Kanserle ‘’Savaş’’ Neden Başarısız?
Bizde de, dünyada da hep savaş kelimesi, metaforu kullanılıyor kanserle ilgili olarak. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Kanserle Savaş Dairesi var mesela. Kanserle mücadele askeri dille ifade ediliyor; kanser bizim düşmanımız, onu yenmek için sağlık ordumuz var,
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Kennedy insanlara, 1961 yılında Ay’a ayak basacakları sözünü vermişti. 1961’de uzay çalışmalarını başlattıktan on yıl sonra, hatta dokuz yıl sonra ilk astronot Neil Armstrong Ay’a ayak bastı. Yani roket bilimi, uzay bil
Her gün televizyon programlarında ya da gazetelerdeki sağlık köşelerinde ‘’yeni bir ilaç bulundu, kanser önlenecek, brokoli yiyin, kanser meselesi bitiyor, kanser meselesini hallettik’’ gibi bomba haberler patlatılıyor. Ama gerçeğe baktığımızda durum öyle
Kaynak bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Prof. Dr. Samuel S. Epstein’in How To Win the Losing Cancer War [Kaybettiğimiz Kanser Savaşını Nasıl Kazanırız?]isimli kitabını çok önemli buluyorum. Amerikalı profesörün yazdığı bu kitap tam olarak, hükümetlerin k
Samuel Epstein gerek Amerika’da, gerek Avrupa’da verdiği konferanslarda -ABD senotosundaki konuşması da dahil- kanser hastalığının tek bir insana hapsedilmesinin, o insanın yasam biçimi ve alışkanlıklarının değiştirilmesi üzerinden mücadeleye odaklanılmas
Epstein, kanserin bir sosyoekonomik problem olduğunu; bozulmuş çevrenin, kirlenmiş havanın, içtiğimiz sulardaki toksik ve kanser yapıcı maddelerin, işçilerin fabrikalarda, iş yerlerinde maruz kaldıkları kimyasalların ve toksik maddelerin asıl olarak kanse
Kanserle mücadele edeceksek, bu mücadele tek tek bireylerin yaşam tarzını değiştirmeye çalışmaktan ziyade devletlerin, hükümetlerin, çevreyi koruması ve kansere bir sosyoekonomik sorun olarak bakması gerekmektedir diye düşünüyor ve bazı önermelerde bulun
Ben de bu görüşe tamamen katılıyorum.
''EVRİM VE KANSER''
İkincisi ilkin çok hücreli ortak atalardan sonraki evrimsel güzergahta mekanizmaların nasıl evrimleştiğine yoğunlaşmak kanserleşmenin anlaşılması, önlenmesi ve müdahale yaklaşım ve yöntemlerinin geliştirilmesinde işlevsel araçlar sunacaktır.
Evrimsel yaklaşım, kanser araştırmaları ve tıbbi pratik açısından önemli perspektifler sunar. Kanserleşmenin kökeni çokhücreli ataların bir mirasıdır. Çok hücrelilik en az yedi ayrı kez bağımsız olarak evrimleştiğine göre kanseri anlama, önleme ve mücadel
KALIN BARSAK KANSERİ (KOLOREKTAL KANSERLER) ÖNEMLİ BİR SAĞLIK SORUNU
Tüm kanserlerin beşte biri yemek borusu, mide, kalın barsak, safra kesesi, pankreas gibi sindirim sistemi kanserleri oluşturmaktadır. Bu kanserler, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kanser ölümlerinde başı çekmektedirler.
Üçüncüsü ve en önemlisi kanserleşmenin ancak evrimsel ekolojik bir perspektifle anlaşılabileceğidir. Kanser hücreleri doğal seçilim yoluyla evrim teorisinin tüm özelliklerini göstermektedir:
Türkiye’de sindirim sistemi kanserleri içinde en sık kalın barsak kanserleri görülmektedir. İkinci sırada ise mide kanseri yer almaktadır. Kalın barsak kanseri, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinden sonra
Anal apse makat bölgesinde içi cerahatle dolu enfekte bir boşluktur. Anal fistül ise hemen her zaman önceden var olan bir apsenin bir tünel yoluyla makat civarındaki kasların üzerindeki cilde açılmasıdır. Anal fistülde makatın içinde bir iç delik ve maka
Günümüzde ileri evre (başka organlara sıçramış) kalın barsak kanserlerinde yeni tedavi imkanları ortaya çıkmış durumdadır. Bazı genetik testler sayesinde tümörlerin biyolojik özelliklerini öğrenmek ve buna göre ilaç seçmek mümkün hale gelmiştir. Kalın bar
Kalın barsak kanseri erken tanı konulduğunda başarı şansı çok yüksektir. Ancak hastaların sadece yaklaşık beşte birinde çok erken tanı konabilmektedir.
Korunma ve tarama programları yeterince etkin olmadığı için maalesef ülkemizde hastalar hekime geç başvurmaktadır. En sık 50 yaş sonrası görülür. Fazla yağlı ve işlenmiş kırmızı etten zengin beslenme, şişmanlık, sebze ve meyveyi az tüketmekte ve az posalı
Özellikle erişkin yaşta görülen kansızlık önemli bir belirtidir.
ANAL FİSTÜLDE YENİTEKNOLOJİLER NE KADAR BAŞARILI?
50 yaş üzerinde her kişiye tarama amaçlı kolonoskopisi yapılmalıdır. İyi korunma ve tarama programları uygulayan ülkelerde hem kanser sıklığı azalmakta hem de kanser ölümlerinde azalma sağlanabilmektedir.
Erken evrede yakalandığında hastalarda cerrahi yeterlidir, ancak tümör barsak duvarı boyunca ilerler veya lenf düğümüne sıçrarsa sadece cerrahi ile başarı oranı %40-60 iken günümüzde cerrahi sonrası uygulanan kemoterapiden sonra hastalarda başarı oranı %
Anal fistülün sebebi nedir?
Makatta apse oluşmuş ise mutlaka cerrahi olarak boşaltılması gerekir. Antibiyotik tedavisi ile apse düzelmez hatta zaman kaybına ve apsenin ilerlemesine yol açar, çünkü antibiyotikler vücutta kanla taşınır ve cerahatin/apsenin içine giremez.
NASIL BESLENELİM?
Anal apselerin yaklaşık yarısı tanı esnasında fistülleşmiştir. Apse boşaltıldıktan sonra anal bezden cilde açılan tünel kaybolmuyorsa, ciltte bir delik oluşmuş ve buradan sürekli iltihabi akıntı oluyorsa apse fistüle dönüşmüş demektir. Dış delik dışkı i
MAKATTA APSE ve FİSTÜL İLİŞKİSİ
Her makat apsesi fistül ile sonuçlanmaz. Fistül ancak apselerin %50 sinde gelişir ve maalesef hangi apselerde gelişeceğini önceden bilmenin bir yolu yoktur. Apse cerrahi olarak boşaltıldıktan sonra antibiyotik kullanarak fistül gelişme riskinin azaltıla
Anal fistüller kendiliğinden iyileşmez. Cerrahi müdahale gerekir. Basit fistüllerde makat kaslarının (anal sfinkteri) küçük bir kısmının kesilerek tünelin iç ve dış ağızlarını birleştirmek böylelikle tüneli bir oluk haline getirmek ve kendiliğinden iyile
Bu yüzyıllardır cerrahlar için büyük bir sorundur ve tüm teknolojik gelişmelere rağmen kolay bir çözüm hala bulunamamıştır.
LAZER MUCİZE Mİ?
Fistül tüneline dışarıdan bir katater sokarak iç deliğe ulaşmak bunu yakarak kapatmak, sonra bütün tüneli lazer ile yakarak kapatmak ve nihayetinde dış deliği yakarak kapatmak mümkündür. Bu işlem sırasında lazer ışını tünelin sadece 2 mm dışını etkilediği
Başarı oranı nasıl acaba?
Benim yaklaşık 150 hastada elde ettiğim sonuçlar daha mütevazidir. Hastaları 1 yıldan uzun süre takip ettiğinizde lazer ile başarı ortalama %50 civarındadır. Alet SGK geri ödeme listesinde olmadığı için hastaya ek maddi külfet oluşturmaktadır. Buna rağmen
OBEZ OLMAK ya da OLMAMAK: TÜRKİYENİN SEÇİMİ
Hem yetişkinler hem de çocuklarda, son yirmi yılda artmış olan fazla kilo ve obezite düzeyleri söz konusu olsa da, Euromonitor’un 2015 yılında yaptığı pazar araştırması, Türkiye nüfusunun, Birleşik Krallık’ta yaşayanların tükettiğinin yarısından çok daha
BARSAKTAKİ MİKROPLAR ve BARSAK KANSERİ
Ağızda tükürük amilazı eylemiyle başlayan kimyasal işleme, sindirimin en önemli bölümünü oluşturmakta ve gıdaların emilimi ve beden tarafından kullanılmaları için, onları moleküler bileşenlerine ayırmayı sağlamaktadır.
Enzimler, sindirime katılan en önemli kimyasallar olarak görülse de, sindirim kanalı da besinlerin işlenmesinde görev yapan milyarlarca bakteri içerir. Bunlar, fermantasyon için, dolayısıyla bitkisel içeriğin sindirim kanalında etkin bir biçimde sindiril
Beslenme düzenine ilişkin büyük bir dönüşümün doruk noktasında olan Türkiye neye karar verecek?
Hekimler ve halk sağlığı uzmanları, iyi beslenmeye katkıda bulunmak için, halkı neye yönlendirmeli?
Erken dönem tarımına dayanan kökleriyle, sağlıklı bir taze meyve ve sebze yelpazesinin yanısıra yoğurt, kuzu, balık, bulgur, ekmek, nohut, fasulye ve diğer bakliyatı içeren geleneksel Türk beslenme düzeni çeşitli ve besleyicidir ve ağırlıklı olarak Türkiy
Tüketicilerin ve politika üretenlerin, gıda ürünlerini dışlamaktan çok, küçük bağımsız perakendecileri ve pazarları desteklemeyi ve diğer birçok sanayileşmiş ve kentleşmiş ülkede ortaya çıkan yerel gıda ortamının homojenleşmesi ve aşırı işlem görmüş gıdal
Barsak mikroplarının insanların sindirim ve sağlığındaki yaşamsal rolü de giderek artan oranda kabul görmektedir ve bakteri florası, beslenme düzenine tepki olarak hızla değişebilmektedir. Beslenme rejiminin yağ ve lif içeriğindeki değişiklikler, barsak