Safra kesesi cerrahisi

Safra kesesi cerrahisi

Safra kesesi nedir?
Safra Kesesi ne işe yarar?
Safra kesesinde taş nasıl oluşur?
Safra kesesinde taş olması halinde kişide neler olabilir?
Safra kesesi ve safra yollarındaki durumlara nasıl tanı koyulur?
Safra kesesinde hangi tür taşların ameliyatı öncelikli ya da acildir?

Akut kolesistit nedir?
Safra kesesi polibi veya polipleri nedir? Nasıl oluşur? Ne yapmak lazım ?
Bu bölümde safra kesesi ile ilgili bildiklerimizi paylaşmayı amaçladık. Safra kesesi ile ilgili sorunlar ya kendimizde ya da yakın çevremizdeki aile bireylerimizde görülen sık olaylardan biridir.

Safra Kesesi Nedir?
Safra kesesi anatomik olarak karaciğerin altına yapışık içi safra ile dolu bir organdır. Safra karaciğerde yapılır ve safra kesesinde depolanır. Dolayısıyla safra kesesi safrayı YAPMAZ. Karaciğerde yapılmış olan safrayı depolama işlevi görür.

Safra kesesi ne işe yarar?
Sağlıklı erişkinde / normal bir karaciğerde istirahat halinde saatte 0.41-0.43 ml kadar safra karaciğer hücrelerince üretilir. Üretilen bu safra da karaciğer içindeki borucuklar vasıtasıyla  safra kesesine ulaştırılır ve depolanır. Safra kesesinden sonraki safra yolları da (koledok ismini alır) safra kesesinden çıkan safranın onikiparmak barsağına (duodenum) iletimini sağlar. Safra yolu ile onikiparmak barsağı arasındaki bağlantıda sfinkter dediğimiz özellikli bir kapak sistemi vardır (Oddi sfinkteri) ve bu kapak normal şartlarda kapalıdır.   
Yediğimiz yiyecekler ağızdan yemek borusu aracılığıyla mideye ulaştıktan sonra yediklerimizin içeriğine bağımlı olarak midede belli bir süre kalırlar. Bu esnada yiyecekler midenin karıştırıcı hareketleri ve mide özsuyu ile karışırlar. Mide özsuyu da kuvvetli asit içeriğindedir. Bu içerik, özellikle yenilen proteinlerin (et süt yumurta vb) daha küçük elementlere dönüştürülmesi için gereklidir.  
Midede pelte haline gelen gıda maddeleri yavaş yavaş onikiparmak barsağına (duodenum) geçmeye başlar. Yağ ve protein içeriğine bağımlı olarak mideden geçen pelte kıvamındaki maddenin onikiparmak barsağının iç yüzüne (buna mukoza denir) temas etmesi ile safra kesesini kasıcı hormon salgılanır (kolesistokinin). Bunun etkisi ile safra kesesi kasılarak içindeki basıncı arttırır, bu esnada safra yolu ile onikiparmak barsağı arasındaki kapak yapısı da gevçer ve safra barsağa akıtılır.

Peki safra ne iş yapar?
Karaciğerde yapıldığını defalarca vurguladığımız safra ise özellikle yağ ve yağlı gıdaların vücuda girişi barsaklardan emilmesi için gereklidir. Yağın ve yağlı gıdaların daha küçük parçacıklara (paritküllere) çevrilmesini sağlar. Bu aynen şuna benzer; kirli olan elinizi su ile yıkarsanız tam olarak temizlenmez. Ancak elinize sabun alırsanız daha kolay temizlendiğini görürsünüz. Burada sabunun da yaptığı şey; su partiküllerini daha da küçülterek suyun deri kıvrımları arasına nüfuz etmesini ve kirlerin de o ince kıvrımlar arasından temizlenmesini sağlamasıdır.
 Bu şekilde barsağa akan safra, yağlı gıdaların barsaklardan emilmesini sağlar ve fazlası barsağın son kısmında -salgılanan safranın %95 inden fazlası- yeniden emilir ve tekrar safra kesesine gelir depolanır. Böylece vücut safra konusunda ekonomik davranır.    
Safra kesesinde taş nasıl oluşur?
 Safra kesesinde taşın oluşumunu anlayabilmek için safra denilen kimyasal maddenin içeriğini bilmek lazım. Safra kimsasal olarak kolesterol, safra tuzları ve lesitinden oluşur.

