erdoğan sözüer beyefendiye gitmeyi düşünen hasta ve hasta yakınları lütfen birkez daha düşünün çok daha vicdanlı ve mesleğini hakkıyla yapan hekimlerimiz var lütfen bu hataya düşmeyin biz düştük insan çaresizlik içinde ne yapacağını şaşırıyor ama böyle bi yanlışa düşmesini isteme kimsenin
Öykü hanım Salı günkü cerrahi Gastroenteroloji toplantısı ile ilgili olarak Mehmet beye cevap yazmıştım ancak siz okumamış olabilirsiniz. Size de bilgi aktarmak istiyorum. Yıllardan beri her Salı günü gastroenteroloji tümörleri ile ilgili hocaların katıldığı konsey toplantıları yapıyoruz. Bu haftaki toplantıda özelikle PET konusunu ben gündeme getirdim ve ameliyat öncesi PET’in rutin çekilip çekilmemesini tartıştık. Hem radyolog hem de nükleer tıp hocaları PET’in ameliyat öncesi hastalar için çok kısıtlı bir yeri olduğunu, daha çok ameliyat sonrası hasta takibinde, kemoterapi ve radyoterapiden önce hasta değerlendirilmesinde kullanıldığını belirttiler. PET’in özellikle kesin bir tanı yöntemi olmadığı ancak şüphe uyandırıcı bulguların tespit edilebileceği vurgulandı. Sadece tümörlerde değil bazı iltihabi durumlarda da madde tutulumu olabileceği bu nedenle doğruluk derecesinin tomografiden daha düşük olduğu, bazı hastalıklarda %50’nin bile altına düştüğü belirtildi. Özetle hem çok fazla miktarda radyasyon hem de nükleer madde alınan PET sıradan, rutin yapılan bir yöntem değildir. Bizim de bilgilerimiz zaten bu yönde idi. Bir hastanın ameliyat kararını verilirken pek çok veriyi dikkate alıyoruz. Pek çok tetkik yaptırıyoruz, ilgili bölümlerden konsültasyon istiyoruz (kardiyoloji, göğüs hastalıkları, anestezi gibi). Hasta ve hasta sahipleri genellikle bu kadar fazla tetkik ve konsültasyondan yakınırlar. Tüm tetkiklerden sonra ameliyat için bir strateji belirlemeye çalışıyoruz. Mide kanserlerinde bu plan şöyle yapılır. 1. seçenek: Tümörün tamamen çıkartılması ve mide barsak bağlantısının sağlanması. 2. seçenek. Eğer tümör çıkartılamazsa mide ile barsak arasına bir bağlantı (bypass gibi) yapmak. 3. seçenek. Eğer tümör çıkartılamazsa ve midede barsağa bağlantı yapacak yer bulunamazsa ince barsağın içine bir tüp koyarak hastanın ihtiyaçlarını buradan vermeye çalışıyoruz (su, süt, meyve suyu, çorba vs). Bu seçenekler içinde tabii ki hastaya en yararlı olan 1. seçenektir. ancak hastaların ileri evrelerde başvurmaları nedeniyle bazen mecburen diğer seçenekler gündeme gelir. Özellikle mide kanserlerinde hastanın beslenememesi, yavaş yavaş veya hızlı bir şekilde kanıyor olması mecburen bir arayışa götürmektedir. Pek çok hasta bize onkoloji kliniğinden beslenemediği için barsağına tüp takalım diye gönderilir, çünkü hasta beslenemiyordur. Gerek bizim hastenede gerekse kanser cerrahisinin yapıldığı pek çok hastanede hastalara hastayı besleyebilmek için ameliyatlar yapılmaktadır. Hastanın beslenememesi, kanaması mide kanserlerinde görülen ve müdahale edilmesi gereken durumlardır. Aksi halde hasta açlıktan veya kanayarak kaybedilir. Bahsedilen hastanın dosyasını incelediğinde bir hastanın bu kadar süre nasıl geciktiğini izah etmekte zorlanıyoruz. Hastanın kanını normale çıkarabilmek için pek çok ünite eritrosit suspansiyonu, kan nakli yapmak gerekti. Uzun süredir beslenememenin verdiği olumsuzluklar ile de ayrıca mücadele edildi. Bütün bilgileri en ince detayına kadar hasta yakınlarına izah etmeye çalışıyorum. Ameliyat ve ameliyat sonrası sıkıntıları anlatmaya çalışıyorum. Hastayı besleyebilmek için, kanamadan kaybetmemek için bir şeyler yapılması gerekmektedir. Bu hastamızda da çabalar hastayı besleyebilme ve kanamadan kaybetmemek için olmuştur. Pek çok mide tümöründe kitleyi, mideyi çıkartabiliyoruz ama bazen bu mümkün olmuyor. Tümör cerrahisi yapılan her klinikte ve her merkezde durum böyledir. Sadece genel cerrahi de değil, tümör cerrahisinin yoğun yapıldığı beyin cerrahisi, kadın doğum, üroloji gibi bölümlerde de bazen tümör çıkartılamaz ancak hasta bazı acil durumların düzeltilebilmesi için mecburen ameliyata alınır. Siz bu anlattıklarımı zaten biliyorsunuz, ancak bazı yanlış bilgilendirmeler ile karşılaştığınızı düşünüyorum. İyi günler