Hepimiz insanız ve yaşadığımız olaylardan etkilenmememiz mümkün değil. Hergün onlarca tatsız olayla karşılaşma olasılığımız var. Bunlara kayıtsız kalmamız çok zor.Mutlu olmak sevinmek kadar üzülmek te son derece normal bir duygu. Ama çevremizdeki insanlar biz üzüldüğümüzde bizi anlayacaklarına sorularıyla üzülme fırsatımızı da alırlar elimizden. Sorular bizi bunaltır ve duygularımızdan şüphe duyar hale gelip hem duygularımıza hem de bedenimize yabancılaşırız.
Üzüntüyle ilgili psikolojik sinyaller ve depresyona değinilecek 6 temel konu vardır.Üzüntü normaldir. Özellikle bir kayıp yaşandığında yaşanması gereken bir duygudur.İnsanların üzüntüyle ilgili bedensel duyguları farklı olabilir. Bazı insanlar üzüntüyü ağlamak, başını öne eğmek, başını ellerinin arasına almak gibi kolayca anlaşılan tepkilerle gösterebilirler.Bazılarının üzüntüye verdikleri tepki öfkelenme ya da somurtma oluyor.
Üzüntü ve depresyon birbirine karıştırılmamalıdır.Birbirlerine benzer ama aynı değillerdir. Hepimiz bazen üzgün hissederiz ve bu depresyona girmek olarak tarif edilir. Ama depresyon üzüntünün daha şiddetli bir türüdür ve daha uzun sürer. Üzüntü zamanla ve genellikle de çabayla yok olur. Endişe gibi üzüntü de zamanla yok olur.Üzüntünün birçok belirtisi vardır.Uyku problemleri olabilir. Bazılarımız kendimizi yorgun hissederek çok uyuyabiliriz.Ya da uyumakta ve uykuya dalmakta güçlük yaşayabiliriz.İştah problemleri yaşayabiliriz.Ya iştahımız kaybolacak ya da daha fazla yeme ihtiyacı hissedeceğiz.Enerji problemleri yaşayabiliriz. Bazılarımızın çok düşecek ya da rehavete kapılabiliriz. Bazılarımız da aşırı enerjik hissedip daha fazla hareket ihtiyacı hissedebiliriz.Odaklanma problemleri yaşayabiliriz.Geçmişte yaşadığımız olayların olumsuz taraflarına odaklanabiliriz.
Üzüntü beyindeki bazı kimyasal değişikliklerle ilgili olabilir.Beyindeki seratoninin yetmezliği de üzüntüye neden olabilir.
İnsan olarak her türlü hal yaşayacağımızı varsayarak dozunda olmak koşuluyla yaşayacağımız ya da yaşamamız gereken hiçbir duygunun bize zarar vermeyeceğini bilakis insan olmayı hatırlatacağını unutmadan kendimize bu duyguları yaşama izni vermeliyiz. Bilmeliyiz ki her karanlık bizi aydınlığa götürecek. İhtiyacımız olan dost ve yakınlarımızdan ve en önemlisi de içimizdeki yüksek benliğimizden her zaman güç almak mümkün.