Bunların safranın içinde belli dengede bulunması gerekir.

 Hayvansal gıdalardan alınan kolesterol vücutta gerekli olan bir maddedir ve hayatın devamı için şart olan çeşitli hormonların yapıtaşıdır. Vücutta kolesterolün fazlalığı ya fazla hayvansal gıda ile beslenme nedeniyle olur  ya da vücutta kolesterolün kullanımında bozukluk sonucu ana maddenin birikmesi şeklinde olur. Bu hallerde kanda dolaşan fazla kolesterol damar iç çeperi altında birikerek damar tıkanıklıklarına yol açabileceği gibi aynı fazla kolesterol safra kesesinde kalsiyum ile birleşerek taşların oluşumuna neden olabilir. Çünkü safrada bulunan, suda erimeyen kolesterolün çözelti halinde tutulabilmesi için lesitin maddesine ihtiyaç vardır. Safra içeriğindeki lesitinin de kolesterolü çözünür halde tutabilmesinde kapasitesi sınırlıdır. Bu kapasite aşıldığında kolesterol kalsiyum ile birleşerek safra kesesi içinde çöker ve taş oluşur.
 

Safra içindeki bir diğer madde grubu da safra tuzlarıdır. Safra tuzları vücutta kan kırmızı kürelerinin yaşam süresi dolduğunda yıkılmaları / parçalanmaları sonrasında ortaya çıkan bilirubin adı verilen kimyasal bileşiklerin içeriğini oluşturur. Kan hastalığı olan ve kan kırmızı kürelerinin yıkımının aşırı olduğu durumlarda fazla miktarda bilirubinin karaciğere gelmesi ve safra yoluyla safra kesesine ulaşması sonrasında yine kalsiyum ile birleşmesi neticesinde bilirubin taşları oluşumuna neden olur. Ve tüm taşlar başlangıçta safranın yoğunlaşması ve çözünülebilirliğinin artması ile eşanlamlı SAFRA ÇAMURU oluşumu ile başlar. Olay devam ettiği sürece bu çamur taşlaşmaya neden olur ve safra kesesi taşları oluşmuş olur.

Safra kesesinde taş olması halinde kişide neler olabilir?
Safra kesesinde oluşan taşlar safranın safra yoluna ve onikiparmak barsağına akımını engellemediği sürece kişi tarafından farkedilemezler. Sadece safra kesesinin tamamının taşla dolu olduğu durumlarda safranın yetersizliği nedeniyle hazım yani yağlı gıdaların emiliminde bozukluk ve bunun da barsak içinde aşırı gaz yapması nedeniyle hazımsızlık yakınmasına neden olur. Bu da genellikle yemeklerden sonraki 3-4 saatte ortaya çıkar.
Safra kesesi içindeki taş safra kesesi çıkışını kapatmadığı sürece şikayete neden olmaz. Ancak aradaki bu kanalda (sistik kanal) tıkanma olursa safra kesesi periodik olarak kasılır ve kişi bunu karnının sağ üst kısmında ağrı olarak hisseder. Ve bu ağrı da yine yemeklerden 1-2 saat sonra ortaya çıkar. Zaman zaman normal dönemleri olan bu ağrı kıvrandırıcı özelliktedir.

 Safra kesesinin safra yolları ile birleşim yeri, yani sistik kanal dediğimiz tüp yapının çapı herkeste farklı olmakla beraber 3-5 mm kadardır. Dolayısıyla boyut olarak 3-5 mm den küçük taşlar buradan geçebilirler. Ve bu safra kesesinin kuvvetli olarak kasıldığı her yağlı yemek sonrası mümkündür. Peki buradan geçen taşlar ne olur? Burada bilmek durumunda olduğumuz başka bir boyut vardır. O da ana safra kanalının barsakla birleşme yerinin (Oddi sfinkteri) çapıdır. 1-3 mm olan çap safra kesesinin kasılması sonucunda safra yolları içindeki basıncın artması ile açılır ve safra yolları içindeki safranın barsağa akması sağlanır. Normal istirahat halinde burası hep kapalıdır.
Safra kesesi içindeki milimetrik boyuttaki taşlar kanallardan geçerek buraya gelip takılabilirler. Bu da safranın barsağa akamamasına neden olur. Bu şekilde taş TIKANMA SARILIĞI dediğimiz duruma neden olur.

Peki safra yoluna düşen taş başka neye sebep olabilir?
Anatomik olarak sırtımıza yapışık vaziyette bulunan pankreas organımızın kanalı da safra yolunun son kısmı ile birleşerek onikiparmak barsağına açılır. Bu birleşim noktası taş ile tıkandığında pankreas sıvısının da barsağa akması engellenir.
Normal şartlarda pankreas, yediğimiz protein (et, süt, yumurta, soya proteini vb), karbonhidrat (şeker, nişasta vb) ve yağların emilimi için kuvvetli enzimler salgılar.  Pankreas ve etraf dokuların da yapısı temel olarak yağ protein ve karbonhidrattan oluştuğu gözönüne alındığında organın kendi yapısının bozulmaması için bu enzimlerin salgılandıkları yerde etkisiz olması gerekir. Fonksiyonel olarak bu enzimler ancak barsağa geçtiklerinde aktif hale geçerler.           Ancak taşla kanalın tıkanması halinde bu enzimler aktif hale geçerler ve pankreası ve çevre gözeli dokuyu harap ederler. Bu klinikte pankreatit olarak anılır ve gelişen bu durum %5-15 hastada ölüme sebep olur. Dolayısıyla milimetrilk boyuttaki taşlar daha fazla soruna neden olabilme potansiyeline sahiptir.       

Safra kesesi ve safra yollarındaki durumlara nasıl tanı koyulur?
 Safra kesesi içi safra ile dolu bir organ olduğundan, içinin değerlendirilmesi ultrasound ile olur. Safra kesesi içindeki taşlar ses dalgalarını aşağı dokulara geçirmez ve orada opak yapının görülmesine neden olur. Ancak safra kesesinin içi dolu olmalıdır ki içindeki yapıları rahatlıkla gösterebilsin. Safra kesesi kasılı ise -ki bu yemeklerden sonra böyledir- içindeki yapıları görme şansımız olmayacaktır. Bu yüzden en az 8 saatlik açlık sonrası safra kesesi içi safra ile dolu olduğundan taş olması durumunda (özellikle milimetrik taşlarda) görüntülenebilir.
Ancak safra yolları için aynı şeyi söyleyemeyiz. Safra yolları topografik anatomik olarak daha geride yerleştiğinden ve önünde mide ve kalın barsak olduğundan dolayı ultrasound ile görülemeyebilir. Bu yüzden safra yolları ile ilgili bir sorun düşündüğümüzde daha doğru bilgi veren sofistike tetkiklere ihtiyaç duyarız. Magnetik rezonans inceleme -kısaca MRI denir- ve bunun özel uygulaması (MRCP) safra yollarının görüntilenmesi için kullanılan tetkiklerdir. 

Safra kesesinde hangi tür taşların ameliyatı öncelikli ya da acildir?
 Buraya kadar verdiğimiz bilgilerden anlaşılacağı üzere 4-5 mm den küçük mikroskopik taşlar oluşturabilecekleri potansiyel sorunlar nedeniyle ameliyatları önceliklidir. Çünkü her yemekten sonra bu taşların hareket edip daha önce bahsettiğimiz olaylara-komplikasyonlara yol açabilme durumları vardır.
Dolayısıyla "senin taşın daha küçük büyüsün de öyle ameliyat ol" düşüncesi yanlıştır. Yanlışlığın sebebi de daha önceki bölümlerde açıklanan komplikasyonlara neden olmasıdır.  

Akut kolesistit nedir?
Akut kolesistit, çoğunlukla safra kesesi içindeki taşın safra kesesi ile safra yolu arasında sıkışarak safra kesesi içeriğinin safra yoluna akamaması ve duvarının iltihaplanıp kişide enfeksiyon tablosuna yolaçması ile karakterize klinik durumdur. Kişide karın sağ üst kadran ağrısı ateş ve bulantı, bazen de kusmaya neden olur.
Bu klinik tablo gelişince yaklaşım genellikle enfeksiyonun geçmesi için ilaç tedavisi (uygun antibiyotik ve iltihap giderici-antiinflamatuvar- tedavi) ile mide-barsak sisteminin istirahati temelinde bir tedavi uygulanır. Ancak klinik tablonun düzelmemesi halinde ameliyat seçeneği gündeme gelir.
 Bu tür ilaç tedavisi ile rahatlayan hastalar için ise uygun şartlarda (genellikle 6-8 hafta sonra) safra kesesinin çıkarılması, yaygın uygulanan tedavi seçeneğidir.     

SAFRA KESESİ POLİPLERİ

Safra kesesi polibi veya polipleri nedir? Nasıl oluşur? Ne yapmak lazım?
Hastalarımızın aklını karıştıran başka konu da safra kesesi polipleridir. Polip kaba tarifi ile safra kesesi iç zarının kalınlaşması ve bölgesel olarak büyümesi olarak belirtilebilir. Vücudun diğer kısımlarındaki bu büyümeler halk arasında "et beni" şeklinde isimlendirilir. Bunların korkutucu yanı kötü huylu (malign) olabilme potansiyelleridir. Genel olarak safra kesesi poliplerinin boyutlarına göre karar vermek gerekir.

Genellikle 5 mm ve altı boyutlarındaki poliplerin kötü huylu olabilme potansiyelleri düşüktür.  Bu tür durumlarda yapılagelen şey ultrasound ile tanı konduktan 6 ay kadar sonra boyut kontrolü yapmak, şayet boyutta değişiklik yoksa yıllık aralarla kontrol etmek şeklindedir.
5-10 mm arasındaki poliplerin takibinde bu durum polibe sahip kişi ile paylaşılır. Ailesinde safra kesesi ve yolları kanseri olanlarda daha ön planda olacak şekilde ameliyat kararı kişi ile beraber verilmelidir. Bilinç düzeyi yüksek kişilerde 3 aylık aralarla sıkı takip yapılması da önerilebilmektedir.       

Ancak 10 mm ve üzerindeki poliplerde yaklaşımımız ise ameliyat yönünde olmaktadır. Çünkü safra kesesinde gelişen kötü huylu tümör (malign tümör-kanser) çok hızlı yayılma ve kişiyi öldürme potansiyelindedir. O nedenle 10 mm boyutundan büyük poliplere cerrahi işlem (safra kesesinin çıkarılması) uygulanması ön planda tutulmaktadır.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Cemalettin Camcı

Prof. Dr. Cemalettin Camcı,1968 yılında doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde,1985 yılında başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak, 1991 yılında tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 1992-1998 yılları arası Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi sırasında Norveç Hükümeti ile Türk Hükümeti arasındaki Kültürel Değişim Anlaşması çerçevesinde verilen bursu kazanarak Norveç’in tek transplantasyon merkezi olan Rikshospitalet-Oslo’da 1995 yılında 4 ay süreyle çalışmıştır. Uzmanlık eğitimi sonrasında, Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 4 yıl süre ile uzman doktor olarak görev almıştır. Daha sonra Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalına Yardımcı Doçent olarak atanan Prof. Dr. Cemalettin CAMCI, ...

Etiketler
Safra kesesi
Prof. Dr. Cemalettin Camcı
Prof. Dr. Cemalettin Camcı
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube