Yağlanma artışı ve liposuction

Yağlanma artışı ve liposuction

Günümüz hayat koşullarında hareketsiz yaşam ve ulaşılabilir gıda çeşitliliği kaçınılmaz bir şekilde kişilerde yağlanma ile sonuçlanmaktadır. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sorun daha büyük boyutlardadır. 2008 de dünyadaki obez sayısı 400 milyon iken 2015 de bu sayı 700 milyona çıkmıştır. Fazla kilolu sayısı ise 1,4 milyardan 2,3 milyar kişiye çıkmıştır.

Türkiyede ise obezite oranı 2008 yılında %15,2 iken 2014 yılında %31,1 oranında artış göstererek %19,9’a ulaşmıştır. Artış, kadınlarda %32,3, erkeklerde ise %24 olarak ölçülmüştür. Buna karşılık, fazla kilolular ile obezler toplandığında kadın (%53,8) ve erkeklerin (%53,5) hemen hemen aynı oranda olduğu dikkati çekmektedir. Gelişmiş ülkelere ait değerler ile karşılaşıldığında en yüksek obezite oranına %28,7 ile ABD’nin sahip olduğu görülmektedir. ABD’yi %22,2 ile İzlanda izlemektedir.

Türkiye ise %19,9’luk oranla üçüncü sırada yer alması dikkat çekicidir. Aşırı yağlanma kalp damar hastalıkları, metabolik hastalılar, solunumsal problemler ve psikolojik sorunlar gibi birçok hastalığı beraberinde getirir. Kilo alarak ağırlaşan kişi daha az hareket eder, hareket azaldıkça daha çok kilo alır. Aşırı kilolar depresyona sebep olabilir. Tedavi için kıullanılan ilaçlar yine kilo aldırabilir ve bu şekilde kısır döngü içinde kalan hasta yine kilo alır.

Yapılan araştırmalarda, genetik yatkınlıklar yanında çevresel faktörlerin etkilediği alışkanlıklar kilo almaya sebep olur. Bilimsel olarak insan vücudundaki yağ hücrelerin sayısı sabittir ve yaşamın ilk yıllarında belirlenir. Daha sonraki dönemlerde alınan kilolar yağ hücrelerindeki sayı artışından değil hücrelerin balon gibi şişerek içlerinin yağ ile dolmasıyla oluşur. Tabii ki hastadaki yağ hücre sayısının fazla olması teorik olarak yağlanmaya yatkınlığı gösterir. Yaşamın ilk dönemlerinde alınan anne sütü obesiteye karşı koruyucu bir etki sağladığı günümüzde artık bilimsel olarak gösterilmiştir. Anne ve babası kilolu olan çocuklarda, normale göre kilolu olma oranı daha yüksektir

Yağlanma vücutta armut şeklinde (bayanlarda daha sık görülür) veya elma şeklinde ( erkelerde daha sık) görülebilir. Elma tipi yağlanmada kalp damar hastalıkları görülme riski yüksektir. Boy Kilo İndeksi (BKİ) yağlanma artış oranını sınıflandırır. BKİ; boy metre olarak kendisiyle çarpılır ve kilo çıkan bu sayıya bölünerek hesaplanır.

Fakat kişisel beden farklılıklarından dolayı sadece BKİ sağlıklı bir değerlendirme için yeterli olmamaktadır. Bel ölçüsünün göğüs çevresi ölçüm oranına bakılarak daha doğru değerlendirme yapılabilir.

Normalde bel çevresi, erkeklerde en fazla 102 cm, kadınlarda ise 88 cm olmalıdır. Ayrıca bel çevresi ve bel/kalça oranı ölçümleri yağ dağılımı hakkında fikir edinmemizi sağlar. Bel kalça oranının erkeklerde 1’in altında, kadınlarda ise 0, 85’in altında olması gerekir.

 

BKİ sınıflamasında

18.5 kg /m2...................... ZAYIF

18.5-24.9 kg /m2................. NORMAL KİLOLU

25-29.9 kg /m2................... FAZLA KİLOLU

30-34.9 kg /m2..................... I. DERECE OBEZ

35-39.9 kg /m2.................... II. DERECE OBEZ

40 kg /m2 ve üstü.......................III. DERECE (AĞIR) OBEZ olarak değerlendirilir.

örnek olarak; 1.69 m boy ve 78 kg olan bir kişide

BKI= 78kg / (1.69x1.69) m= 78kg/2.86m2= 27.31 kg/m2 yani fazla kilolu olarak değerlendirilir.

Kilo almanın sebep olan etmenler arasında; yaş, cinsiyet, aşırı ve yanlış beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, eğitim düzeyi, sosyo – kültürel durum, gelir durumu, hormonal ve metabolik etmenler, genetik etmenler, psikolojik problemler, sık aralıklarla çok düşük enerjili diyet uygulamaları, sigara- alkol kullanımı, bazı ilaçlar (antideprasanlar vb.), doğum sayısı ve doğumlar arası süre sayılabilir. Kişi öncelikle kilo almaya neden olan etmenler ve metabolik hastalıklar açısından değerlendirilmelidir. Kilo fazlalıklarının temel sebebi harcandığından fazla kalori alınmış olmasıdır. Yakılamayan her kalori yağ olarak depolanır.

İdeal olan doğal yöntemlerle kilo vermek ve BKİ uygun normal/ ideal kiloya ulaşmaktır. Erkeklerde göbek çevresi, kadınlarda bel ve kalça çevresi yağ biriktirmeye eğilimlidir. Kişi ne kadar kilo verirse versin vücudun bu bölgelerinde biriken yağlar tamamen yok edilemez. Liposakşın tam da bu hastalar için uygundur. Liposakşın işleminde küçük deliklerden girilerek kanül dediğimiz çubuklar ile cilt altı yağ dokusuna girilir. Yağlar önce parçalanır sonra da aspiratörle dışarıya alın. Alınacak yağ miktarına, sağlanmak istenen kontür seviyesine bağlıdır. Liposakşın vücudun hemen her yerine uygulanabilir. Liposakşın işlemi mekanik, lazer veya ultrasonik dalgalar ile yapılabilir. İstenirse; alınan yağlar bir dizi işlemden geçirildikten sonra yüz veya kalça bölgesine veya planlanmış başka bir bölgeye hacim artışı sağlamak için dolgu olarak da uygulanabilir. Unutulmamalıdır ki liposakşın bir kilo verdirme ameliyatı değil, vücut hatlarını düzeltme ameliyatıdır

Tüm uygulamalarda olduğu gibi liposakşın işlemi öncesinde; hastanın şikayetleri, istek ve beklentileri dinlenir. Dikkatli muayene yapıldıktan sonra problemler tespit edilir. Ölçümler yapılır. Hastayla bunlar paylaşılır. Hastanın beklentileri ile yapılabilecek uygulamalar örtüşüyor ise hastayla birlikte ameliyat kararı verilir. Fotoğraf çekilir. Ameliyattan önce varsa sürekli kullandığı ilaçlar değerlendirilir. Kan sulandırıcı ilaç varsa kesilmesi istenir. Sigara kullanımı sınırlandırılır.

Genel anestezi alacak hastalar için; ameliyat günü sabahı, hasta kahvaltı yapmadan kan tetkikleri ve genel değerlendirme için hastaneye yatırılır. Anestezi uzmanı tarafından sonuçları değerlendirilir ve hastanın muayenesi yapılır. Herhangi bir sorun yoksa hasta ameliyathaneye alınarak işleme başlanır. Ameliyattan sonra 1 ay kadar baskılı korse tarzında giysiler giyilir. Kişiler genellikle bir gün sonra normal yaşamlarına dönerler. Yaklaşık bir ay sonra her türlü spor ve aktivitede bulunabilirler.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Ahmet Kahraman

Op. Dr. Ahmet KAHRAMAN, 1971 yılında Rize'de doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını eğitimini ise, Uludağ Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı'nda tamamlamıştır.

Kütahya Çelebi Devlet Hastanesi, Kütahya Özel Kent Hastanesi, Van Yüzüncü Tıp Fakültesi ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi gibi bir çok kurumda görev almış olan Op. Dr. Ahmet KAHRAMAN, mesleki çalışmalarına İstanbul'da bulunan Özel Muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Liposuction yaptırmak
Op. Dr. Ahmet Kahraman
Op. Dr. Ahmet Kahraman
İstanbul - Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube