Merhaba, hayatımın bir türlü düzene girmeyişi ile ilgili düşündüğümde zama

GK

Gül*** K***

29 Ocak 2011
Merhaba, hayatımın bir türlü düzene girmeyişi ile ilgili düşündüğümde zaman içinde suçluluk duygusuna sahip olduğumu farkettim. Param olduğunda suçlu hissediyorum, istemeyi bilmiyorum ve istemek zorunda kaldığımda suçlu hissediyorum.maaşımı alırken bile bana lütufta bulunuluyormuş hissine kapılıyorum. Oysa ki çok çalışıyorum ve çok daha yüksek maaşı hakkettiğimin farkındayım. Sevilirken suçlu hissediyorum, sevişme sonrası suçluluk hissediyorum. Bu duyguyla nasıl savaşmam gerektiğini bilmiyorum.
1 cevap
77 görüntülenme

Cevaplar (1)

Klinik Psikolog Dr. Ercüment Doğan, Ph.D.

Klinik Psikolog Dr. Ercüment Doğan, Ph.D.

PsikolojiKlinik Psikolog
Merhaba Güler hanım, Bahsettiğiniz suçluluk duygusu, sağlıklı suçluluk duygusu ile ilgisi olmayan ve tamamen geçmiş travmalarla bağlantılı olan bir haldir. Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanmış olan bazı travmatik olaylar sonucunda oluşur ve erişkin yaşamımızda hiçbir şekilde suçluluk duygusu çıkarmaması gereken durumlarda suçlu hissetmemize yol açar. Bir tarafımız yaşadığımız suçluluk duygusunun anlamsız olduğunun farkındadır ancak diğer bir tarafımız da suçlu hissetmeden edemez. İşte, suçlu hissetmeden edemeyen tarafımız, özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerimizde travmatik etkilenmelerimiz sonucunda oluşmuş ve birikmiş olan suçluluk duygusunu otomatik bir biçimde hisseden tarafımızdır (olumsuz duygu birikmesi orta beyindeki limbik sistemde olur). Burada akla gelen birkaç soru şunlardır; biz çocukluk ve ergenlik dönemlerinde suçlu hissetmemize neden olacak neler yaşadık, travmatik olay ya da durumlara maruz kaldıysak nasıl suçlu hissetmiş olabiliriz? Çocuk ve ergen etrafında olup biten ya da direkt bir şekilde maruz kaldığı olumsuz olaylara ve bu olaylara neden olan kişilere yönelik bir değerlendirme yapma gücünden yosundur. Çocuk ve ergenin zihinsel kapasitesi, olup biten olumsuzlukları etrafındaki kişiler ve/veya büyüklerin üzerinden açıklama ile ilgili zihinsel yeterliliğe sahip değildir; dolayısıyla ancak kendi üzerinden açıklayabilir. İşte patolojik suçluluk duygusunun oluşmasının belirleyicisi bu durumdur. Çocuk ve ergen fiziksel şiddete maruz kaldıysa kendisi ile ilgili bir neden bulmak zorundadır, duygusal ve/veya sözel şiddete, maruz kaldıysa, ebeveynleri tarafından ihmal edildiyse kendisinde bir sorun olmalıdır, cinsel tacize uğradıysa buna yol açacak birşey yapmış olmalıdır ya da engel olamayan kendisidir. Bütün bu sorunlu ve gerçekdışı algılamalar, çocuk yaşamaması gereken bir dönemde travmatik olay ya da durumlara maruz kaldığı için otomatik bir şekilde mecburen oluşur. Çevresindeki büyüklerin sorunlu davranışlarını onların yanlış yaptıklarıyla açıklayamaz. Çocukluk dönemimizde, yaşananlarla ilgili hiçbir açıklama bulamamaktansa kendimiz ile ilgili olumsuz birşeylerin olduğu doğrultusunda kendmize açıklamalar getirmek daha iyi hissetmemize neden olur. Etrafımızdaki insanlar, özellikle yakınlarımız kötü olacağına biz kötü olalım daha iyi gibi bir düşünme biçimi çocukluk döneminde ağırlıklı olarak hakimdir. Özetlemek gerekirse, çocuğun ve ergenin neden-sonuç ilişkilerini değerlendirmedeki ve olup biten olumsuz yaşantılara (olaylar ve durumlar) bir anlam verme ve bir açıklama getirmedeki yetersizliği erişkinlikte yaşadığımız patolojik suçluluk psikolojisinin temelini oluşturur. Patolojik suçluluk duygusu, savaşmamız gereken bir durumdan ziyade kaynakları anlaşılıp çözülerek üstesinden gelinmesi gereken sorunlu bir psikolojik durumdur. Şunu da ilave etmek isterim; yaşadığımız patolojik suçluluğun nedenlerini anlamak ve farketmek önemlidir ancak yeterli değildir. Çocukluk ve ergenlik döneminde bu duygunun oluşmasına ve birikmesine neden olan mevzuların travma çalışması ile psikoterapide çalışılması gerekir. Bu sorun birçok erişkinin hayatını kabusa döndüren ciddi bir sorun ancak günümüzde psikoterapide travma modeli ile çalışıldığında neredeyse tamamen ortadan kaldırabildiğimiz bir sorun. Ayrıca, bir çok psikolojik sorunun da altında patolojik suçluluk duygusunun yattığını görüyoruz. Konu ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.htanoropsikiyatri.com sitemize göz atabilirsiniz. Psikolog Dr. Ercüment Doğan
29 Ocak 2011