Reflü nedir?

Reflü nedir?

Aslında reflü genel manada  bir organ içinde olması gereken sıvı içeriğinin başka bir bölgeye geçmesine verilen isimdir. Örneğin mesane içerindeki idrarın yukarı idrar yollarına kaçmasına vezikoüretral  reflü, mide içerisindekilerin yemek borusuna kaçmasına  ise gastroözofageal reflü  denir. Günümüzde toplumda her 5 kişiden birisinde  gastroözofageal reflü hastalığı görüldüğü için artık yaygın olarak reflü dendiği zaman bu hastalık akla gelmektedir. Yediğimiz gıdalar yemek borusu ile mideye ulaşır. Mide içeriğinde bulunan asit ve safra kapsamı normalde yemek borusuna kaçmaz. Yemek borusu ile midenin bileşim yerinde bir  kapakçık sistemi bulunur. Bu sistemle yemek borusundan gıdaların geçişine  müsaade edilirken , mide içeriğinin yemek borusuna kaçışı engellenir. Bu kapakçık sayesinde yemek borusunun asit ve safraya dayanıksız yemek borusunun iç döşemesi (çok katlı yassı epitel) tahrip olmaktan kurtulur. Aynı zamanda asit ve safra, boğaz (larynx) ve akciğerlere ulaşarak bu bölgelerde zararlı etki gösteremez.

Eğer bu kapakçık sistemi yetersizlik gösterirse mide içeriği yemek borusuna kaçar bu duruma gastro ezofageal  reflü hastalığı denir.

Reflü nasıl oluşur?

İnsanlarda yemek borusu ile mide arasında geçişi düzenleyen çok kompleks bir kapak sistemi vardır. Mide içerisinde bulunan gıdaların  ve özellikle açlıkta asit ve safranın yemek borusuna kaçması bu şekilde önlenir. Reflünün en önemli nedeni bu kapak sisteminin yetersiz olması veya halk arasında mide fıtığı olarak bilinen kapak sisteminin karın boşluğundan göğüs boşluğuna kayması sonucu görevini yetersiz yapması sonucu gelişir. Reflü hastalığında, mide asit yüksekliği yoktur. Normal hatta düşük asit düzeyinde bile yemek borusuna kaçan mide içeriği, yemek borusunda tahribat yapar. Reflü olması için mutlaka kapakçık yetmezliği olması şart değildir. Yemek borusuna ait hastalıklarda ve mide boşalma bozukluğu durumunda da reflü olabilir.

Hastalarda hangi şikayetler vardır ?

Üst mide bölgesinden başlayan ve göğüs kafesinin orta hattı boyunca  yayılabilen yanma en tipik şikayettir. Bunun nedeni mide içerisinde normalde bulunması gereken asit ve safranın buna dayanaksız yemek borusu iç döşemesine kaçması ile yaptığı hasardır. Yemeklerden sonra ekşime ve mide içeriğinin ağıza doğru gelmesi ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilir. Mide içeriği gırtlak bölgesine geçmesi ile  boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük görülebilir.

Nedeni bulunamayan öksürüğü olan üç hastanın ikisinde reflü vardır. Yine Reflü ile astım hastalığı arasında  bazı vakalarda sıkı bir ilişki vardır. Hastaların göğüs ağrısı nedeniyle kalp hastalığından şüphelenmesi ve kalp doktoruna gitmesi hatta anjiyo yapılması sık rastlanan bir durumdur. Kalp anjiyosu normal çıkan hastaların yarısında reflü hastalığı mevcuttur.

Hastalığın ilerleyen dönemlerinde geceleri mide içeriğinin solunum yollarına kaçması ile uykudan ani uyanmalar olabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar kalp yetmezliği  kadar reflü hastalığının insanın yaşam kalitesini bozduğunu ortaya koymaktadır. 

Reflü niçin gündemde?

Tıp dünyası reflü  hastalığını günümüzde gelişen tanı ve klinik muayene yöntemleri ile en yaygın hastalık olduğunu ortaya koymuştur. Ülkemizde de yapılan ön çalışmalar batı ülkelerinde olduğu gibi 5 kişiden birinde reflü olduğunu göstermektedir. Bu oranın sayısal göstergesi ülkemizde 10 milyona yakın reflü hastası olduğudur. Maalesef  reflü hastalığı son yıllara kadar bazen doktorlarında kolayına geldiği için gastrit teşhisinin gölgesinde kalmıştır. Nerdeyse herhangi bir tetkik yapılmadan mide bölgesinde rahatsızlığı olan herkese gastrit damgası vurulmakta. Aslında gastrit mideden alınan dokunun mikroskopik incelemesi ile konulabilecek bir teşhistir. Ülkemizde 100 kişiden 70 de bulunan Helicobacter pylori mikrobu gastritin en sık görülen nedenidir. Şikayeti olmayan insanlarda  H. pylori  tespit edilse bile yok edici tedavilere gerek yoktur. Mide şikayeti olan ve H. pylori mevcut olan hastalarında  antibiyotik tedavisi ile ancak %9 da  şikayetleri geçer. Ülkemizde H.Pylori tedavisi gereksiz sıklıkta uygulanmakta ve bu hastaların çoğunluğuda reflü hastası olduğu için şikayetleri tekrarlamaktadır.

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ahmet Gökhan Türkçapar

Prof. Dr. Ahmet Gökhan TÜRKÇAPAR, 1964 yılında doğmuştur. Lise öğrenimini Ankara Kocatepe Mimar Kemal Lisesi'nde bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1987 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 1987-1992 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniği'nde yapmış ve Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniği'nde Uzman Doktor olarak göreve başlayan Dr. TÜRKÇAPAR, aynı anabilim dalında 1997 yılında Doçent Doktor, 2003 yılında ise Profesör Doktor kadrosuna atanmıştır. Reflü, safra kesesi, fıtık, şişmanlık ameliyatları olmak üzere laparoskopik cerrahi konularında uzman olan Prof. Dr. Ahmet Gökhan TÜRKÇAPAR, Ulusal Cerrahi Derneği, Ankara Cerrahi derneği, Laparoskopik Cerrah ...

Etiketler
Mide asidi
Prof. Dr. Ahmet Gökhan Türkçapar
Prof. Dr. Ahmet Gökhan Türkçapar
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube