Korona (covid-19 ) ve böbrek

Korona (covid-19 ) ve böbrek

Kalp, akciğerler, karaciğer ve böbrekler gibi organ sistemleri birbirlerinin işlevlerine bağımlıdır ve birbirlerini desteklerler, bu nedenle COVID-19  bir organda hasara neden olduğunda diğerleri risk altında kalabilmektedir. Böbreklerin temel işlevlerinin kalp, akciğerler ve diğer sistemler üzerinde etkisi vardır. Bu nedenle, COVID-19 hastalarında ortaya çıkan böbrek hasarının, hastalığın ciddi, hatta ölümcül seyrinin bir uyarı işareti sayılabilir.

COVID-19  küresel pandemiye yol açan korona virüsün neden olduğu hastalık akciğerlere zarar verdiği bilinmektedir. Birçok bilinmezliği olan hastalığın akciğer dışında birçok organa zarar verdiği ve fonksiyonlarını etkilediği görülmektedir. Daha fazla insan hasta oldukça, korona hakkında daha fazla bilgiler  ve yeni anlayışlar ortaya çıkmaktadır. Koronavirüsün kalp ve böbrekler de dahil olmak üzere diğer organlarda ciddi ve kalıcı hasara neden olabileceğini artık bilinmektedir. 

Şiddetli COVID-19 geçiren veya geçirmekte olan bazı hastalarda, hastalıktan önce önce altta yatan böbrek sorunu olmayanlarda bile böbrek hasarı belirtileri saptanabilmektedir. İlk raporlarda, COVID-19 nedeniyle  hastaneye kaldırılan hastaların %30'unun orta veya şiddetli böbrek hasarı geliştiği ifade edilmektedir. COVID-19 hastalarında böbrek sorunlarının belirtileri arasında en sık olarak  idrarda yüksek düzeyde protein ve idrarda kanama görülmektedir. Bütün bunların yanında kan üre ve kreatinin seviyesinde artış, hipertansiyon ve böbrek yetmezlik bulguları ortaya çıkabilir, hatta diyaliz ihtiyacı doğuracak ölçüde kalıcı veya geçici kısmi böbrek yetmezliği gelişebilir. COVID-19 yakalananlarda genel bir böbrek ağrısı genel görülmektedir, ancak bu subjektif bir bulgudur, bunun böbrek fonksiyonlarını kontrol etmek için bir işaret ve bulgu olarak görülmelidir.

Böbrek hasarı, bazı durumlarda diyaliz gerektirecek kadar şiddetli olabilir, ki buna akut böbrek yetmezliği diyoruz. COVID-19’li hastalarda akut böbrek yetmezliği gelişme riski normal insanlara göre iki kat fazla görüldüğü saptanmıştır. Şiddetli COVID-19'lu hastaların çoğu, yüksek tansiyon ve diyabet dahil olmak üzere kronik rahatsızlıkları olan hastalardır. Yüksek tansiyon ve diyabeti olan hastalarda COVID-19'a bağlı böbrek hastalığı riski artmaktadır. Tabi bunun yanında hiçbir kronik rahatsızlığı olmayanlarda veya virüs bulaşmadan önce böbrek sorunu olmayan hastalarda da böbrek hasarı görülebilmektedir.

COVID-19 hastalığı için risk grupları

Bir kişinin risk grubunda olması, mevcut kronik hastalığına bağlı olarak kişinin herhangi bir kronik hastalığı mevcut olmayan kişilere nazaran COVID-19 hastalığını daha ağır geçirme riski taşıdığı anlamına gelir.  Risk grubu hastaların COVID-19 pandemisi süresince bulaştan korunmak için ayrıca önlemler alması büyük önem arz eder. Ancak, kişide mevcut kronik hastalık COVID-19 virüsüne yakalanma açısından bir risk faktörü olarak görülmemektedir.

Temel olarak COVID-19’u ağır geçirme riski yüksek olan hastalıklar ve durumlar şunlardır:

İleri yaş,

Kronik akciğer hastalığı (KOAH vs)

Hipertansiyon, 

Kalp-damar hastalıkları  

Şeker hastalığı. 

Akut ve kronik böbrek yetmezliği

Diyalize ihtiyaç duyan böbrek hastaları: Bu hastalar için enfeksiyonlarla savaşmak herhangi bir kronik hastalığı olmayan kişilerden daha zor olabilir. Diyaliz tedavisi gören hastaların sık sık evden çıkması, toplu taşıma kullanması ve diyaliz merkezine gitmesi gerektiğinden COVID-19 virüsüne yakalanma ihtimalleri artar

Böbrek nakli yapılan hastalara vücudun yeni böbreği reddetmemesi için bağışıklık baskılayıcı ilaçlar verilir, COVID-19 virüsüne yakalanma ve ağır geçirme olasılıkları artar

Kronik pyelonefrit, 

Vaskülit ve skleroderma gibi bağışıklık sistemi hastalıkları olanlar-otoimmün hastalıklar

Kanser tedavisi alan hastalar

COVID-19 böbreklere nasıl zarar verir?

COVID-19'un böbrekler üzerindeki etkisi henüz net olmamasına rağmen, şu olasılıklar ön planda düşünülmektedir.

1- Koronavirüs böbrek hücrelerini direkt olarak hedef alabilir: Virüsün böbrek hücrelerini enfekte edebilir. Koronavirüs  böbrek hücrelerine; bağlanmasını, istila etmesini ve kendi kopyalarını oluşturmasını sağlayan ve potansiyel olarak  dokulara zarar veren reseptörlere sahiptir. Koronavirüsün bağlandığı benzer reseptörler,  akciğer ve kalp hücrelerinde de bulunur.

2- Oksijen azlığı böbreklerin hasarlanmasına neden olabilir: Koronavirüs hastalarındaki böbrek sorunlarının, yaygın olarak görülen zatürrenin bir sonucu olarak kandaki anormal derecede düşük oksijen seviyelerinden kaynaklanabilir.

3- Sitokin fırtınaları böbrek dokusunu yıkıma uğratabilir:  Vücudun enfeksiyona karşı bağışıklık sisteminin bir reaksiyonu olarak ortaya çıkan sitokinler böbrek dokusu yıkımında sorumlu tutulmaktadır. tepkisi de sorumlu olabilir.Sitokinler, bağışıklık sistemi bir enfeksiyonla savaşırken hücrelerin iletişim kurmasına yardımcı olan küçük proteinlerdir. COVID-19’a karşı bağışıklık sisteminin  tepkisi bazı hastalarda aşırı olabilir ve bu da sitokin fırtınası denilmektedir. Bağışıklık sisteminin ürettiği sitokin fırtınaları bir taraftan COVID-19 ile savaşırken, diğer taraftan vucudun kendi normal dokusuna da inflamasyon reaksiyonu yaparak zarar vermektedir. Bunda böbrek dahil tüm organlar(akciğer, kalp, böbrekler vs) etkilenmekte ve yıkıma uğramaktadır.

4- COVID-19 böbreklerin küçük kan damarlarını tıkayabilecek kan pıhtılaşmalarına neden olabilir:  Böbrekler, vücuttaki toksinleri, fazla suyu ve atık ürünleri süzen filtreler gibidir. COVID-19, kan dolaşımında, böbrekteki en küçük kan damarlarını tıkayabilen ve işlevini bozabilen küçük pıhtıların oluşmasına neden olabilir.

COVID-19'dan sonra böbrekler iyileşebilir mi?

COVID-19 ile ilişkili böbrek hasarı olan kaç kişinin böbrek fonksiyonlarını geri kazandığı ile ilgili veriler henüz elimizde yok ve  belirsizdir. COVID-19 nedeniyle diyalize ihtiyaç duymayan akut böbrek hasarı olan hastalar, diyalize ihtiyaç duyanlardan daha iyi sonuçlara sahiptir ve böbrek fonksiyonlarının düzelmesi çoğunlukla beklenen bir durumdur.  Hatta yoğun bakımda akut böbrek yetmezliği olan ve diyalize ihtiyacı olan bazı hastalar,  böbrek fonksiyonlarını geri kazanabilmektedir. Ancak bunun hangi yüzde ile mümkün olduğu henüz net değildir, ancak diyaliz ihtiyacının olduğu COVID-19’lu hastaların daha büyük risk altında olduğu tartışılmaz. İyileşen COVID-19 ile ilişkili akut böbrek hasarı olan birçok hasta  hastaneden taburcu olduktan sonra da böbrek fonksiyonunlarındaki  düşüklük  devam edebilir.

COVID-19 Enfeksiyonunda Tansiyon İlacımı Almaya Devam Etmeli miyim?

Hipertansiyon (yüksek tansiyon) böbrek problemlerinin yaygın bir nedenidir. Hipertansiyon böbreklerin kan damarlarına zarar verir ve kanı süzme yeteneklerini etkiler. Böbrekler ayrıca kan basıncını düzenlemeye ile ilgili temel bir fonksiyonu da vardır, bu nedenle böbrek hasarı hipertansiyonun kontrol altına alınmasını daha da zorlaştırabilir ve zamanla, hipertansiyon böbrek yetmezliğine neden olabilir.

Hipertansiyonunuz var ve ilaç kullanıyorsanız, ilaçlara devam etmelisiniz. ACE inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerleri grubu tansiyon  ilaçlarının güvenliği ilgili olumsuz sayılabilecek  bilgi kirliliği mevcuttur, ancak bu gerçeği yansıtmamaktadır. Hastaların ilaçlarına devam etmeleri ve endişelerini doktorlarıyla paylaşmaları önerilmektedir. Şu anda bu konuyla ilgili bilimsel sayılabilecek iki karşıt bulgu var; bir hayvan deneyine dayanarak, bu ilaçların zararlı olabileceğini ve enfeksiyon riskini artırdığını iddia ederken; diğer bir çalışmada  aynı ilaçların akciğer hasarına ve COVID-19 ile ilişkili diğer sorunlara karşı koruma sağlayabileceğini iddia etmektedir. Bütün bu bulgulara rağmen,  tüm meslek dernekleri, ilaçlarınızı değiştirmemenizi tavsiye etmektedir. İlaçlarınıza bağlı kalmanın, kontrolsüz yüksek tansiyondan kaynaklanan kalp ve böbrek hasarı riskini azaltabileceğini de eklemek gerekir.

COVID-19’li ve böbrek sorunları olan hastaların ibuprofen ve naproksen gibi steroid olmayan antienflamatuar ilaçlardan uzak durmasını tavsiye edilmektedir Bunlar kan basıncını yükseltebilir ve vücuttaki sıvı hacmini artırabilir, bu da böbrekleri zorlamakta ve iş yükünü artırmaktadır.

Böbrek Sorunu Yaşayan Hastalara Yaklaşım Nasıl Olmalı?

Böbrek sorunu yaşayan hastalarda COVID-19 hastalığının gidişatı hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Bir hastanın böbrek hastası olması veya hastalık döneminde böbrek hasarı oluşan hastaların hastalığı mutlaka ağır geçireceği anlamına gelmez. Bu yüzden, COVID-19’a yakalanan böbrek hastalarının tedavisi hastanın belirtilerine göre farklılık gösterebilir. Burada, risk grubundaki hastaların sürekli gözetim altında tutulması ve kan ve idrar değerlerinin takip edilmesi önem arz etmektedir.

COVID-19 ile ilişkili böbrek hasarı olan hastaların böbrek fonksiyonunun normale dönmesini sağlamak için doktorların yakın takibi altında olmalıdırlar. Kalıcı böbrek hasarı, COVID-19'dan iyileştikten sonra bile diyaliz veya başka tedaviler gerektirebilir.

Çoğunlukla, COVID-19’u önlemenin temelleri olan, aşı, maske fiziksel mesafe ve el yıkama ile ilgili yönergelere bağlı kalmanın önemini vurgulamakta fayda var. Özellikle altta yatan kronik hastalığı olan kişiler için, mümkün olduğu kadar COVID-19 enfeksiyonundan kaçınmaları ve aşılarını yaptırmaları çok önemlidir.

Türkiye’de COVID-19 tedavisi için rutin olarak  başlanan ilaçların böbrek rezervi iyi olmayan hastalarda sağlık ekibi tarafından dozu ayarlanarak başlanması gerekir Yine halihazırda kullandıkları ilaçların dozlarının ayarlanması ya da ilaçların korona virüsu enfeksiyonu süresince kesilip kesilmeyeceği; hastalığın seyrine ve tıbbi ekibin gerekli görüp görmemesine bağlıdır. Hastaların kendi başlarına ilaçlarını kesinlikle bırakmaması ya da doz ayarlaması yapmaması önerilir.

Diyaliz tedavisi gören böbrek yetmezlikli hastaların COVID-19 virüsüne yakalanması durumunda ise diyaliz merkezini haberdar etmeleri ve COVID-19 pozitif oldukları süre boyunca diyaliz tedavilerine devam etmeleri gerekir.  Hastalık süreci boyunca böbrek tedavilerini hiçbir koşulda aksatmamalıdır. 

Bu makale 6 Ağustos 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Hakkı Perk

KİŞİSEL PROFİL 25 yılı aşkın süredir Üroloji alanında Türkiye ve Dünyanın çeşitli yerlerinde; binlerce ameliyat, on binlerce tedavi gerçekleştirmiş; üroonkoloji, taş, prostat ve diğer üroloji alanlarına katkıları olmuş; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu bir Üroloji Uzmanıyım. 1959 Doğumlu | Evli | 2 Çocuk Babası, İyi dercede ingilizce bilmekteyim. EĞİTİM & KARİYER Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Doktor  | 1986 Mezunu, Ankara, Türkiye Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, Üroloji Uzmanı | 1990 Mezunu, Ankara, Türkiye Süleyman Demirel Üniversitesi, Doçent & Profesör Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı | 2004 - 2008, Isparta, Türkiye Ankara Onkoloji Hastanesi Üroloji Kurucu Şefi, Üroonkoloji Üroloji Şefliği | 2009-2011 Ankara, Türkiye Amerikan Hastaneleri, Üroloji Departmanları Şef ve K ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Prof. Dr. Hakkı Perk
Prof. Dr. Hakkı Perk
Ankara - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube