Oyunlarda Kazanmak Ve Kaybetmek

Uzm. Kl. Psk. Özlem Şen Baysal
Uzm. Kl. Psk. Özlem Şen Baysal
2 Ekim 201964 görüntülenme
Randevu Al
Oyunlarda Kazanmak Ve Kaybetmek

ÇOCUKLARDA SOSYAL - DUYGUSAL GELİŞİM

Öncelikle ebeveyn olarak kendi çocukluğunuza kısa bir yolculuk yaparak başlayalım. Hepimiz çocukluğumuzun en güzel oyunları içerisinde hem kazanmış hem kaybetmişizdir. Zaman zaman oyunu bozan ya da kaybeden arkadaşlarımızla tartışmalar yaşamış, oyunu terk ettiklerine, küstüklerine şahit olmuş belki de yenilgiyeye karşı yoğun tepkiler veren kişi bizzat kendimiz olmuşuzdur. Günümüze baktığımızda bile zaman zaman yenilgiye tahammül edemeyen kişiler olduğumuzu farkedebiliriz. Kendimizi yoğun tepkiler verirken bulabiliriz. Kazanmak kadar kaybetmenin de doğal bir durum olduğunu bilmemize rağmen tolerans eşiğimiz düşük olup aşırı tepkiler verdiğimiz durumlar yaşamış ve yaşıyor olabiliriz. Neden mi? Çünkü çocuklukta öğrendiğimiz başarısızlığa dair bir takım zihinsel şemalarımız mevcut olup kazanmanın gurur verici, kaybetmenin ise başarısızlık ve utanç duygusuna neden olduğunu öğrenmiş ya da deneyimlemiş olabiliriz. Bu şema yapısı çocukluğumuzdan itibaren sosyal ilişkilerimizi de olumsuz etkiliyor olabilir. Durum böyleyken çocuğunuza nasıl rehber olacağınız konusunda aklınız karışmış olabilir.

Ebeveynler olarak da çocuklarımıza kaybetme ve kazanma konusunda nasıl hareket etmemiz gerektiği yönündeki adımlara geçmeden önce oyunlarda çocukların neler yaşadıklarına bir kez daha göz atalım. Yapılan araştırmalar göre, mükemmeliyetçi yapıdaki çocukların kaybetmeye karşı toleranslarının oldukça düşük olduğu bilinmektedir. Çocuklar hep kazanmak ister. Çünkü kazanmak onlar için gurur ve mutluluk vericidir. Çoğu çocuk kendi galibiyetinden, karşısındakinin ise mağlubiyetinden büyük zevk alır. Yenilen çocuklar ise bu duruma öfkelenip, ağlama nöbetlerine girebilir, arkadaşına küsebilir, oyunu terk edebilir. Yenilgiyi kabul etmek noktasında da, kazanma duygusunun ortaya çıkardığı tepkileri kontrol etmek noktasında da çocuklar oldukça zorlanabiliyorlar. Sosyal-duygusal gelişimin en önemli bileşenlerinden olan oyunlarda kaybetme ve kazanmanın sağlıklı bir şekilde yönetilmesinde ebeveynlerin rolü oldukça büyük.

Yenilgiyi nazikçe kabullenmelerini öğretmek gerek. Peki neler yapabiliriz?

Çocuğunuzla oyun oynarken her defasında mutlu olsun diye çocuğunuza oyunu kazandırmaktan vazgeçin. Onlar kendi çabalarıyla oyunu kendileri kazanmalıdır. Bırakın çocuğunuz sizinde yenilebileceğinizi görsün. O noktada yenilen taraf olarak çocuğunuza davranışlarınızla ve duygularınızla model olun. Çünkü sizi gözlemleyecektir. Yenilen birinin nasıl davranıyor ve hissediyor noktasında zihninde sağlıklı bir şema oluşturmak adına şunlara vurgu yapabilirsiniz. “ Bu sefer ben kaybettim, biraz üzgünüm ama problem değil, önemli olan eğlenmek ve keyif almaktı. Ben çok keyif aldım.” ,” Bir daha ki sefer kazanmak için çabalayacağım.”diyebilirsiniz. Oyunlarda kurallara uyuyor olmanız önemlidir.

Çocuğunuz olduğu için ayrıcalık tanımamaya özen gösterin. Aksi takdirde akranlarıyla ilişkilerinde oyun esnasında zorlanabilir. Oyun içerisinde çocuğunuza sınırlar çizmek, kurallar koymak kendini güvende hissetmesini sağlar. Kaybeden çocuğa, kazanmanın mutluluk verici olduğu kadar, kaybetmenin kötü bir durum olmadığı açık ve yalın bir dille ifade edilmelidir. Oyunu kaybettiğinde, duyguları ile başa çıkabilmesi için yardımcı olun, duygularını ifade etmesi için cesaretlendirin. Duygularını ifade edebiliyor olması sosyal-duygusal gelişimin önemli bir bileşenidir. Duyguları üzerinde kontrolü gelişen çocuğun önce kendisiyle ardından çevresindekilerle ilişkileri de iyileşecektir. Birlikte oyun oynarken rekabetçi bir tutumla yaklaşmamaya özen gösterin. Unutulmaması gereken şeyin eğlenceli zaman geçirmek olduğuduna vurgu yapabilirsiniz. Kazandığınızda aşırı ve rekabetçi tepkileriniz, çocuğunuz tarafından içselleştirilebilir ve onu daha çok hırslandırabilir. Bu durum kaybettiğinde de aşırı tepkiler vermesine neden olabilir. Performans kaygısı yaşamaması için, oyunlarda kaybetmesini doğal karşılayın, sakinleştirmek için “ sen kazandın ya da bir dahakine kesin sen kazanacaksın” gibi gerçekçi olmayan tepkiler vermemeye özen gösterin. Değişim gelişimdir. Çocuğunuz davranışlarınızı model alarak gelişir ve değişir.

Sevgilerimle…

Etiketler

Çocuk gelişimiÇocuk ve bilgisayar oyunlarıÖfkeEbeveynOyuncak seçimiKaygılı çocukÖfke yönetimiÇocuk psikologRekabetPerformans anksiyetesiPerformans kaygısıpsikologayvalikayvalık keşif psikoloji

Yazar Hakkında

Uzm. Kl. Psk. Özlem Şen Baysal

Uzm. Kl. Psk. Özlem Şen Baysal

 Uzm.Klinik.Psikolog,Özlem ŞEN İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde (2011-2016) Psikoloji lisans diplomasını almaya hak kazanmış, mezun olduğu yıl İstanbul Esenyurt Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Yüksek lisansını tamamlamıştır. İkinci üniversite olarak Anadolu Üniversites’nde  Sosyal Hizmetler Bölümüne devam etmektedir.
Milliyet Pembenar  yazarıdır. İletişim alanında TRT spikeri Muratcan Canbay’dan iletişimde dil ve diksiyon dersleri almıştır.
Lisans yıllarında takım arkadaşlarıyla psikoloji alanında çalışmalar yapmış ve 20.Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi’nde “ Can you control your future? “ adlı çalışmaları yayınlanmıştır.
18.Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresine katılmış olup, “Travma Gruplarıyla Gönüllü Psikolog Olarak Çalışma ve Bunların Yaratabileciği İkinci Travma” çalışma grubuna katılmıştır. 19.Ulusal Psikoloji Kongresi’nde Uzm. Psk. Pınar ÖZBEK’in “Genç Yetişkinlerde Öz Farkındalık ve Geliştirilmesi: Yöntem Dağarcığı Oluşturma, Program Tasarlama ve Uygulama Süreçleri” çalıştayına ,aynı zamanda Davranış Bilimleri Enstitüsü kurucusu Emre Konuk’ un “Terapist Hataları: Bir Danışanı Kaybetmenin Bin Bir Yolu” konulu çalıştayına  katılım göstermiştir.
Lisans eğitimi boyunca alana yönelik teorik birikimini arttırmak ve pratik deneyimler edinebilmek için çeşitli stajlar yapmıştır. Zorunlu stajlarını Boğaziçi Üniversitesi, Ayvalık Devlet Hastanesi’nde tamamlamış, Gönüllü stajında Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin AMATEM, Poliklinik servisi, B1 servisi ve Çocuk Ergen Polikliniğinde gözlem ve pratik imkanı bulmuştur.
Yar. Doç. Dr. Oytun ERBAŞ’ın Aşkın Nörobiyolojisi kongresine katılmıştır. Lisans eğitimi seçmeli ders kapsamında İnsan cinselliği, Adli psikoloji, Sağlık psikolojisi , Nöropsikolojik değerlendirme derslerini başarıyla tamamlamıştır.
Psikolojide test geliştirme dersi için gerekli olan “İnsanların Psikolojik Yardım Almaya İlişkin Tutum Ölçeği” adlı ölçeği takım arkadaşları ile birlikte geliştirmiş ve uygulamıştır.
Lisan eğitimi boyunca Medya ve Şiddet,Trafikte agresif sürücü tutumları ve cinseyete göre farklılıklar, Bireysel ve Kollektivist kültürlerdeki mültecilerin stres farklılıkları “Pseudoneglect” konuları ve birçok konuda proposallar yazmış ve araştırmalar yapmıştır.
İleri Düzey İngilizce ve B1.3 düzeyinde Almanca bilmektedir. Klinik psikoloji programı kapsamında bitirme projesini “Medyanın Çocukların Gelişimi Üzerindeki Olumsuz Etkilerinin İncelenmesi” üzerine tamamlamıştır. Klinik Yüksek Lisansı sürecinde BDT eğitimini tamamlamıştır.
Empati Psikolojik Danışma Derneği tarafından düzenlenen Çocuk ve Ergen Testleri eğitimine katılmış olup,  EK-1 ‘ de yer alan testleri uygulama yetkisine sahiptir. Ayrıca yüksek lisans eğitiminde psikolojik testler dersini almış olup testleri uygulamaktadır.
Psikoloji Akademisi’nden almış olduğu WISC-R Zeka Testi uygulayıcı sertifikasına sahiptir.
Davranış Bilimleri Enstitüsü kurucusu Emre Konuk ve Eğitmen Asena Yurtsever’den EMDR I. Düzey Temel Eğitimini almış bulunmaktadır.
Kurucusu olduğu Ayvalık Keşif Psikoloji Hizmet Merkezi’nde EMDR terapisti olarak çocuk,ergen ve yetişkinler  ile çalışmalarına devam etmektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır