Doktorsitesi.com

Rahim ağzı kanseri

Prof. Dr. Erdoğan Aslan
Prof. Dr. Erdoğan Aslan
3 Kasım 20122707 görüntülenme
Randevu Al
Rahim ağzı kanseri

RAHİM AĞZI KANSERİ: EN ÇOK ÖLDÜREN KADIN KANSERİ !

 

            Dölyolu (vajina)'nın bitip rahimin başladığı bölge olan rahim ağzı kadın cinsel organlarının dış etkenlerle teması olabilecek en son anatomik bölgesidir. Rahim ağzı kanserleri ise bu bölgeyi kaplayan epitel denilen örtücü tabakanın kanserleşmesi olarak tanımlanabilir.

           

            Rahim ağzı kanseri  kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen kanser tipi olmasına karşın, halen en çok öldüren kadın kanseri  olması yönü ile de  önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü'nden alınan istatistiklere göre, ortalama her 2 dakikada bir kadın bu kanser nedeniyle ölmektedir. Şu an dünyada  yaklaşık olarak 2 milyondan fazla rahim ağzı kanseri tanısı konulmuş kadın  mevcuttur. Bu rakama her yıl 490.000 yenisi eklenmektedir. Hesaplarsak, günde yaklaşık 1.300 kadın bu amansız hastalığın pençelerine düşmektedir. Ülkemizde sağlıklı veriler olmamasına karşın 4-5/100.000 gibi dünya ortalamasının biraz altında bir oranda  bu kansere rastlamaktayız.

 

            Bu kadar karamsarlıktan sonra, gelelim birazcık olsun  ışık taşıyan, umut veren bilgilere: Servikal smear, ya da PAP Smear olarak bilinen, aktif tarama yöntemlerinin uygulandığı ülkelerde bu kanserin görülme sıklığı yaklaşık yarı yarıya azalmış durumda olup bu oranın gittikçe azalacağı  da tahmin edilmektedir. Bir başka umut verici konu ise, aslında bilim dünyası için bir ilk olarak kabul edilebilir. Evet,  tarihte ilk kez kanserin  aşısı yapıldı ve şu an eczanelerde bulunuyor. Kanser konusunda insanlığın  çabalarının çok uzun yıllar boyu acınacak boyutta kalmış olmasına rağmen,  son 25 yıl içerisindeki gelişmeler bizim ileriye daha güvenle bakabilmemize yetecek kadar umut vaad edicidir.

           

            Aşı mucizesinin altında yatan gerçek bu kanserin  neredeyse tamamının ( %99,7) HPV (Human Papilloma Virus) olarak adlandırılan   insan siğil vüruslarının uzun süreli enfeksiyonu sonucu ortaya çıkmış olduğunun fark edilmesine dayanır. Aslında çok uzun zamandır cinsel yolla bulaşan bir etkenin rahim ağzı kanseri yapıcı yönde bir etkisi olduğu düşünülmekte idi ama, bu etkeni net olarak  ortaya koymak zaman aldı.

 

            HPV oldukça yaygın olarak bulunur ve yüksek oranda bulaşıcıdır. 200 den fazla tipinin olmasına rağmen yaklaşık 30 kadarı cinsel bölgede yerleşebilir. Bu virus ile enfeksiyon sonrası çoğu kez özellikle erkeklerde (ancak kadınlarda da  oldukça yüksek oranda) herhangi bir lezyon ortaya çıkmaz. Enfeksiyonun fark edilmemesine ve böylece daha fazla bulaşmasına veya ilerlemesine neden olacak ilk sinsi adım budur.  Ama bazen de cinsel bölgede çıkan siğiller bu enfeksiyonun belirtileridir.  Virusla bulaşan her kadının kanser olmayacağını hemen şimdi belirtmek gerekir. Kansere giden değişiklikler birçok faktörün etkisi ile ortaya çıkmaktadır. Öncelikle virüsün tipi önemlidir. Yüksek riskli tipler olarak adlandırılan virüsler, enfekte ettikleri hücrenin içindeki genetik materyal ile kendisinin genetik materyalini birleştirebilme marifetini göstererek  uzun süreli enfeksiyon yaparlar. Yine bu sayede konakladıkları hücrenin genetik yapısında bir takım değişiklere yol açarak uygun alt yapı ve diğer faktörlerin de bulunduğu kişilerde kansere giden  basamakları hızlandırırlar.

           

            Rahim ağzı kanseri virus ile enfeksiyondan hemen sonra ortaya çıkmaz. Bazı basamaklardan geçerek kendini ele verecek birtakım öncü lezyonlar oluşturur. Bu lezyonların gelişmesi 5-15 yıl alabilir. Çok istisnai durumlarda birkaç yıl gibi kısa sürede ilerler. İşte bu aşamada rahim ağzı kanser sıklığının taramaların düzenli olarak yapıldığı ülkelerde azalmasına sebep olan yöntem, yani PAP Smear devreye giriyor. Kanser öncüsü lezyonların tanınmasına ve tedavi edilerek ortadan kaldırılmasına yardımcı olan bu yöntem aslında yine tıp dünyası için devrim niteliği taşır. Dünyaca saygınlığı kabul edilmiş sağlık kuruluşları smear taramalarının genellikle cinsel ilişkiye başlama yaşının ilk 3 yılından sonra  ve her yıl tekrarlanacak şekilde yapılmasını önerirler. Eğer 3 yıl arka arkaya olumsuz bir sonuç alınmamışsa tarama sıklığını 3 yılda 1 keze indirebilmek mümkün olup 65-70 yaş  sonrasında tarama yapmak gerekli görülmemiştir. 

Etiketler

Rahim ağzı kanseri nasıl tedavi edilirRahim ağzı kanseri neden olurRahim agzi kanserinin belirtileri nelerdirRahim ağzı kanserinde neler yapılırRahim ağzı kanseri hakkında

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Erdoğan Aslan

Prof. Dr. Erdoğan Aslan

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1993 yılında mezun oldum. 1994-1997 yılları arasında 3 yıl 2 ay süre ile Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalında Radyoloji ihtisası yaptım. 1997- 2001 tarihleri arasında Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi (Şimdiki Medeniyet Üniversitesi) nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlığı eğitimini tamamladım. Daha sonra Başkent Üniversitesi Adana Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kariyerime Yardımcı Doçent olarak devam ettim.

Kadın Hastalıklarındaki gelişmeler ürojinekoloji dediğimiz bir üst ihtisas alanını gerekli kıldığı bir noktada kadınlardaki idrar kaçırma, rahim ve mesane sarkması gibi pelvik taban problemleriyle uğraşan bu dala ilgimin artması sebebiyle bu konuda resmi bir eğitim görmek için yurt dışında birçok yer ile iletişime geçtim. Birleşik Krallıkta , Londra St. George Hastanesi Ürojinekoloji Departmanına kabul edildim. Bu hastanede çalışabilmek için İngiltere'de geçerli olan PLAB sınavlarını geçerek General Medical Council'e kayıt oldum ve Birleşik Krallık 'ta doktorluk yapmaya hak kazandım.2006 – 2007 yıllarında yaklaşık 1,5 yıl klinik fellowship yapıp ülkeme geri döndüm.

Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD'da yardımcı doçent olarak çalıştım. 2009 yılında doçentlik sınavlarını geçerek doçent unvanı aldım. Bulunduğum bölgedeki yoğun ihtiyaç sebebiyle Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Jinekolojik Onkoloji Bilim dalında 3 ay süreylestaj yaptım. Hastaneme döndükten sonra kemoterapi de dahil olmak üzere kadın kanserlerinin tanı ve tedavisinde hizmet ettim. 2011 yılında memleketim olan Bursa'ya geçtim ve çeşitli özel hastanelerde ve serbest olarak mesleğimi icra ettim. 2016 – 2018 yılları arasında Yakındoğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD 'nda yarı zamanlı olarak çalıştım.2020 yılında Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve DoğumAD'na Profesör olarak atandım. Aynı süreçte üniversitenin Rektör Yardımcısı olarak 3 yıl idari görev yaptım.
 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır