Yetişkinlerde bağlanma problemleri

Yetişkinlerde bağlanma problemleri

YETİŞKİNLERDE BAĞLANMA PROBLEMLERİ

Bağlanma, bebeğin doğduğu andan itibaren ilk bakıcı ve ilk nesne olan anneyle ilişkinin niteliğini tanımlayan ve o süreç içindeki interaktif ilişkisel durumu tanımlar. Bu ilk interaktif ilişki bebeğin beyin gelişimini,, benlik saygısını, diğer insanlardan beklentileri, ilişkisel beklentileri bir ilişkiyi devam ettirebilme ve sağlıklı bir ilişki kurabilme yeteneğin belirlenmesinde oldukça önemlidir. Hayatın ilk başlangıcındaki bebeğin bu sössüz iletişimi ve bakıcının tutumu, daha sonra yetişkin olacak bebeğin korku, öfke, üzüntü ve sevinç gibi duygu durumlarını yaşama ve hissedilme biçimleri ve ilerideki dönemlerde bunları ifade edip edememe ya da bunların nasıl yaşandığı tamamen bu ilk bağlanma döneminde biçimlenir. Ve bir yetişkinin yaşamında bu ilk dönem, yetişkinin kuracağı sözlü ve sözsüz iletişim biçimlerini bunları diğer insanlarla ilişkilerinde yaşama şeklini, ilişkileri bitirebilme, devam ettirebilme, ilişkilerdeki süreklilik ya da kesintili oluşu , ayrılma anlarında verilen tepkilerin ya da hissedilen duyguların şiddeti bu ilk bakıcı ile kurulan ilişkinin devamı olacaktır.

İnsanların bebeklik deneyimleri kafa karıştırıcı, ihmale uğramış, ihtiyaçlarının zamanında karşılanmadığı, eksik karşılanmış, bozuk ve yetersiz duygusal iletişimlerinin sonucunda kendisinin ve ötekinin duygulanımlarını tanımlamakta güçlük çeken, ilişkilerde ya aşırı bağımlılık ya da bağlanma ve ilişkiyi sürdürme konusunda sorun yaşayan bireylerin ortaya çıkmasına neden olur.

İlk nesnenin, annenin(bakım veren) benliği, çocuğun benliğinin kılavuzudur. İleride yetişkin olacak bebeğin duygulanımlarını kontrol edebilmesi, dışsal uyaranları kalkanlayabilmesi, duygularını dengeleyebilmesi annenin bebeğine ilk zamanlarda ödünç verdiği yeteneklerdir. Yani anne yani bakım veren kişi, sadece ‘’canından can’’ değil, doğduktan sonra da bebeğe benliğini ödünç vermektedir. Bu interaktif ilişkinin zayıflığı ya da yetersizliği yetişkinlikte ilişkisel sınırları ayarlayabilme, kendi benlik ve ötekinin benlik sınırlarını tanımlamakta zorluk çekme gibi ciddi problemler doğurur, bu sonuçlar erken dönem bebek araştırmalarıyla belirlenmiştir.
Hayal kırıklıklarını tolere edip edememe,
Duygusal ilişkilerde dengeyi sağlayabilme,
Ötekinin varlığına ihtiyaç duyma ile muhtaç olma arasındaki farkı anlayabilme,
İlişkilerdeki samimiyeti kurabilme ve sürdürebilme yetilerinin varlığı ve kalitesi, erken dönem ilişkilerinin nitelik ve niceliğine bağlıdır.
Bilimsel beyin çalışmaları, erken dönem mahrumiyetlerin ya da bozuk ilişkilerin yetişkinlik yaşamında iş ve aşk konularında ciddi iletişim problemlerinin yaşandığını, sağlıksız ilişki biçimlerini şekillendirdiğini ortaya koymuştur. Yetişkin yaşamında meydana gelen bu ilişkisel problemler, yetişkinler tarafından ilk bebeklik yaşantısında yaşanan iletişim kalitesini belirlediğini bilmeksizin ilişkisel problemler içinde durumsal tahminlerde bulunur ve neyi, nerede yanlış yaptıklarını o an içinde değerlendirerek anlamaya çalışırlar. Tabi ki çok erken yaşlarda temelleri atılmış bu problemler yetişkinlik yaşamında kronik hale gelir ve işin içinde çıkılamaz durumlara meydana gelir. Sorunu karşısında arayarak ya boşanır, ya da ne ayrılabildiği ne de devam edemediği için bu ilişki batağında çırpınır durur. 
Bağlanma kuramı, anne çocuk arasındaki bağlanmayı inceleyen İngiliz çocuk psikiyatrist ve psikanalisti John Bowlby ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Ve bu araştırmacılara göre anne bebek ilişkisi bebeğin sağlıklı bir çocuk, sağlıklı ergen ve nihayetinde sağlıklı bir yetişkin olabilmesinde ilk etken olduğunu vurgulamışlar ve bu konuda araştırmalar yaparak bunu deneyimlemişlerdir. Ve onların ortaya koymuş oldukları bu teoriyi boylamsal bilimsel araştırmalar ve beyin görüntüleme incelemeleriyle güç kazanmıştır ve erken yaştaki bağlanmanın kalitesinin önemini bir kere ortaya koymuştur. Bir bebeğin anlık ihtiyaçları doğru bir şekilde karşılandığında, yeterli uyarana maruz bırakıldığında, bebek güvenli bağlanmayı yaşar ve bu da daha sonraki dönemlerde sağlıklı ilişkilerin temeli atılmış olur.
Araştırmalarda bir yetişkinin başarılı bir ilişki kurabilmesi için şu kriterlerin önemli olduğu ortaya konulmuştur;;
-stres yönetiminde başarılı olmak
-duygularını dengeleyebilmek (öfke kontrolü gibi)
-sözlü ve sözsüz iletişimde başarılı olmak ve beden dilini kullanabilmek ve karşısındakinin beden dilini anlayabilmek,
-Karşılıklı ilgiyi ortaya koyabilmek
-İlişkilerde bağışlayıcı olabilmek ve kin tutmamak
-yalnız kalabilmek, sıkılabilmeyi başarabilmek ama izole olmamak, kendini yalnızlığa mahkum etmemek.
Anne ya da bakım verenle yaşanan ilk ilişkinin niteliği beynin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Bebeğin anne ile olan ilk ilişkisine aşk ilişkisi dersek bundan sonraki aşk ı nasıl yaşadığının da bir göstergesi olacaktır demek yalnış olmaz.
Güvenli bağlanma ile;
-kendimi güvenli hissediyorum
-başkaları ile anlamlı bağlar geliştirebiliyorum
-dünyayı keşfetmek keyif verici
-ilişkilerimde anlamlı ve olması muhtemel beklentiler içindeyim ifadelerini kullanmak ve yaşamak daha kolaydır. 

Güvenli bağlanmayı sağlamak için mükemmel bir anne ve bakıcı olmaktan söz etmek demek değildir. Tam tersine mükemmel olmaya çalışmakta bir bağlanma problemi yaratabilir. Önemli olan bebeği sezebilmek hissedebilmek ve onunla orada ve gönüllü bir şekilde birlikte olabilmekle mümkündür. Aynı zamanda bebeğin duygulanımlarıyla uyum içinde olmak en hayati noktadır. Çocuğun karnı acıktığında, beslemek yerine altını değiştirmek onunla uyumsal ahengi yakalayamadığınızı ve orada yeterince olmadığınızı gösterir. Nasıl ki bir arkadaşınızla bir yerde otururken sizi dinlemediğini anladığınızda kendinizi değersiz hissederseniz bebekte bunun hissi içindedir. Bebekler ilk başta duyumsar sonra algılarlar ama duyumsamak da hissetmek demektir.

Güvensiz bağlanma güvensiz yetişkinliğin temelidir. İlişkilerde karşımızdakini tanıma, anlama ve sonunda ona karşı güvenebilme ve kime ne şeklide güveneceğini ayırt edebilmenin kökü anne bebek ilişkisindeki bağlanma dönemine uzanır.
Dağınıklık, saldırganlık, şüphecilik, bağımlılık, ilişkilerde yapışma ihtiyacı, bir ilişkiye başlayamama ve sürdürememe, kesintili ilişkiler, ilişkilerde sınırlarını çizememe, kendini ötekine karşı koruyamama ya da kendisini ötekine karşı frenleyememe ve daha bir çok bir ilişkinin sağlıklı olmasına engel olan saydığımızı ve sayabileceğimiz bir sürü unsurun kökü ilk anne bebek interaktif ilişkisinde yatmaktadır.
Güvenli bağlanmaya engel olan faktörler;
Bebeğin fiziksel ihmali; kötü beslenme, yetersiz egzersiz ve sağlık sorunları,
Duygusal ihmal; duygusal istismar, sözel aşağılama.
Fiziksel cinsel istismar.
İlk bakım verenden ya da anneden ayrılma 
Sürekli bakıcı değişimi ve nesne sabitsizliği
Travmatik yaşantılar; ciddi hastalıklar, kazalar.
Annenin depresyonu ya da diğer psikiyatrik, psikolojik problemleri.
Annenin alkol ya da madde kullanımı
Çok genç anneye sahip olma gibi belli başlı etkenlerdir.
Psikoterapötik müdahale; güvenli bağlanma problemleri yaşayan, bu bağlanmanın tamir edilmesi gereken durumlarda, bozuk ve hasarlı olanın tamir edildiği , onarıldığı bir teknik ortamdır.

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Fatih Sönmez

Etiketler
Bağlanma sorunları
Uzm. Psk. Fatih Sönmez
Uzm. Psk. Fatih Sönmez
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube