Kırmızı başlıklı kız

Kırmızı başlıklı kız

Ah o eski masallar yok mu, nasılda sessizce dinlerdik. O masalların hepsinde vahşi yaşamın izleri nasılda masumca işleniyormuş.

Kırmızı başlıklı kız: Ormanda yaşayan tatlı şirin bir kız olan kırmızı başlıklı kızın bir adı bile yoktur. Ailesi nasıl olsa kızımız büyüyünce kırmızı başlıklı bir elbise giyer adını da; “kırmızı başlıklı kız” koyarız demiş. Bu kızcağızın hiç arkadaşı yokmuş. Tek görevi var; her sabah kalkıp anneannesine yemek götürmek. Hem de aç ve zeki kurtlarla dolu bir ormandan geçerek. Bir günde babası kızına dönüp “Ya yavrum sen gitme küçüksün ben giderim ya da nasıl olsa anneannen tek yaşıyor hem de yaşlı ve hasta kadın, gidip getireyim de bizim evde yaşasın” demiyor. Niye demiyor? Çünkü baba evde anneyle yalnız kalma fantezileri kuruyor. Zaten anne hiç ortalıkta görünmüyor. Ya da bir rivayete göre de; anne ve baba kırmızı başlıklı kızlarından kurtulmak için kurtlarla dolu ormana anneanneye yemek götürmesi için ikna ediyorlarmış. Tabi kırmızı başlıklı kız saf ve hiç bir şeyden haberi olmadan her gün ormanın yolunu tutuyor. Kızcağızda her gün kırmızı başlıklı elbisesini giyip aç perişan kurtlarla dolu ormandan geçerek anneannesine gidiyor. Kurtlarda o kadar zeki ki; küçük kırmızı başlıklı kızı yemek için bir insanın bile tasarlamakta zorluk çekeceği planı gerçekleştiriyor. Önce kırmızı başlıklı kızın anneannesinin evine gidip dişlerini kullanmadan anneannesini elbiseleriyle beraber yiyor. Pardon yutuyor. Ondan sonrada tatlı olarak kırmızı başlıklı kızı yemek için anneannesinin elbiselerini giyip onun yatağına yatıp kırmızı başlıklı kızın gelmesini bekliyor. Tabi kurt şakır şakır insanca konuşmaya başlamış aksan dahi kalmamış. Yani; kurt gitmiş yerine karizmatik biri gelmiş. Kırmızı başlıklı kız astigmat olduğundan yakını göremiyormuş. Kurt’ta zaten astigmat olan bu kızı yemek için bu kadar zahmete katlanıyor. Neyse masalımıza devam edelim. Kırmızı başlıklı kız bir şeyler fark ediyor ama anneannesine de toz konduramıyormuş. Saf, yakını görme sorunu olan ve IQ ‘su düşük olan bu kızcağız her şeye rağmen şüphelerini gidermek için kurda yaklaşarak sorular sormaya başlar. “Anneanne neden senin gözlerin, ellerin, ağzın büyük” diye. Kurt’ta aksansız diliyle tatlı tatlı cevap verir ve son cümlesiyle birden ağzını açıp kırmızı başlıklı kızı yemeye çalışıyor. O ana kadar saf, görme sorunu olan çıtı pıtı kız gider yerine Zeyna gücüne kavuşmuş, görme sorunu olmayan tecrübeli bir sapığa dönüşür. Önce bir hamleyle kurdun kuyruğundan tutar yere çalar sonra hızlı bir şekilde dolaptan makası alıp kurdu öldürmeden ve anestezi kullanmadan karnını yarıp anneannesini kurtarıyor. Bununla da yetinmeyen kırmızı başlıklı kız psikopatlığına bir level daha ekleyerek kurdun karnına taş doldurarak birde usta bir cerrah olarak dikip bir dere kenarına zalimce atar. Bu saçmalığı dinleyen bizde mutlu sonla kendimizden geçerek “Ay ne güzel bir masal. Ne güzel yapmış kırmızı başlıklı kız; yaşasın” diyerek seviniyoruz.
 
Çocuğunuz bu masalı dünyada en çok güvendiği kişiden ve en savunmasız olduğu yerde yani yatakta dinliyor. Umarım çocuklarınıza bugünden itibaren daha farklı içinde sevgi ve umut olan masallar anlatırsınız. Size bir tüyo vereyim. En iyisi uyduruk masallar anlatın. Bu masallar hem çocukların hayal gücünü genişletir hem de çocuğunuzla sizin aranızda orijinal bir bağ geliştirir.
 
Gelecek sefere Pamuk prensesi anlatacağım. Yeni bir masalda buluşmak üzere hoşça kalın.

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Pedagog Soner Koşan

Etiketler
Masallar ve çocuklara etkisi
Uzm. Pedagog Soner Koşan
Uzm. Pedagog Soner Koşan
İstanbul - Pedagoji
Facebook Twitter Instagram Youtube