Narsizim mi? özgüven mi?

Narsizim mi? özgüven mi?

Genellikle narsizim ve özgüven birbirine karıştırılır. Narsist olan kişinin, özgüvenin yüksek olduğu sanılır. Dahası narsizim özgüven zannedilir.

Çevremizde  sıkça gördüğümüz; kendinden emin, kendine çok değer veren, kendini dünya harikası zanneder kişilerin hepsinin özgüveni yüksek mi? Bu  insanlar özgüvenli mi? Bu soruların cevabını arayacağız.

Bu iki kavramı ayrıştırmak için önce narsizmi ele alalım;

Narsizim nedir?

İsmini mitolojik bir karakter olan Narkissos’dan alır. Mite göre Narkissos  bir gün suda kendi yansımasını görür ve ona aşık olur. Saatlerce seyredip durur. Suyun üzerinde  duran kendisine bakan ama karşılık vermeyen bu imge, tam ona sarılacakken yok olur. Sonunda Narkissos aşkına kavuşmak için suya düşer ve boğularak ölür. Aslında bu öykü Narsistlerin durumunu çok güzel alegorize etmektedir. Çünkü onlar da sürekli sudaki yansımalarına aşıktırlar.

Narsizim: Kendini  aşırı sevme, aşırı güvenme ve büyük görmedir. Narsistik kişilik bozukluğu ise kişinin kendisiyle ilgili önemlilik, yeteneklilik duygularına fazlaca sahip olması, zihninin sürekli başarı kazanma ve önde olma ile meşgul olması, başkalarından üstünlük, sürekli ilgi ve hayranlık görme ihtiyacı, eleştiri ve değerlendirmeye aşırı tahammülsüzlük, empati yoksunluğu özellikleriyle tanımlanan bir kişilik bozukluğudur.

Peki kimdir bu Narsistler?

Tanımlardan da anlaşılacağı gibi  bunlar son derece bencil ve ben merkezci kişilerdir. Çevrelerinde bir hayran kitlesi oluşturmayı hedefler ve ne yazık ki çoğunlukla başarırlar da. Övgüyle beslendikleri için sadece onları övenleri, övdükleri sürece etraflarında tutarlar. Amaçları için başkalarını kullanır ve atarlar.

Narsist kendini başkalarından farklı görür. O, farklı ve özeldir. Diğerlerinden  daha akıllıdır, güçlüdür, güzel veya yakışıklıdır. Bu nedenle başkaları ona tapmalıdır. O hata yapmaz. Hata varsa asla onun suçu değildir.

Narsistler eleştirilmeye hiç gelemezler. Eleştirene  düşman kesilirler. Başkalarının ne dediğinin bir önemi yoktur. Başkalarının duygularına ve acılarına anlayış göstermezler. Onlara göre bir kişi acı çekiyorsa bu onun kendi suçudur.

Özel olduklarına  inandıkları için karşı tarafında özel olmasını isterler. Ortalama bir ilişki ve partner onlara göre değildir. İş hayatında da genelde yüksek mevkilerdedirler ya da çabucak yükselirler.

ASLINDA….

Narsistlerin görünen yüzünde bunlar var. Gerçekten  böyle mi? Narsist  aslında kendini dev aynasında gören ve gösteren bir cücedir. İçten içe yaşadığı ve üstesinden gelemediği için bastırdığı aşağılık kompleksinin esiridir. Sürekli onu yenmeye çalışır. Yenmesini yolunu da kendini ve yaptıklarını yüceltmekte bulmuştur.

Narsist, yalan söyler, hikaye uydurur. Ama en büyük yalanı kendinedir. Yalnızlıktan kıvranırken bile başkalarını terk ederek, yalnız bırakarak hayattan intikamını alır (tabi kendince).

İkili ilişkilerinde ezen ve hükmeden taraftır.  Bunları yaşayacağı kişi yoksa saldırganlaşır,  “sözel sadist”tir. Sürekli aşağılar, iğneler,imalarda bulunur. Sözel şiddetiyle, iktidarını korur.

Sürekli “en” olmaya çalışmak ve dikkat çekmek onların ruhlarını çok yorar ama  bunun farkına bile varamazlar. Eksiklikleriyle yüzleşemedikleri için kolay olan yolu seçerler; yokmuş gibi yaparlar. Ortada bir sorun yoktur ve olmamıştır. Yıprandıkça yıpranırlar ama çevrelerine azap çektirmeye de devam ederler, kendilerine de.

Kendilerini değerli hissetmek için başkalarını değersizleştirip dururlar. Başkalarına ihtiyaçları yok gibi görünmeleri bir aldatmacadır. Başkaları üzerinden kendi benliklerini inşa ederler. Yani o hep küçümsediği “ötekiler” olmadan ne yazık ki narsist var olamaz. Benliği hep eksiktir. Başkasını ezerek ancak kendini sevebilir. Kendini sevebilmesi için diğer insanları aşağılama ya da küçümseme zorunluluğu duyarlar.

Aslında sevgi ve ilgi  açlığı içinde büyümüşlerdir. Sevginin dolduramadığı benliklerini başka yanlarını abartarak doldurmaya çalışırlar. Kernberg (1975); narsistik hastaları incelediğinde bu hastaların geçmişlerinde örtük, sözel olmayan ancak yoğun ve incitici bir agresifliğe sahip sahip; kronik olarak soğuk, duyarsız, ilgisiz, görünüşte iyi işlev gören bir anne figürüne sıkça rast geldiğini belirtir. Bu kişiler, çoğunlukla nesnel olarak fiziksel güzellik; özel, üstün bir yetenek, zekâ vb. gibi gerçekten de diğerlerinin hayranlığını uyandıran bazı doğal fiziksel ve zihinsel niteliklere sahiptirler. Bu ayırt edici özellikler, çocuğu annenin sevgisizliğinden, ilgisizliğinden, nefretinden; yani agresifliğinden koruyucu bir işlev görürler.  

Narsistler kendilerini hasta olarak görmezler ve asla psikoloğa gitmeye yanaşmazlar. Gitseler  bile bu sadece bir kere de kalır. Geliş nedenleri de kendilerindeki bu durum değil;yaşadıkları depresyon ya da ilişki problemleridir.

ÖZGÜVEN NEDİR?

Artık narsizmin ne olduğunu biliyoruz. Özgüveni yüksek olan kişi ise kendini iyi tanıyan, duygu ve düşüncelerini iyi yönetebilen kişidir. Kendini ve çevresini sever.

Başkalarını ezmez, hor görmez. En iyi kendinsin bildiğini düşünmez. Yanlış yaptığında ders alır ve bir daha yapmaz.

Eksik yönlerini bilir bunlarla kişiliğini olumlu yanlarıyla bütünleştirir. Gerçekçi düşünceleri vardır. “Ben yapmam, ben başaramam “ gibi içsel olumsuz konuşmaları yoktur. Evrene olumlu mesajlar gönderdiği için de olumlu şeyler yaşar.

SONUÇ YERİNE

Narsizm her zaman vardı. Ancak özellikle son yıllarda, bir artış gösterdiği görülmektedir. Bunun psikolojik nedenleri kadar başka nedenleri de var; paylaşma ve aidiyetlik duygusunu veren aile bağlarının çözünmesi, kapitalizmin, insanı “tüketici “düzeyine indirip tükettiği müddetçe var sayması, reklamların  sürekli “daha fazlasını hak ettiğimiz”i söyleyen cümleleri, iş hayatında rekabet ekseninde sürekli daha iyi olunduğunu ispatlama çabası  narsizmi besleyen ve kuvvetlendiren şeyler.

Narsistlerin içindeki canavar ona çanak tutanlarla büyür. Bu nedenle “Dünya kötüyse, bu Don Kişotların değil Sanço Panzaların suçudur.”

Kaynakça

Kernberg O. F.(1975). Borderline Conditions And Pathological Narcissism. New York: Jason Aronson

    

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Reyhan Algül

Etiketler
Narsizm
Uzm. Psk. Reyhan Algül
Uzm. Psk. Reyhan Algül
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube