Oyun ve okul çağı çocuğunda beslenme

Oyun ve okul çağı çocuğunda beslenme

Okul öncesi dönem

Okul öncesi dönem olarak kabul edilen 0-6 yaş çocuklarına olumlu ya da olumsuz anlamda verilenlerin,onları yetişkinlik yıllarında da etkileyeceği dikkate alındığında, bu dönemde verilen eğitimin gelecekteki toplum sağlığı açısından da ne kadar etkili olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Çocuğun kişiliği okul öncesi çağlarda şekillenmekte, yetişkinlik çağındaki davranışlarını etkileyecek alışkanlıkların edinilmesi, genellikle bu yıllara dayanmaktadır. Aynı şekilde, çocuğun bu yaşlarda kazandığı yemek yeme alışkanlığı da hayatının daha sonraki dönemlerini etkileyecek ve ileride ortaya çıkacak beslenme sorunlarının temelini oluşturacaktır. Okul öncesi yıllar çocuğun düzenli fiziksel aktiviteler ve besleyici yiyecekler üzerine odaklanarak, sağlıklı bir yeme ve yaşama düzeni kurmaya başlaması için en iyi zamanlardır. Anne-babalar ve diğer eğitimciler konu modelleridir.Okul öncesi dönemde, çocuğa dış dünyayı tanıma olanağı veren, ona çeşitli alışkanlıklar kazandıran temel kurum ailedir.(4)

İlk yaştan itibaren çocuk giderek bağımsızlık kazanmaya başlar, aile içinde çocuk değişmeye başlayan bir birey haline gelir. Bu sayısız değişme ve gelişme döneminde çocuğun yeme alışkanlıkları da doğrudan veya dolaylı ailenin, özellikle anne ve babanın beslenme alışkanlıklarından etkilenir.(5,6,7) Çocuk, aile içinde temel öğrenme için gerekli deneyimleri kazanırken, olanaklar ölçüsünde gidebileceği okul öncesi eğitim kurumlarında bu deneyimleri pekiştirme ve zenginleştirme fırsatını bulur. Bu anlamda, okul çağı çocukların beslenme sorunlarının önlenmesinde ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılmasında öğretmenlere büyük görevler düşmektedir(4)Oyun çocukluğu döneminde çocuk yiyecek bakımından kendisine sunulan besinlere tabidir.Anne,baba ve varsa bakıcılar kendi yiyecek alışkanlıklarının,sevdikleri ve sevmedikleri şeylerin çocuk tarafından taklit edileceğini bilmelidirler.(6)Anne ve babanın yedirme için ısrarları, ödüllendirme, ceza verme gibi yemek yeme sürecini vurgulayan tutumları çocuğun yeme alışkanlığını olumsuz yönde etkiler.(5,6)Çocukların yiyecek tüketimleri günlük olarak değişmektedir ve bazı günler az, bazı günler fazla yemeleri bu yaş grubunun özelliklerindedir.(5,6,7)Bununla birlikte yemeklerini belirli saatte vermek, öğünler dışında abur cubur tabir edilen bisküvi, kraker, simit, kola, çikolata gibi besinlerin yenmesine izin vermemek gibi önlemlerle çocuğu düzenli bir beslenme programına alıştırmaya çalışılmalıdır. Çocukluk dönemindeki beslenme deneyimlerinin yetişkinlik yaşamındaki beslenme modeli üzerinde önemli bir etkisi vardır. O nedenle bu dönemde çocuk zorlanmadan değişik yemek çeşitlerine alıştırılmalı, bu şekilde ileri yaşlara uzanan doğru yemek seçme alışkanlığı edinilmesine çalışılmalıdır. Sağlıklı beslenme önerileri tüm aileye yöneltilebilir, fakat küçük çocukların özel besin gereksinimleri göz önüne alınmalıdır. Çocuğun tek besin türüne bağımlı kalmamasına dikkat edilmeli, besin çeşitliliği sağlanmalıdır(5,6) Okul öncesi çocuklar, her ne kadar yeni yiyecekleri denemek konusunda isteksiz iseler de, yiyecekler hakkında çok meraklı ve araştırmacıdırlar ve aile sofrasındaki yemeklere katılmaktan hoşlanırlar. Bu isteksizlik eğer aileler yeni yiyecekler konusunda konulur ve onların bu yiyecekleri hazırlamalarına veya yetiştirmelerine olanak sağlarsa ortadan kalkabilir.(7)Bu yaş grubu çocuklar besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmazlar. Besinleri kendine özgü tatlarına göre sunmak gerekir. Besini tanıyabilecekleri şekilde gördüklerinde ve besinler elleri ile yiyebilecekleri şekilde olduğunda daha çok severler. Okul öncesi dönem çocuğu besin seçicidir ve her besini iştahla yemez. Sevdikleri oldukça sınırlıdır. Aile çocuğun sevmediği yemekleri sofraya koyarak onun görmesini ve öğrenmesini sağladığı sürece, çocuk ileri yaşlarda bu yemekleri severek yiyecektir. Tekrar tekrar aynı yemeği gören çocuk genellikle bir süre sonra kendiliğinden yemeği tatmak ister.Seviyor diye aynı yemeği sık sık pişirmek, o besine karşı isteksizlik oluşturabilir, yiyecekleri karıştırmaktan hoşlanmazlar. Bu çağda çocuk besin seçicisidir, her besini iştahla yemez.Okul öncesi çağdaki çocukların iştahlarının azalması ve besin tüketimindeki düzensizlikler yemeklerin daha iyi hazırlanması ve daha çekici servis edilmesiyle engellenebilir. Ayrıca yiyeceklerin ne sıcak ne de soğuk olmaması gerekir. Çocuğa yeni bir besin yedirilecekse; bunun az alışılmış, ancak popüler besin olmasında fayda vardır. Çünkü çocuklar yeni bir besinin kokusu, görünüşü veya yumuşak, sert, elastik vb. dokusu ile ilgilenirler. Besinin bu özelliklerine göre o besini yer veya tamamen reddedebilirler. Örneğin çocuk kuru bir besini tüketmekte güçlük çekebilir. Ayrıca çocuklar acılı, tuzlu veya ekşi tatları genellikle reddederler.Okul öncesi çocuklar büyüdükçe daha az inatçı ve talimatları yerine getiren kişiler olurlar ve tanımadıkları ortamlarda daha küçük yaş gruplarına oranla daha rahat yemek yerler. Bu dönem çocuklar yeni yiyecekleri denemek konusunda cesaretlendirilmeli ve desteklenmelidir. Esas amaç çocukların değişik sağlıklı yiyecekleri kabul etmesini sağlamak olmalı, tabaklarında bulunan yiyecekleri yemelerini sağlamak olmamalıdır.(7)

Okul öncesi çocuklardaki beslenme hedefleri; normal büyüme ve gelişimini, çeşitli besinlerden tüketmesini ve ileriye yönelik sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesini sağlamaktır.Çocuğun gerek sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanması, gerekse büyüme ve gelişmesini tamamlayabilmesi için, kendisine tüm besin gruplarından besinlerin uygun pişirme yöntemleri ile sunulması ve öğün atlamadan beslenmesi, çocuğun sağlıklı olmasının ön koşuludur. (6)

Yaşı ne olursa olsun çocuklar yetişkinlerle aynı besinlere gereksinim duyarlar. Sadece gereksinim duyulan miktarlar daha azdır.Yetişkin porsiyonları, çocukların kapasitesini aşar. Çocukların mideleri bu derece büyük porsiyonları  alacak büyüklükte değildir. Okul öncesi çocukların porsiyonları yetişkin porsiyonlarının 1/4’ü ile 1/3’ü arasında olmalıdır.

Süt grubu 2 porsiyon

Et grubu 2 porsiyon

 Sebze-meyve grubu 5 porsiyon

Ekmek ve tahıl grubu 3-6 porsiyon olarak önerilmektedir.

 Küçük çocuklar günde beş veya altı öğün yemeye gereksinim duyarlar, çünkü mide kapasiteleri sınırlıdır. Yapılan bir çalışmada 3-5 yaş arası çocukların % 60'ının günde üçten fazla, altı yaşındaki çocukların ise % 50'sinin günde beş öğün tükettikleri belirlenmiştir. Günlük dört öğünden az tüketen çocukların enerji, kalsiyum, protein, C vitamini ve demiri yetersiz aldıkları bildirilmiştir. Bu nedenle çocukların sabah, öğle ve akşam ana öğünlerinde yedikleri izlenmeli böylece öğünlerde tükettiği besin miktarına bakılarak kuşluk, ikindi ve yatarken meyve, süt, ayran veya peynir, ekmek gibi besinler verilebilmelidir.(7)

60-72 aylık 416 çocuğun beslenme alışkanlıklarıyla ilgili gösterdikleri davranışlarda öğretmen görüşlerinin değerlendirilmesi üzerine yapılan bir  araştırmada, kız çocuklarının yarıdan fazlasının (%55.1), erkek çocuklarının da yarıya yakınının (%45.8) yemek seçtiği görülmektedir. Bu sorunun çözümünde anne ve baba hatalarının öncelikle düzeltilmesi gerekmektedir. Yetişkinler de yemekler arasında ayrım yapmamalı, bu konuda çocuklara kötü örnek olmaktan kaçınmalıdırlar Yemek seçen çocuklara yiyecekler değişik şekillerde hazırlanarak yedirilebilir ve çocuğa yemek değişik biçimlerde sunulabilir, böylece seçme şansı da tanınabilir. Çocuğun yemek seçmesini önlemek için daha erken dönemde, değişik kıvam ve tatlardaki ek besinlere çocuk alıştırılabilir. Sınıf içerisinde çeşitli eğitim materyalleri ile farklı ve ilginç etkinlikler düzenlenerek, çocukların sevmedikleri besinlere karşı olumlu düşünceler geliştirmeleri de sağlanabilir.Oyun dönemindeki çocuklar beslenmede yemek seçmeye başlayabilir. Çocuk sadece birkaç yemeği yemek istemiyorsa sorun değildir. Ancak çocuk birkaç çeşit yemek dışında başka bir şey yemek istemiyorsa beslenmede sorun yaşanıyor demektir. Yemek seçmede en büyük etmen yine aile bireylerinin besinlere karşı tutumudur. Çocuk aile içinde bir otorite olarak gördüğü babadan yakın hissederek her türlü zorluğunu çözen anneden ve paylaşma duygularıyla birlikte, kıskançlıkla yaklaştığı kardeşlerinden etkilenir. Beğenilerinde ve isteksiz davranışlarında onların davranış biçimleri ön plandadır. Aynı zamanda oyun çocuk için çok çekici olacağından yemek yemeyi unutabilir. Besine ilgisizlik, sofra düzeninin olmaması, sofraya oturmamak, yemeğini sadece makarna, patates kızartma, köfte ve sütten veya sadece ekmek üstü besinlerden oluşan çocuklarda ileriye dönük yemek seçme, azla yetinme veya tek besin yeme şekline dönüşebilir. Bu sorunların çözümünde anne ve baba hatalarının öncelikle düzeltilmesi gerekmektedir.Yetişkinler de yemekler arasında ayrım yapmamalı, bu konuda çocuklara kötü örnek olmaktan kaçınmalıdırlar. Yemek saatleri düzenli olmalı, yemek aralarında çikolata, pasta şeker, kolalı içecekler gibi besleyici niteliği olmayan besinlere alışmamasına özen gösterilmelidir. Yemek seçen çocuklara yiyecekler değişik şekillerde hazırlanarak yedirilebilir. Ayrıca çocuğa yemeği değişik biçimlerde sunarken, seçme şansı da tanınabilir. Örneğin ıspanağı börek olarak mı, yumurtalı mı ya da yoğurtlu mu yemek istediği sorulabilir. Yemek seçen çocuk yemediği yemekler karşısında zorlanmamalı, çocuğa aynı besin değerini taşıyan değişik seçenekler sunulmalıdır. Çocuğa yemek seçmeden, düzenli beslenme alışkanlığı kazandırmak çocuğu ek besinlere alıştırırken benimsenen tutumla yakından ilgilidir.Çocuğun yemek seçmesini önlemek için erken dönemde (0-1 yaş) değişik kıvam ve tatlardaki ek besinlere alıştırılmalıdır. Çeşitli yemeklere azar azar ve yavaş yavaş alıştırılmaları gerekir. 4-6 yaş arası çocukların beslenme alışkanlıkları ile ilgili yapılan bir araştırmada, öğretmenlerin verdiği cevaplara göre hiç yemek ayırmaz diyenlerin oranı %37.33, bazen ayırır diyenlerin oranını %54.67, her zaman ayırır diyenlerin oranını %7.11 olarak tespit etmiştir.alışmada, öğretmen görüşlerine göre yemek seçmez diyenlerin oranı %49.4, bazen seçer diyenlerin oranı %42.9 ve her zaman yemek seçenlerin oranı %7.7 olup, anılan çalışma sonucuna benzerdir. Cinsiyete gole çocukların yemek seçme davranışları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.Yeme alışkanlığının kazanılması sırasında ortaya çıkan sorunlardan biri, az yemek yiyen ya da iştahsız olan çocuklarla ilgilidir. Bu tür çocuklar daha bebeklikten itibaren yemek yemeye karşı belirgin bir direnç gösterirler. Yemek istememe, zorlanma karşısında ağlama, kusma ve benzeri tepkiler bu çocukların yemek olayına gösterdikleri olumsuz tepkilerden bazılarıdır. Çizelge 4’ten de görüldüğü gibi, çocukların yarıya yakını (%41.2) yemeklerini her zaman iştahlı yemekte ve tabağına konulanı bitirmekte iken, yemeğini her zaman çok iştahlı yiyip tekrar isteyenlerin oranı sadece %16.1’dir. Okul öncesi çağdaki çocukların iştahlarının azalması ve besin tüketimindeki düzensizlikler, yemeklerin daha iyi hazırlanması ve daha çekici servis edilmesiyle engellenebilir. Ayrıca yiyeceklerin ne sıcak ne de soğuk olmaması gerekir. Yeni bir yiyecek yenecekse; bunun az alışılmış ancak popüler besinler olmasında yarar vardır. Çünkü çocuklar yeni bir besinin kokusu, görünüşü veya yumuşak, sert, elastik vb. dokusu ile ilgilenirler. Bu çağdaki çocukların bazı yiyecekleri sevmeleri ya da sevmemeleri günden güne değişebilir. Çocuk haşlanmış yumurtayı bir gün çok severek yerken, altı ay boyunca yemeyi reddedebilir.İştah düzensizdir ve bu önceden belirlenen bir durum değildir. Seviyor diye aynı yemeği sık sık pişirmek,o besine karşı isteksizlik oluşturabilir. Besinleri kendine özgü tatlarına göre sunmak gerekir, yiyecekleri karıştırmaktan hoşlanmazlar. Bu çağda çocuk besin seçicidir, her besini iştahla yemez. Yapılan bir çalışmada, her zaman ya da çoğu zaman yemeklerini iştahlı yiyen ve önüne konulanı bitirenlerin oranı anaokulu ve anasınıfı öğretmenlerinin görüşlerine göre sırasıyla %72.22, %46.81’dir. Yine aynı çalışmada, çocukların çok iştahlı yeme ve tekrar istemesine ilişkin anaokulu öğretmenlerinin görüşü %33.33 oranında çok seyrek ya da hiç, anasınıfı öğretmenlerinin görüşü %31.38 oranında çok seyrek ya da hiç şeklindedir. Bu çalışmada da çok iştahlı yeme ve tekrar isteme davranışını çok seyrek gösteren ya da hiç göstermeyenlerin oranı %39.1 olup, anılan çalışma sonucuyla paraleldir.(4)

Menü planlanırken, büyüme ve gelişme sürecinin hızlı ve devamlı olması nedeni ile

artan enerji ve besin öğeleri (özellikle hayvansal kaynaklı protein, kalsiyum, demir gibi

mineraller, vitaminler) gereksinimleri de göz önünde bulundurulduğunda, gündüz ve

bakımevlerinde 2 ana öğün (sabah kahvaltısı ve öğle öğünü) için 3/5’ini karşılar nitelikte olması önemlidir. Oyun çağındaki ve okul öncesi çocukların pek çoğunun günlük beslenmeleri düzensizdir. Bu düzensizlik bir öğünde az besin alıp daha sonraki öğünde bunu kapatmak şeklindedir. Ayrıca çocukların yemekler konusunda seçici oldukları da göz önünde bulundurulduğunda kreş ve gündüz bakımevlerinde en az 1 ara öğün (tercihen ikindi öğünü) ilavesinin yapılması önerilmektedir. Yemek hizmeti sunan tam gün okullarda uygulanan menülerde ise günlük gereksinimin 2/5’inin karşılanması, tüm gün beslenme hizmeti veren YPO’larda uygulanan menülerin ise günlük gereksinimlerin tamamını karşılar nitelikte olmasına özen gösterilmelidir.(7)

Okul çağı döneminde beslenme

Okul çağı; 6-12 yaş grubundaki çocukları kapsar.(7,9) Bu dönemde hayatlarının sonuna kadar devam edecek alışkanlıklar kazanırlar.Evinden, ailesinden bağımsız bir hayata adım atan çocuk, kendi tercihlerini yapmasını öğrenir. Bir yandan çevresindeki dünyayı tanırken, bu dünyada kontrolünü kazanmayı da öğrenecektir. Sosyal kimlik gelişimi yanı sıra 6-12 yaşlar antropometrik büyümenin de aktif olarak sürdüğü ve dolayısı ile doğru beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi gerektiği  bir dönemdir.(9)Çocuğun toplum yaşamına ilk kez bilinçli olarak girdiği okul çağı döneminde, genellikle okulda ve okul dışında tek başına kalan çocukta yanlış beslenme alışkanlıkları sıkça görülmektedir.Okul öncesi çağda çocuğun beslenme alışkanlıklarını aile etkilerken, okul çağında arkadaşlar, reklamlar vb etkenler ön plana çıkar.(1,6,8)Çocuğun ne miktarda ve hangi tür besinlere ihtiyacı olduğunu bilmemesi, düzensiz besin alımı, yanlış besin seçimi, besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasındaki hatalı uygulamalar,okullarda verilen ve yenilen besinlerin uygun olmayışı beslenme sorunlarına neden olmaktadır.(7,6)Bu nedenle çocuğun yeterli ve dengeli beslenebilmesi için çocuğun kendisinin, ailenin, okul yönetimindeki kişilerin ve öğretmenlerin beslenme konusunda eğitilmeleri önemlidir.(6,8)Bu çağ çocuklarda görülen başlıca beslenme sorunları zayıflık veya şişmanlık, anemi,vitamin yetersizlikleri, iyot yetersizliği ve diş çürükleridir.(7)

Çocuklarda beslenme çocuğun yaşına, cinsiyetine, vücut ağırlığına, fiziksel aktivitesine göre düzenlenmelidir.(7)

Okul öncesi dönemde olduğu gibi, düzenli beslenme ihtiyaçları devam eder. Çünkü açlığa yetişkinler kadar dayanamazlar. Yemekler düzenli olmadığında çocuklar gün boyunca daha fazla abur cubur yeme eğiliminde olur ve yemek zamanı daha az aç olurlar. Aynı nedenle yemeklerin sıklıkla atlanması da iyi bir fikir değildir. Ayrıca çocuklar güne iyi bir başlangıç yapabilmek için kahvaltıya ihtiyaç duyarlar.(1)Yeni bir günün başlangıcında, bütün gece aç kalan vücudun, çalışma gücüne kavuşması için sabah kahvaltısının önemi büyüktür. Uzun süren bir açlık sonucu kahvaltı edilmediğinde kişi kendini güçsüz hisseder, başı döner, yeterli enerji oluşmadığı için zihinsel faaliyetler özellikle dikkat, çalışma ve öğrenme yeteneği azalır. Okulda başarı düşer. Kahvaltı beyin fonksiyonları için gerekli enerjiyi sağlayarak öğrenmeyi olumlu yönde etkiler.(6,7,8)Ara öğünler çocuğun sağlıklı beslenme planını seçmesine katkıda bulunurlar.Dikkatli seçildiklerinde ara öğünler çocuğunuzun gün boyu almayı ihmal ettiği besin gruplarının yerini doldururlar. Büyüme çağında ara öğünlerde süt, ayran, meyve suyu,peynirli ekmek vb. besinlerin tüketilmesi uygundur. (8)Çocukların bir öğünde veya bir günde değil, birkaç gün içinde tükettiklerinin toplam miktarı önemlidir. Çocuğunuz ara sıra belli birkaç besini tüketmiyor veya bir öğünde fazla bir şey yemiyorsa bunda endişe etmenizi gerektiren bir durum yoktur. Ana ve ara öğün zamanları çocuğunuzu sıkmayacak şekilde olduğunda beslenme alışkanlıkları da iyi yönde gelişir. Yemek zamanında oluşan stres, besin tüketimine yansır. Yemek zamanında tartışma eleştiri yapmadan iletişim kurmaya çalışarak güzel vakit geçirilmelidir.Yemek zamanı iyi bir aile zamanı olmalıdır. Çocuklara besleyici besinleri yemelerini söylemekle, bunu göstermek aynı etkiye sahip değildir. Çocuklar aileleriyle birlikte yemek yediklerinde genellikle daha çeşitli ve besleyici yemekler yerler. Aynı zamanda sosyal davranış modelleri geliştirirler. Kahvaltı, öğle veya akşam yemekleri çocuklara olumlu yeme alışkanlıkları kazandırmada iyi birer fırsattır.Çocukların kendi besin seçimlerini yapmalarına izin verilmelidir. Çocuklara neyi,ne kadar yiyeceklerine karar verme konusunda şans tanıyın. Onların kişisel besin tercihlerine ve damak zevklerine saygı gösterin. Onlara yemek istemedikleri yemekleri kibarca reddetme fırsatı verin. Çocuklara ana ve ara öğünleri planlamaya katılma fırsatı verin. Bu onlara besin seçmede nasıl karar vermelerini öğreten bir yoldur. Çocuklar planlanmaıõna ve hazırlanmasına katıldıkları besinleri daha çok severler. Onları zorlamadan yeni besinler denemeye teşvik edin. Yeni besinleri denemek yeni hobileri denemek gibidir. Bu onların bilgilerini, deneyimlerini ve yeteneklerini arttırır. Çocuklar sık olarak tükettikleri besinleri daha çok severler. Çocuklarınıza düzenli olarak meyve ve sebze verirseniz ve kendiniz de yerseniz zamanla onları seveceklerdir.

Besinlerden günlük alınan enerji, protein, vitamin ve minerallerin vücutta en elverişli olarak kullanılabilmesi için dört besin grubunda yer alan besinlerin öğünlere dengeli dağıtılması gerekir.(7)

nlük tüketilmesi önerilen toplam miktar

2-3 su bardağı süt veya yoğurt (350-450 gram)

+

1 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir( 30 gram)

2-3 köfte kadar et-tavuk-balık-hindi

+

Haftada 3-4 kez 1 adet yumurta

+

Haftada 3-4 kez 1 porsiyon kurubaklagil

4-6 orta dilim ekmek (200-300 gram)

+

1 küçük kase pilav-makarna (6-8 yemek kaşığı) veya 1 orta dilim börek

+

1 kase kadar çorba

(7,8)

Beslenme eğitimi ilköğretim çağındaki çocuklar için çok önemlidir. Çocuklar büyüme ve gelişmeleri için gereksinimi olan besinlerin neler olduğunu öğrenmelidirler.Çocuklara sağlıklı bir gelecek sağlamak için okul temelli beslenme eğitimi programlarına ulusal düzeyde öncelik verilmelidir. Okul beslenme programlarının, hükümetler, toplum liderleri, doktor, diyetisyen, hemşire, öğretmen ve ailelerin katılımıyla, uygulanması ve sürekliliği sağlanmalıdır.(1)

