Çocuklarla doğru iletişim nasıl olmalı?

Çocuklarla doğru iletişim nasıl olmalı?

İletişim, insanların; düşüncelerini, deneyimlerini, bilgi ve hislerini sembolik mesajlarla ulaşmasını sağlayan araçtır. Kişilerarası iletişim, iki taraflı sözel ya da sözsüz bilgileri paylaşabilme yetisidir. En çok kullanılan iletişim yöntemleri; konuşma, yazı, görsel imaj ve vücut dilidir.Etkili bir iletişimin temelinde, sade, tutarlı bir dil kullanılmalı, aktif dinlemeli, dinleyenin ihtiyaçlarına alakalı konular olmalı. Söz konusu çocuklar olunca, iletişimin önemi daha da fazla fark ediliyor. Çocukların büyüyüp, özgüvene sahibi olması ve sağlıklı gelişmesi, çocuğun küçüklükten beri ailesiyle kurduğu iletişime bağlıdır. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, anne-baba, öğretmen çocuğun iletişim kurduğu kim varsa sadece çocuğu anlamaya çalışmamalı, aynı zamanda çocuğun vücut dilini ve oyunlarını gözlemleyip onun duygu ve düşüncelerini özgür bir şekilde ifade edebilmesine fırsat sağlamalıdır. Çocuğun, aile ile iletişiminin kaliteli olması için, aile ile çocuk arasında güven bağı olmalıdır. Bu güven bağı da küçük yaşta oluşup, ergenlik dönemine kadar ve özellikle ergenlikte çocuğun kendini rahat ifade edebilmesine olanak sağlar. Bunun içinde sözel ve fiziksel şiddet olmamalıdır.

            Çocuğun kendisini ifade etmesine izin vermek, anne-baba olarak çocuğunuza yapabileceğiniz en iyi şeydir. Konuşurken onun cümlelerini tamamlamasını bekleyin ve ona kendisini anlatması için fırsat verin. Eğer çocuğunuz konuşurken konuşmasını bölüp, düşüncelerini yargılarsanız çocuğunuz bunu kendine karşı saldırı olarak algılar ve içine kapanır. Bu da çocuğunuzun özgüveninin azalmasına sebep olur. Çocuğunuzla konuşurken aynı boyda olun, ona emir vermek yerine yapmak istemediğiniz bir şeyi neden istemediğinizi söyleyin. Göz teması kurun ve cümleleri mümkün oldukça basit kurmaya çalışın. Çocukların daha fazla iletişim kurmaları için onlar konuşurken laflarını kesip eleştirmemeye özen göstermek gerekir. Çünkü çocuk bir fikrinden bahsediyorsa siz ne kadar eleştirseniz de bundan vazgeçmeyecektir.  Çocuğunuz size “Seninle markete geleceğim dediğinde ona “inatçılığından bıktım gelmeyeceksin” derseniz onu suçlarsınız ve çocuğunuzun konuşma isteğini sonlandırırsınız. Aynı şekilde eskileri hatırlatarak ve yaptırmak istediğiniz bir şeyi emir vererek yaptırmaya çalışarak pek bir şey elde etmeniz mümkün değildir. Çünkü insanlar yapıları gereği onlara pozitif bir getirisi olmadığı sürece emir almamaya programlanmışlardır. Eğer çocuğa bir şey sağlamayacaksa, çocuk o emri yerine getirmez. Çocuğunuzla “konuşun” size söylediği şeyleri, anladığınız şekilde yorumlayarak onu geri söyleyin. Örneğin çocuğunuz “ okula gitmek istemiyorum” dediğinde “niye gitmek istemiyorsun” yerine “okula gitmek istemiyorsun demek” diye cevap vermek çocuğunuzla olan iletişiminizi uzatacaktır ve bu şekilde yargılamadan ona dediklerini yansıtarak, çocuğunuzun neden bu eylemi gerçekleştirmek istemediğini anlamanıza yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra, çocuğunuza seçim hakkı vermek önemlidir. Çocuğunuz okula gitmek istemiyorsa ve o gün önemli bir dersi ya da sınavı varsa ona okula gitmeme seçeneğini sunabilirsiniz ama bunun karşılığında iki gün en sevdiği diziyi izleyemeyeceği seçeneğini sunarak ona seçim hakkı tanırsınız. Bu bahsedilen unsurlar, çocukla sağlıklı bir iletişim sahibi olmak için bilindik ve kolay şeyler gibi gelse de, iş uygulamaya gelince biraz zorlaşabilir. Bu sebeple, eğer ileride çocuğunuzla sağlıklı bir ilişkiniz olmasını istiyorsanız biraz siz de sabırlı olup ona kendini geliştirmesi ve ifade etmesi için fırsat vermeniz gerekir. Bazen kendi deneyimlerinden öğrenmesine izin verin örneğin, yemekten sonra yüksek sesle geğiriyorsa siz ikaz ettikçe daha fazlasını yapabilir, bırakın arkadaşların yanında geğirsin ve eleştirel bakışlarla karşı karşıya gelsin. Bu küçük öğretiler ilerde onları daha büyük hatalar yapmaktan alıkoyar.

 

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Zeynep Pınar

Uzm. Dr. Zeynep Pınar, ilköğretim öğrenimini Manisa'nın Alaşehir ilçesinde, lise öğrenimini ise İzmir Kız Lisesi’nde tamamladı. Tıp eğitimini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde sürdüren Dr. Pınar 1986 yılında mezun olarak tıp doktoru unvanını aldı. Dr. Pınar, 1987 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatri ihtisasına başladı, ihtisası sırasında kadın ve erkek psikoz servisi, adli psikiyari servisi, alkol ve madde bağımlılığı kliniği (AMATEM) nevroz kliniği, nöroloji kliniği yanısıra çocuk ve ergen psikiyatrisi için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, acil dahiliye için Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitim gördü. “Şizofrenide Sol El Kullanımı” konulu tezini bitirerek 1991’de uzmanlık eğitimini tamamladı. Dr. Pınar, 1991 ile 1992 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi Eğ ...

Etiketler
Çocuğun kendisini ifade etmesine izin vermek
Uzm. Dr. Zeynep Pınar
Uzm. Dr. Zeynep Pınar
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube