Depresyon oldukça sık karşılaşılan bir duygudurum bozukluğudur. Tedavi edilmediğinde, yaşam kalitesini bozup ruhsal bir ıstıraba sebep olmakla kalmaz, can kayıplarına da neden olabilir.Depresyonla ilgili kayıpların ciddiyetini Dünya Sağlık Örgütü' nün verileri oldukça çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna göre; global olarak dünyada her yaştan 350 milyon kişinin depresyondan etkilendiği düşünülmektedir (yani dört tane Türkiye). Depresyon mesleki ve sosyal işlevselliğin düşmesinde en önemli sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Açacak olursak; kişilerin mesleki başarılarında düşüşler, iş kayıpları, ilişkilerinde bozulmalar, cinsel istek ve doyumda düşüşler, bedensel dirençte azalmaya bağlı çeşitli hastalıklara yakalanma riski gibi birçok olumsuz yaşam olayına sebep olabilir. Depresyonun en olumsuz sonuçlarının başında ise artmış intihar riski gelmektedir. Maalesef dünyada her yıl 800.000' den fazla kişi intihar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. 15-29 yaşlar arasındaki ölümlerin en sık ikinci sebebi intihardır. Aynı yaş grubunda ilk sırada yer alan en sık ölüm sebebi ise kazalardır. Depresyonun da dikkat ve konsatrasyon bozukluğu ve suçluluk düşünceleri gibi belirtiler nedeniyle, oldukça karmaşık ve dolaylı bir etki olarak görülse de, kaza riskini arttırabileceğini öngörebiliriz.
Depresyona yönelik oldukça etkili tedavi yöntemleri olmasına rağmen, etkilenen kişilerin yarısından azı tedaviye gelirken, bazı bölgelerde bu oran yüzde onların bile altına düşmektedir. Tedaviye başvurunun önündeki temel engeller ise psikiyatrik başvuru nedeniyle damgalanma düşünceleri ve eğitimli ruh sağlığı çalışanının yetersizliği olarak tespit edilmiştir. Depresif yakınmaları olan kişilere, gelir grubuna göre değişim göstermeksizin, sıklıkla doğru teşhis konulamaması ve hastalığı olmayan kişilere de yanlış tanı nedeniyle gereksiz antidepresan verilmesi de sorunun başka bir boyutudur.
Depresyon psikolojik, biyolojik ve sosyal faktörlerin karmaşık bir etkileşiminin sonucudur. İşsizlik, kayıplar, psikolojik travma gibi olumsuz yaşam olaylarına maruz kalan kişilerde depresyon tetiklenebilir. Depresyon bir çok fiziksel hastalıkla da ilişkili olabilir örneğin kalp damar hastalıkları depresyonu tetikleyebilir ya da tam tersi depresyon onu.
Depresyon tedavisinde oldukça etkili yöntemler bulunmaktadır. Ağır ve orta şiddetteki depresyon psikoterapiler (bilişsel davranışçı terapiler, kişiler arası terapiler gibi) ve ilaçlarla tedavi edilebilirken hafif şiddetteki depresyon için psikososyal önlemler genellikle yeterli olmaktadır. Başka bir deyişle antidepresanlar hafif depresyonda özellikle de çocuk ve ergenlerin hafif şiddetteki depresyonlarında ilk seçenek tedavi olmamalıdır.
Depresyon Dünya Sağlık Örgütü tarafından öncelikli sağlık sorunları arasında tanımlanmış ve daha çok hastaya ulaşma daha etkin çözümler üretme adına çeşitli projeler başlatılmıştır.
Eğer hayattan zevk alamama, enerji düşüklüğü, değersizlik hissi, uyku düzensizlikleri, isteksizlik, iştahda belirgin azalma veya artma, sinirlilik, kendine zarar verme düşünceleri gibi yakınmalara sahipseniz ve bu yakınmalar bir kaç haftadan uzun süredir devam ediyorsa bir psikiyatriste başvurmanızda fayda var.
Depresyon tedavisi mutlu etmekle kalmaz sessizce hayat kurtarır...