Bu ana-babalar birçok kural koymakla birlikte destek de getirirler. Ancak, bunu yaparken ana-babalar da uygun olmayan bir duygusal kalıtım ve kaygı görülür. Bu ana-babalar düşman bir çevreye karşı çocuklarını koruyan ana-babalar olarak tanımlanır. (Whirter-Voltan-Acar, 1998).
Kimi ebeveynlerde çocuklarına adım başı karışırlar; arkadaşlarını kendi seçer. Kiminle oynayıp oynamayacağını belirler, sık sık öğütler verir. Arkadaşlarından gelecek tehlikeleri abartır. Onlara karşı kuşkulu davranmayı ve güvenmemeyi aşılar.
Koruyucu tutuma sahip ana-babaların anne-babaların çocukları, çoğu kez kaygılı olduklarından kurallara harfiyen uyarlar. Utangaç, bağımlı, içine kapanık olurlar. (Whirter-Voltan Acar, 1998).
Koruyucu ana baba tutumunun yanı sıra belirli bazı yanlış otorite şekilleri de vardır..
Babacanca Otorite:
Bu durumda da söyleneni yapmaları gösterilen sevgiye bağlıdır. Fakat bu sevgiyi öpücükler, şefkat yerine tatlılık, anne-babanın iyiliği, hoşgörülü oluşları doğurur. Her şeye izin verilir. Cimri değildirler, önemli olan her şeyin yolunda gitmesidir. Böyle bir ailede çocuklar anne babayı yönlendirmeye çalışırlar.
Dostça Otorite:
Çoğunlukla çocukların doğumundan önce anne baba aralarında anlaşmaya varırlar. Çocuklarıyla dost olmaya kara verirler. Bu çok olumlu bir karardır. Baba ile erkek çocuk, anne ile de kız çocuk arkadaş olabilirler. Böyle bir ilişkinin kurulması da gerekir. Ancak bu ilişkide aşırılığa kaçılırsa eğitim durur ya da ters yönde bir gelişme gösterir. O zaman çocuklar anne-babayı eğitirler.
Yozlaştırıcı Otorite:
Karakter bozucu, kötü bir otorite türüdür. Çocuğun söylenileni yapması için hediyeler alınır. Ödün verilir. Ana-baba rahatça; “Eğer saygılı olursan sana iyi bir oyuncak alacağım, saygılı olursan sirke gideriz” der. Aile içinde bir takım primler verilmesi doğaldır. Fakat söyleneni yapması karşılığında ödün vermemeli, ya da yinelenmemelidir.(Makarenko, 1992;50)