KANSERDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN KATKILARI


Kanser yaşamı kısıtlayan, sosyoekonomik ve toplumsal etkileri olan önemli bir hastalıktır. Bir çok uzmanlık alanı kanserin tanısından tedavisine kadar katkı sunmaktadır. Girişimsel radyoloji kanserin tanısından tedavisine kadar her alanda önemli katkılar sunmakta, onkoloji ve cerrahi ile yakın işbirliği içinde çalışmaktadır.
Kanser bir çok belirtiye yol açar. Kanser şüphesi ortaya çıktığı zaman görüntüleleme yöntemleri ile tanı konulabilmesine karşın kesin tanı için ve tedavinin uygulanabilmesi için öncelikle yapılması gereken hastalıklı dokudan parça alınarak teşhis konulmasıdır. Bu işlem biyopsi olarak tanımlanır. Kanser olduğunda düşünülen dokudan görüntüleme yöntemleri eşliğinde parça alınıp patolojiye gönderilir. Patolojiden gelen sonuçlar ile hem kanser teşhisi konmuş hem de tedaviyi belirleyecek kanserin davranışı konusunda bilgi edinilmiş olur.
Teşhis konduktan sonra tedavi planlanır. Tedavi eğer kemoterapi ise kemoterapinin güvenle verilebilmesi için port yerleştirilmesi gerekir. Port girişimsel radyoloji ünitelerinde ultrasonografi ve anjiografi eşliğinde yapılır. Port yerleştirilmesi günübirlik, genel anestezi gerektirmeden öncelikle boyun toplardamarından girilerek yapılır.
Kanser Tedavisi
Erken yakalanan kanserlerde küratif dediğimiz kanserden tamamen kurtulmanın yöntemi ameliyattır. Ne yazık ki çoğu hasta bu aşamayı geçmiş olarak yakalanır. Cerrahi şansı olmayan hastalarda kemoterapi, radyoterapi ve girişimsel radyoloji tedavileri uygulanır.
Girişimsel radyolojide bir çok teknik kanser hastalarında uygulanmakta, hastanın yaşam kalitesini artmakta ve yaşam süresini uzatmakta önemli katkılar sunmaktadır. Bu tedaviler ablasyon, drenajlar, embolizasyon, kemoembolizasyon ve radyoembolizasyondur. Bu tedavilerin temel uygulama yöntemi görüntüleme eşliğinde ve hedefe yöneliktir. Bu tedavilerin bazıları tümörü yok etmek yani küratif amaç taşır iken diğerleri ise hastanın yaşam süresini uzatmayı, yaşam kalitesini artışmayı ya da ağrı giderme amacını taşımaktadır.