TOPUK DİKENİ GÜNCEL TEDAVİSİ
Topuk dikeni topuk ağrısı ile kendini gösteren tedavi edilmediği zaman kişinin günlük hayat konforunu azaltan ortopedik bir hastalıktır. Çocukluk dönemi hariç her yaş grubunda görülmektedir ama özellikle 40 lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artmaktadır. Kadın ve erkeklerde görülme sıklığı açısından anlamlı bir farklılık yoktur. Hastalığın esas nedeni ayakta çok kalmaktır. Ancak ayakta uzun süre kalan herkeste görülmediğinden ayak tipi ve giyilen ayakkabıların da hastalıkta önemi olduğu düşünülmektedir.
Taban kısmında her insanda kavis bulunur bu normal anatomik bir özelliktir. Bu kavis sayesinde yürürken vücut ağırlığı ile kısmi bir esneme sağlanmakta ve ayak eklemlerinin yıpranması önlenmektedir. Bu kavisin normalden az olması (düz tabanlık) ya da normalden fazla olması (taraklı ayak) bu esneme hareketlerinde farklılıklara sebep olmaktadır. Bu farklılıklarda topuk dikeni dediğimiz hastalığın ana sebebini oluşturmaktadır. Yani bu tarz yapısal farklılıkları olanlar hastalığa daha yatkın olmaktadır.
Topuk dikeninde belirtiler kendisini özellikle yere basma ile gösteren topuk ağrıları ile göstermektedir. Sabah yataktan kalktıktan sonra ilk yere basma ile oluşan şiddetli ağrı tipiktir. Oluşan bu şiddetli ağrı ilk 1-2 adımdan sonra azalmakta ancak gün boyu devam etmektedir. Hastalığın ileri aşamalarında üzerine basmadan oluşan topuk ağrıları da oluşabilmektedir. Topuk dikeni tedavi edilmediği sürece ilerler yani kendiliğinden iyileşme diye bir kavram yoktur. Süreç uzadıkça hastalığın tedaviye direnci artmaktadır.
Hastalığın tanısı, çoğu zaman basit bir muayene ile konmaktadır. Hastanın şikayetleri ve yaşam şartları tanıda önemlidir. Muayene sonrasında tanı konan hastanın tedavisinin planlanması için görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Çoğu zaman basit bir röntgen yeterli olmaktadır. Röntgen sayesinde oluşan kemik çıkıntının (diken) büyüklüğü tespit edilmekte ve tedavi planı yapılmaktadır.
Erken evre topuk dikeni tedavisinde röntgende belirgin bir bulgu yoktur. Hastanın şikayetleri yeni başlamıştır (en fazla 1-2 ay). Bu aşamada ağrı çok fazla rahatsız etmediğinden ve günlük işlerde kısıtlamaya neden olmadığından hekime başvuru sayısı azdır. Buna karşılık topuk dikeni tedavisinde en başarılı olduğumuz dönem bu dönemdir. Basit ağrı kesici ilaçlar 1-2 günlük istirahat belirgin düzelme sağlamakta ve hasta iyileşmektedir. Neden olan faktörler gözden geçirilmekte ayakkabı değişimi ya da iş koşullarını değerlendirmek hastalığın ilerlemesini durdurmaktadır.
Orta evre topuk dikenin de artık şikayetler uzun sürelidir ve sabah ağrıları ile başlayan gün boyu devam eden ağrı vardır. Grafide kemik çıkıntı oluşmuştur ancak ölçümde 1cm den küçüktür. Daha önce tanı almış ancak tedavi sürecince aksamalar yaşayan hastalar bu gruptadır. Bu grupta kademeli bir tedavi uygulanır. Öncelikle akut tabloyu düzeltmek için 1-2 haftalık ilaç tedavisi verilir. Bu dönemde istirahat önerilir. Eğer şikayetler düzelirse koruma önlemleri ile takip altında tutulur. (ayakta kalma süresini azaltma, ayakkabı seçimi gibi) . ilaç tedavisine cevap alınamazsa diğer tedavi yöntemlerine geçilir. Bunlardan en bilineni topuktan iğne yapmaktır. Kortizon enjeksiyonu tabandaki ödemli bölgede düzelme sağlamakta hastanın şikayetlerinde geçici de olsa düzelme sağlamaktadır. Bu hastalarda tedavini etkinliğini arttırmak için tabanlık kullanımı önerilir .Aynı bölgeye en fazla 2-3 enjeksiyon yapılabilmektedir. Daha fazlasında bölgesel yan etkiler oluşmaktadır. Enjeksiyon sonrası hala şikayet devam ediyorsa belirgin gerileme olmadıysa hasta ileri evre topuk dikeni sınıfına alınmaktadır.
İleri evre topuk dikeni, artık ağrılar kronikleşmiş diğer tedavi yöntemleri ile sonuç alınamamış hasta grubudur. Hastalar umudunu kaybetmiş günlük aktivitelerini azaltmış ve iyileşmeyen hastalığı kabullenmiştir. Çoklu enjeksiyon uygulanmış sonuç alınamamıştır. Röntgende kemik çıkıntı büyüklüğü 1 cm den büyüktür. Bu grupta cerrahi tedavi yöntemleri denenmiş yani kemik çıkıntı çıkarılmış ancak yine de klinik düzelme sağlanamadığı için cerrahi tedaviler azalmıştır.
Son yıllarda bu çaresiz ve şikayeti devam eden hastalar için bir umut ışığı doğmuştur. Sorunlu bölgede ağrıya sebep olan sinirlerin tahrip edilmesi prensibine dayanan thermoterepi (halk dili ile lazer tedavisi) ile oldukça yüksek oranda klinik iyileşme sağlanmaktadır. Tedavi lokal anestezi atında ameliyathane koşullarında yapılmaktadır. Aşağı yukarı yarım saat kadar sürmekte işlem sırasında hasta ağrı hissetmemektedir. İşlemden 1-2 saat sonra hasta evine gönderilmekte ve müdahale yapılan bölgeye 3-4 gün tam yük vermemesi söylenmektedir. İşlem sırasında kemik çıkıntının etrafındaki sinirler tahrip edilmekte ve hastanın şikayetlerinin düzelmesi sağlanmaktadır.