Ülkemizde okul yemek uygulamaları

Okullardaki yemek uygulamaları, çocukların gelişimini desteklemeyi ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmayı hedeflemektedir. Okul yemeklerinin yaygın olarak uygulandığı ülkelerde yapılan çalışmalarda, okul yemeklerinin dar gelirli aile çocukları başta olmak üzere, çocukların beslenme kalitelerini iyileştirdiği, besinlerde çeşitlilik sağladığı, özellikle süt ve süt ürünleri ile sebze-meyve tüketimini arttırdığı görülmüştür. Okul yemekleri, ilk kez 1902’de Danimarka’da, 1903’te İsveç’te, 1940’lı yıllarda da Amerika’da uygulamaya konmuş, daha sonraki yıllarda dünyanın pek çok ülkesinde yaygınlaşarak devam etmiştir. Başlangıçta çoğunlukla süt ya da meyve servisi ile başlayan uygulamalar, zaman içinde sabah kahvaltısı ve/veya öğle yemeği şeklinde ana öğünlere dönüştürülerek zenginleştirilmiştir. Daha ötesi sağlıklı beslenme ilkeleri esas alınarak, yemeklerin besin içeriği arttırılmış, yemekler çocuklar için çekici hale getirilmiştir.Ülkemizde ilköğretim çağındaki çocuklara beslenme programları, ilk kez UNICEF tarafından 1956-57 yılında deneme niteliğinde, gıda yardımı uygulaması şeklinde başlamıştır. UNICEF ile başlayan bu programa, 1959-60’tan itibaren CARE (Christian Action Research and Education) de katılmıştır. Bin dokuz yüz atmış beş yılında UNICEF’in yardımları teknik alana kaydırılmış, okul beslenme uygulamaları 1975 yılına kadar CARE ile devam etmiştir (27). 1973-77 yılları arasında uygulanan III. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, hükümetin isteği ile CARE yardımları kesilmiş ve kendi kaynaklarımız kullanılarak öğrencilere un, margarin, pirinç ve süt tozu yardımı yapılmıştır. Fakat bu uygulama, bir hükümet programı haline getirilemediği için sürekliliği olamamış, zaman içinde sonlandırılmıştır. Bundan sonraki yıllarda kesintili olarak, ülkemizin farklı bölgelerinde, farklı amaçlarla (pilot çalışmalar şeklinde) süt servisi yapılmıştır.

Okul beslenme programlarının başlangıcı incelendiğinde, hemen her ülkede ilk tercih edilen besinin süt olduğu görülmüştür. Çünkü süt, uygulama kolaylığı yanında, enerji, protein, karbonhidrat, yağ, A vitamini, riboflavin, kalsiyum ve magnezyum gibi pek çok besin ögesini birlikte içeren, besleyici değeri yüksek bir içecektir . Okullardaki süt uygulamaları ile bir yandan çocukların beslenmeleri desteklenmekte, diğer yandan süt içme alışkanlığı kazanmaları hedeflenmektedir. Sonuç olarak, bu konuda yapılan bazı çalışmalarda, okulda süt içen çocukların, içmeyenlerden daha iyi beslendikleri, daha fazla kalsiyum, A vitamini, riboflavin aldıkları gözlenmiştir. Benzer şekilde Portekiz’de “Okul Sütü Uygulaması” ile yıllık öğrenci başı süt tüketimi 29 litreden, 70 litreye yükselmiş ve on yıl içinde öğrencilerin boy uzunluğunda ortalama 3 cm’lik bir artış gözlenmiştir. Ayrıca çocukların zihinsel aktivitelerinde ve okula devamlarında da belirgin iyileşmelerin olduğu bildirilmiştir.

Özel okulların tümünde öğle öğünü, bazılarında öğle öğününe ek olarak kuşluk ve ikindi ara öğünleri de verilmektedir. En az üç, genellikle dört çeşitten oluşan ya da çoktan seçmeli olan öğle yemekleri/mönüleri, genellikle besleyicilikten uzak, daha çok çocukların tercihleri ön plana alınarak düzenlenmektedir.Devlet okullarının büyük çoğunluğunda öğrencilere, öğle öğünü ya da kuşluk ve ikindi gibi ara öğünler şeklinde bir uygulama yapılmamakta, yalnızca ilköğretim okullarının ilk kısmında, ara öğün şeklinde bir beslenme programı uygulanmaktadır. Bu uygulamada çocuklar, evden ya kendi isteklerine ya da öğretmenin belirttiği programa göre yanlarında yiyecek getirmekte ve beslenme saatinde bu yiyecekleri tüketmektedirler. Ancak, uygulanan bu beslenme programları, genellikle aileler ve öğretmenler tarafından önemsenmemekte, ihmal edilmekte, çocuklar çoğu kez okul kantinlerinden ya da okul civarından satın aldıkları açma, poğaça, ekmek arası, kraker, bisküvi, kek, gazoz, meyve suları, çikolata, gofret, şekerlemeler, cips gibi besleyici değeri düşük besinlerle karın doyurmaktadırlar.(10) Tüm gün öğretim yapan okullarda öğle yemeği genellikle tabldot olarak öğrencilereokul yemekhanesinde verilmektedir. Bu öğünde çocuğa günlük ihtiyacının üçte birini karşılayacak şekilde sunulan yemekler düzenlenmelidir. Bazen de çocuk evden, öğle öğününde yiyeceklerini getirmektedir. Aç kalan çocuk ise okul çevresinden besleyici değeri düşük ve sağlıksız yiyecek ve içeceklerle karın doyurmakta, besinlerle geçen hastalık riski artmakta,beslenmenin maliyeti artmakta ve dengesiz beslenme ile sonuçlanmaktadır.(7)

Sonuç

Sağlıklı beslenme ,anne karnından başlayan bizim şu andaki sağlığımızın bir parçasını oluşturuyor.Çocukluk dönemi ve sonrası için annenin tercihleriyle beraber kendi tercihlerimizin ön plana çıktığı bu süreçte yeterli ve dengeli beslenmek çok fazla önem taşımaktadır.Yetişikinlik döneminde yaşayacağımız bir çok hastalığın temelleri çocukluk döneminde atılmkata,sürdürülen beslenme alışkanlıkları ise kendimiz dahil ileride yaşayacağımız aileyi etkilemektedir.Sağlık toplumun sağlıklı bireylerden oluşur.Sağlıklı bireylerde çocukluk döneminden itibaren sağlıklı beslenen ve sağlıklı beslenmeyi bilen bireylerle mümkün dür.Bu çerçevede ilk önce ailelere,daha sonra okul çağında öğretmenlere,arkadaş çevrelerine ve bunlara beslenme anlamında destek olacak eğitim verecek kişiler diyetisyenlere çok iş düşmektedir.

KAYNAKÇA

1.Özpulat,F.,Sivri,B.(2013).Köy ve Kasaba İlköğretim Okulu Öğrencilerinin Beslenme Durumları.Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi. 22( 6 ); 207

2.Baysal,A ve ark.Diyet El Kitabı.Hatipoğlu Yayınevi.2008.

3. 5.baskı Baysal,A ve ark .Beslenme

4.Oğuz,Ş.,Derin,D.(2013).Okul öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Etmekte olan 60-72 Aylık Çocukların Beslenme Alışkanlıkları:Öğretmen Görüşlerinin değerlendirilmesi.Tübav Bilim Dergisi.6(1); S1-10

5.Altınbaş,Ç.(2010).3-5 Yaş Grubundaki çocuklarda kabızlık ve beslenme örüntüsü arasındaki ilişkinin Değerlendirilmesi.Yüksek Lisans Tezi.Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

6.Köksal,G.,Gökmen,H.(20009Çocuk Hastalıklarında Beslenme Tedavisi.Hatipoğlu yayınları

7.Okul öncesi ve okul çağı çocuklara yönelik beslenme önerileri ve menü planlama.(2013).Sağlık bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu

8.İlköğretim Çocukları için Sağlıklı Beslenme.(2008),T.C.Sağlık Bakanlığı,Ankara.

9.Özegenç,F.Oyun ve Okul Çocukluğu Döneminde Beslenme.Güncel pediatri.s92-93

10.Garipağaoğlu,M.,Özgüneş,N.(2008).Okullarda Beslenme Uygulamaları. Çocuk Dergisi 8(3):152-159.

 

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Şeyda Karahasan

Dyt. Şeyda Karahasan
Dyt. Şeyda Karahasan
Giresun - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube