TRANSAKSİYONEL ANALİZ ÇERÇEVESİNDE
EBEVEYTUTUMLARININ ÇOCUKLARA ETKİSİN
İçinde bulunduğumuz aile, ailenin içerisindeki yerimiz değerimiz ve pozisyonumuz aslında yetişkinlikte de devam eder. Kişi her ne kadar tam tersini gerçekleştireceğini düşünse de... Aile içerisinde edindiğimiz konum kendimize ilişkin bilgiler verir bize. Daha yeni doğmuşken sadece ebeveynlerimiz bize nasıl davranırsa kendimizin de neye değer olduğunu keşfederiz. Sevilmeye mi, dövülmeye mi, eleştirilmeye mi övülmeye mi, önemsemeye mi önemsenmemeye mi layığız bunların kararını alırız. Bunlara karar verir ve bu değerleri destekleyecek kişiler ediniriz yetişkinliğimizde. Çünkü kendimize dair öğrendiklerimiz dışında çok yabancı hissederiz kendimi ve rahatsız olur. Tanıdığımız değerlerle ve etiketlerle kendimizi daha güvende hissederiz. Ebeveyn olarak da çocuklarımızın sadece çocukluk zamanını değil yetişkinliğini de etkilediğimi bilmemiz gerekir. Bunu duymak daha fazla kaygılandırabilir ebeveynleri. Ebeveyn olmak gerçekten büyük sorumluluktur.
Ebeveyn tutumlarının çocuklar üzerinde etkili olduğunu daha önce duymuşsunuzdur ve ya okumuşsunuzdur. Ebeveyn tutumlarının çocuğu nasıl şekillendirdiği, çocuğun özgüvenini ne şekilde etkilediğini ve ya çocuğu ne kadar bağımsızlaştırdığı gibi…Aslında bu liste hayli uzun ve detaylı. Daha önce bildikleriniz ya da öğrendiklerin belki dışında bugün ebeveyn tutumlarının çocuğun hayatındaki yaşam pozisyonunu nasıl etkilediğinden ve aynı zamanda yetişkinliğinde nasıl izler taşıdığından bahsedeceğim.
Öncelikle Transaksiyonel Analiz nedir bunu kısaca anlatmakla başlayayım.(Daha kısa olması adına TA olarak bahsedeceğim).TA insanlar arası ilişkilerin çözümlenmesi olarak tanımlanabilir. Ortaya çıktığı yıllarda bir psikoterapi yöntemi olarak geliştirilse de son yılarda kişilik, iletişim, yaşam gibi geniş alanlarda var olmuş bir yaklaşımdır. TA’nın kurucusu olan Eric Berne;’e göre en önemli amaçlardan biri kişiliğin duygusal ve anlık bilişenleri arasında mümkün bağlantılardan en açık ve gerçeğini kurmaktır. Kısaca iletişim psikolojisi diyebiliriz kendilerine.
Kuramın en bilinen kavramları da yaşam pozisyonları ve ego durumlarıdır. Bu iki kavramla beraber ebeveynlerin ya da bakım veren kişilerin çocuklar üzerindeki bıraktıkları ya da bırakabilecekleri etkilere bakalım.
Ama öncesinde ebeveynlerin ebeveynliklerini nasıl şekilleniyor gelin buna bakalım.
EBEVEYNLERİN EBEVEYNLİKLERİ NASIL ŞEKİLLENİR?
Çocukların etkisinden önce ebeveynler neden birbirinden ayrışır? Konuya buradan bakalım. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Kimisi çok sınırsızken kimisinin katı kuralları olur, kimisi sevgisini rahatlıkla gösterirken kimisi gösteremez ya da kimisi aşırı koruyucuyken kimisi neden hiç koruma ihtiyacı duymaz gibi... Ebeveynllik neden bu kadar çeşitlidir?
TA’ göre benliğimiz 3 ayrı ego durumundan oluşur. Bunlardan ilki çocuk ego durumu ikincisi yetişkin ego durumu üçüncüsü ise ebeveyn ego durumudur. Ve yaşamımızın ilk yılından itibaren bu ego durumlarımız şekillenmeye başlar, yetişkinliğin sonuna kadar devam eder.
Bir yetişkinde üçünün de birlikte var olması gerektiğini düşünen kurama göre doğduğumuz günden itibaren yaşadıklarımız, gördüklerimiz, duyduklarımız, hissettiklerimizin hepsi bir arşiv gibi kayıt altına alınır ve silinmez. Bu bellekler oluşurken ebeveynlerimizim olaylara,durumlara,yaşantılara,yeniliiklere,olumsuzluklara,değişikliklere nasıl tepkiler verdiğini ya da yargılarını görürüz ve kayıt altına alırız. Olması gerekenmiş gibi düşünürüz çocuk yaşta. Çocuk yaşta oluşturduğumuz tutum ve davranışlar bellekte bizim ebeveyn ego durumumuzu oluşturur. Ebeveyn ego durumun aktive olması için ebeveyn olmanıza gerek yoktur. Karşınızda bir çocuk yada çocuk olarak gördüğünüz biri ebeveyn ego durumunuzun harekete geçmesini sağlar. Bunun yanında çocukken gözlemlediklerimiz dışında çocukken hissettiklerimiz de oldukça önem arz ediyor. Çocukken hissettiğimiz duygular da bizim çocuk ego durumumuz oluşturuyor. Şöyle örneklendireyim. Çocukken merak ettiği şeyleri soran çocuk ve sorularına cevap alamamış üstüne azarlanmış bir çocuk düşünelim. Çocuğun burada hissettiği şeyler üzüntü, öfke, değersizlik gibi olumsuz duygular olabilir. Çocuk halinde merakla bu olumsuz duyguları eşleştirebilir. Yetişkinliğine geldiğinde merak duygusunu doğallığıyla yaşaması zor olur haliyle.(Merak etmem başkalarını kızdırabilir, beni de korkutabilir, sormasam daha iyi olur.) Merak çocuksuluğun temel duygularındandır. Bu kişinin çocuk ego durumu desteklenmediği için yetişkin olduğunu ve çocuk ego durumundan indirip yapması beklenir. Ebeveyn ego durumuna geçtiğinde de meraklanan çocuğa öfkeyle karşılık vermesi beklenir. Çünkü kayıtları bu olaya böyle yanıt vermesi gerektiğini ve çocuğun böyle hissetmesi gerektiğini öğretmişti.
Şimdi de bu ego durumları nasıl ne şekilde oluşur buna bakalım.
Çocuk Ego Durumu:
Hepimizin beyninde ve sinir sisteminde ,bir çocuk olarak kendi dürtülerimizin, yaşamı ve dünyayı tanıma biçimimizin ,dünyayı tanımamız esnasında hissettiğimiz duyguları ve bu dünyaya uyum sağlama yöntemlerini bize tekrar eden kayıtları vardır. Çocuk benliği duyguların ,deneyimlerin ve uyumların iç dünyasıdır.
Ebeveyn Ego Durumu:
Ebeveyn benliği bireye anne baba figürleri olarak katkıda bulunan ve duygusal yönden önemli olan tüm kişilerin tutum ve davranışların karışımıdır. Anne baba olmayı ebeveynlerimizden öğreniriz. Ebeveyn olduğumuzda da istemesek de onlara benzeşiriz.
Yetişkin Ego Durumu:
Yetişkin ego durumu diğer ego durumlarına göre daha geç başlayan bir süreçtir. Bebek bağımsızlaşmaya başladığında gelişmeye başlar. Yetişkin ego durumuzda çocukluk zamanında çocuk halimizle hissettiklerimiz ve ebeveynlerimizin söyledikleri davranışlarıyla şekillendiği ego durumudur. Kendine dair algılarını oluşturmuş ve bunlara göre hareket edip bağımsızlaşmış kişi diyebilir. Ebeveyn ve çocuk ego durumlarını haliyle kayıtlarını tamamlamış ve artık buna göre seçim yapmaya karar vermiş kişi.
Ego durumlarının nasıl şekillendiğinden bahsederken buraların değişip geliştirebileceğini de eklemek isterim. TA ‘da terapi amaçların başında değişim gelir.
Yetişkinlikte bazı insanlar görürüz. Hiç bir şekilde eğlenmeyi, oyun oynamayı ya da çocuksu davranmayı gerçekleştiremez. Bu kişi çocukluk zamanında aldığı kayıtlarda çocuksu olmaması gerektiğini öğrenmiş ve fazlaca yetişkin ya da ebeveyn ego durumunda kalabilir aksi takdirde kendini rahatsız hisseder.(Kayıtlar şunu der: Çocuksuluk-oyun-hareketlilik-merak kötü bir şeydir ve sen doğal halinle değil uyumlu halinle bizimle kal seni ancak bu şekilde kabul edebiliriz.) Bazen de merhamet göstermekte zorlanan ya da vicdansız sandığımız kişiler görürüz bize acımasız olarak gelse de onlara göre her şey çok yolundadır. Buradan da çocuğun ebeveyn ego durumunu yok saydığını çıkarabiliriz. Çünkü çocuk halinde ebeveynlik o kadar kötü bir şey ki olunmaması gereken bir kavram ki o koruyucu ebeveyn haline geçmekte zorlanır kişi.(Kayıtlar der ki Ebeveyn olmak kötü bir şey bana hep kötü şeyler hissettirdiler. Ben kötü şeyler hissetim ve onlar gibi olmayacağım. Ebeveyn olmayacağım.)Ya da hayatında belirli bağımsızlığını elde ettiği halde tam anlamıyla yetişkin olamamış kişiler vardır. Sadece çocuksu davranarak yetkisiz yetişkin olmuş kişiler. Bu kişiler içinde yetişkin ego durumu çok gelişmemiştir. Kişiye hep çocuk gibi yaklaşıldığı için sadece çocuk ego durumda kalan bir kişi.(Benim sorumluluklarım yok nasıl yerine getirilir bilmiyorum.(Kayıtlar der ki: Bu konuda bana hiç yeterli hissettirilmedi ve nasıl yapılacağını bilmiyorum. Sadece korunmayı ve başkalarına itaat etmeyi öğrendim ben.)
Ebeveynlerin nasıl ebeveyn olduklarını ve neden değişkenlik gösterdiği hakkında az çok bilgi edindik. Şimdi de meşhur yaşam pozisyonlarına gelelim.
Yaşam pozisyonları 4 ayrılır. Ve bu pozisyonlardan yaklaşık 6 yaşına kadar çocuk bunlardan birini seçer ve hayatı boyunca bu pozisyonu sürdürmeye çalışır.
4 YAŞAM POZİYONU
BEN OK,SEN OK(HAYAT YAŞAMAYA DEĞER)
Bu pozisyon sağduyulu ve sağlıklıdır. Gerçekçi davranırsak kendimiz ve başkalarıyla ilgili sorunları yapıcı bir biçimde çözümleyebiliriz. Beklentilerimiz gerçekleşmesi olasıdır. İnsanların önemini onaylarız. Ebeveyn tutumların güvenli ve tutarlı olduğu, çocuğa gerekli bağımsızlıkları, ihtiyaçlarını ,sınırlarını verebilmiş ve çocuğa yetişkin olmak konusunda rol model olan ebeveyn tutumlarına oldukça yakındır. Çocukla yeri geldiğinde çocuk ego durumuna geçen gerekirse ebeveyn ego durumuna geçen ve gerekirse de yetişkin ego durumunun içinde güvenli ilişkiye sahip olmuş ebeveyn tutumudur.
BEN OK,SEN OK DEĞİLSİN
(SENİN YAŞAMININ FAZLA DEĞERİ YOK)
Bu pozisyonda kişiler kendilerini aldatılmış ve haksızlığa uğramış hissederler sıklıkla. Bu nedenle başkalarını aldatmaya ve ezmeye çalışırlar. Başımıza gelenlerden başkalarını sorumlu tutarlar aynı zamanda . Ebeveyn tutumları olarak baktığımızda ise sadece çocuk odaklı olan ve ebeveyn olarak kendileri yok sayan, değersiz gören ve çocuğun ebeveynleşip, ebeveynin çocuklaştığı sistem diyebiliriz. Bu aile yapısında sadece çocuğun istekleri ve beklentileri çok önemli olur ve çocuk da buna uyum sağlamaya başlar. Aile kendisinin OK olmadığı ve sadece çocuğun OK olduğunu farkında olmadan aşılar. Çocukta çevresinde sadece kendisin OK olduğunu düşünerek, karşı tarafın OK olmadığını düşünür. Çocukluk Çağı Narsizmi ile yakından ilgilidir. Bu çocuk yetişkin olduğunda ise öğrendiği yaşam pozisyonunu sürdürmeye çalışılır. Ve OK olmayan yetersiz bir kişi seçer kendisine.
BEN OK DEĞİLİM,SEN OKSİN(YAŞAMIM FAZLA DEĞERLİ DEĞİL)
Bu pozisyonda kendilerini başkalarıyla kıyasladıklarında güçsüz olduklarını hissedenlere özgü yaygın bir durumdur. Bu durum kişilerin toplumdan uzlaşmasına ,çöküntüye girmesine sebep olur. Ebeveyn tutumlarına baktığımızda ise aşırı eleştirel, aşırı kontrolcü ve aşırı korumacı ebeveynlere işaret eder. Çocuk kazanması gereken bağımsızlığı kazanamaz ve yeterlilik duygusunu tadamaz. Yetişkin olduğunda ise özgüven problemleri ile baş başa kalır. Burada da yine yaşam pozisyonunu sürdürmek için fazla koruyucu, güçlü ya da narsist kişiler seçer bu yaşam pozisyonlarındaki kişiler. Yaşamında bu pozisyonlarda yaşamayı öğrenmiştir çünkü.
BEN OK DEĞİLİM SEN OK DEĞİLSİN(YAŞAM HİÇ BİR ŞEYE DEĞMEZ)
Yaşama ilgisini yitiren, içe kapanık davranış gösteren ve aşırı vakalarda cinayete eğilim olan kişilerdir. Yani en tehlikeli ve çocuk için en zor pozisyondur. Çocuğun yoğun derecede kötü muameleye ve ihmalle istismara maruz kaldığı yaşam pozisyondur. Bu kişiler ne kendini yetkin görür ne de bir başkasını. Bu kişiler için yaşamak da oldukça gereksiz ve anlamsızdır. Bu yüzden hayata dair büyük hedefleri ya da seçimleri olmaz. Hayatlarını yalnız yaşamak isterler. En güvenlisi budur onlar için.
Sonuç olarak dünyaya gelen çocuklar dünyayı biz yetişkinlerin gösterdiği gözlüklerle görür. Bu gözlükle kendilerini ve dünyayı nasıl gördükleri konusunda yetişkinler olarak sorumluluk sahibiyiz. Ama bu sorumluluk her şeyi de sizin öğreteceğiniz anlamına gelemez. Ya da hatalarınızın telore edilemeyeceği anlamına...
ŞEYMA YILDIZ