıldığı beslenme şeklinin, yaşam tarzı haline dönüşmesidir. DİYET DANIŞANA, DANIŞAN DİYETİSYENE BAĞLI OLMALIDIR. EN İYİ DİYETİSYEN, DİYETİ YAŞAM TARZI HALİNE GETİRMEYİ BAŞARANDIR.       

Diyetisyen Elif FEDAKAR

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Elif Fedakar

Dyt. Elif FEDAKAR, 1990 yılında doğmuştur. Lisans öncesi eğitimini İstanbul Haydarpaşa Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü bitirmiştir ve Dyt. unvanı almıştır. Lisans eğitimi süresinde Yapı Kredi Spor Klubü’nde adölesan beslenmesi ve faaliyetleri konusunda eğitim koçluğu görevini üstlendi ve başarı sertifikası aldı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi'nde ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nse Klinik Diyetisyen olarak aktif görev yapmıştır. Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Klinik Çocuk Diyetisyeni olarak stajını başarıyla tamamlamıştır. Ankara Üniversitesi Gölbaşı Yerleşkesi Kurum Mutfağı'nda Kurum Diyetisyeni olarak çalışmıştır. Ayrıca lisans eğitimi boyunca Yeme Bozuklukları, Gebe ve Emzikli Beslenmesi, Diyabet Hastalarında Beslenme ve daha bir ...

Etiketler
Diyet lifi
Dyt. Elif Fedakar
Dyt. Elif Fedakar
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube