Reflü genel anlamda yemek içeriğinin geriye, yemek borusuna kaçması demektir.
Normalde midenin iç zarı, aside dayanıklıdır ama mide asidi yemek borusuna kaçtığı zaman yemek borusunun iç kısmı aside dayanıklı değildir.
Bir müddet sonra yemek borusunda harabiyet ortaya çıkar. Doku bütünlüğü bozulur ve ülserasyonlar oluşur. İl başta yüzeysel ülserler oluşur. Biz ona sıyrık deriz. Sonra derin ülserler oluşur. Ülserler, ilerledikçe darlık ortaya çıkar.
Ülserlerden kanama olur, darlıklar görülür. Darlık sonrasında artık yutamamaya başlarız.
Gıdalar yemek borusunda takılmaya başlar. Tabi ki vücudun kendisine özel bir savunma mekanizması bulunuyor. Bu durum ile başa çıkabilmek için midenin aside dayanaklı iç zarını yukarıya doğru yükseltmeye başlar. Midenin iç zarı yemek borusuna dil şeklinde uzanmaya başlar.
Oluşan bu duruma “Barret Özefagusu” deriz. Bu reflü oluşumuna karşı bir koruma mekanizmasıdır.
Bu durumda reflüyü önlemek için yemek borusunun iç kısmı aside karşı bir tabaka ile kaplanmış olur.
Bu kaplanan doku ile yemek borusu zarar görmeyecektir. Ancak bir süre sonra mideden yemek borusunun içine giren mukoza yani iç zar bozulmaya başlar.
Hücreler bozulmaya başlar. %2 ile %7 arasında kansere dönebilir. Bundan dolayı reflüyü önemsemek gerekir.
Reflü kanser oluşumunu tetiklediğinden tedavisi zorunlu bir hastalıktır.
Göğsümde yanma var, ağzıma acı su geliyor veya ağzıma gıdalar geliyor diyen bir kişi reflü hastasıdır diyebiliriz.
Bu durumda mutlaka Gastroenteroloji uzmanına başvurması gerekir.