Kanımızın hücresel elemanlarından olan trombositler (kan pulcukları), pıhtılaşma mekanizması ve yara iyileşmesi gibi kritik süreçleri başlatan bazı hormonal büyüme faktörlerini yoğun olarak içerirler.
Son yıllarda yapılan araştırmalar bu faktörlerin yüz yaşlanması, cilt lekeleri, kronik yaralar, saç dökülmesi gibi pek çok sorunda çok etkili bir iyileşme sağladığını ortaya koymuştur.
Bu bulgudan hareketle kan pulcuklarını damardan alınacak birkaç mililitre kandan ayrıştırıp, kullanmak istediğimiz bölgeye enjekte ederek veya cilt üzerinden uygulayarak kullanma düşüncesi doğmuştur. Günümüzde “PRP” tedavisi olarak bilinen uygulama tam olarak budur.
PRP uygulaması damardan alınan bir tüp kanın bazı işlemlere tabi tutularak kan pulcuklarından zengin olan kısmının ayrıştırılmasıyla başlar. Elde edilen materyal lazerle kombine edilerek veya cilt üzerinde mikro delikler açan “roller” adlı bir aparat yardımıyla yüze, saçlı deriye veya bir kronik yara bölgesine uygulanır.
Burada yüksek miktarlara ulaşan büyüme faktörleri, savunma sisteminin doku yenileyici ve kanlanmayı arttırıcı hücresel elemanlarını bölgeye çeker. Bu hücreler de dokunun hızla yenilenmesini ve dolaşımın artarak bölgedeki hücrelerin daha iyi oksijenlenmesini sağlarlar.
Vücutta pek çok karmaşık mekanizmada kilit rol oynayan büyüme faktörlerinin burada saymakla bitmeyecek daha pekçok etkisi vardır. PRP tedavisi, bugüne kadar bu alanda yapılmış olan sayısız klinik ve laboratuvar çalışmasının günümüz tıbbına bir hediyesidir.