İş yaşamında mükemmeliyetçilik


İş yaşamında mükemmeliyetçilik…
Günlük yaşamımızda, çok beğendiğimiz, takdir ettiğimiz durumları betimlerken “mükemmel” veya “fevkalade” sözcüklerini sık sık kullanırız. Peki ”iş yaşamında mükemmeliyetçilik” aynı anlama mı gelmektedir? Uzmanlar, mükemmeliyetçilik ile ilgili yaptıkları birçok tanımlama ile bu konuya ışık tutmaya çalışmışlardır.
Macmillan, “Mükemmeliyetçilik; mükemmelin olduğuna inanma, ona ulaşma çabası ve kişinin kendisi ve başkaları için yüksek standartlar belirleme eylemi olarak tanımlamıştır.
Adderholdt-Elliot, insanların mükemmellik için çabaladıklarını, çünkü başarı odaklı olduklarını belirtmiştir.
Silverman, “insan yaşamını belirleyen şey, yüksek seviyedeki beklentileridir ve mükemmeliyetçilik sadece yüksek başarı potansiyeli olan kişilerde görülmektedir” demiştir.
Hamachek ise mükemmeliyetçiliğin, normal ve nevrotik mükemmeliyetçilik olmak üzere iki boyutundan söz etmiştir. Normal mükemmeliyetçiler, yüksek kişisel standartlara sahip, mevcut durumun gereklerine göre esnek tavır gösterebilenlerdir. Belirledikleri yüksek standartlara tam ulaşamasalar da bundan doyum sağlayabilirler. Nevrotik mükemmeliyetçiler ise yüksek kaygı ve başarısızlık korkusuna sahiptirler. Onlar çabalarından zevk almazlar çünkü hiçbir şeyin yeterince iyi olmadığını düşünürler. Bu yaklaşıma göre başarı ve başarı motivasyonu mükemmeliyetçiliğin olumlu boyutuyla ilgilidir, demiştir.
Hewitt ve Flett ise mükemmeliyetçiliği patolojik bir durum olarak değerlendirerek, “kendine yönelik”, “başkalarına yönelik” ve “sosyal kaynaklı” olmak üzere üç boyutta tanımlamışlardır. Kendisine yönelik mükemmeliyetçilik, kişinin kendisi için gerçekçi olmayan ve ulaşılması imkansız boyutta standartlar belirleme eğilimidir. Bu standartlar kişinin kendisine yöneliktir ve buna kişisel eleştiri ve kendi hatalarını kabul etmeme eşlik eder. Başkalarına yönelik mükemmeliyetçilik ise bireyin başkaları için belirlediği gerçekçi olmayan standartlara uymasını beklemesidir. Sosyal kaynaklı mükemmeliyetçilik ise bireyin, insanların kendisinden imkansız şeyler beklendiği şeklinde bir inanca sahip olma eğilimidir. Dahası başkaları tarafından onaylanmak için bu standartlara ulaşmak zorunda olduklarını düşünürler.
Öyleyse, iş yaşamında mükemmeliyetçilik kavramına hem olumlu hem olumsuz yönden bakmakta fayda var. Olumlu mükemmeliyetçilik, enerjinin başarıya yönlendirilmesi ile kişisel, ruhsal, mesleki gelişimi ve akademik başarıyı sağlar. Bu kişilerin yüksek hedefleri vardır ve bu hedeflere ulaşmak için yoğun çaba sarfederler. Hata ve eksik yapmamayı arzulamaktadırlar. Bu kişiler genellikle görev adamıdırlar. Verilen görevi yerine getirmekte oldukça başarılırdırlar. Risk almayı sevmezler. Bu nedenle risk oluşturacak görevlerden kaçınırlar. Ancak bu kişiler hedeflerine ulaşamadıklarında büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. Özgüven duyguları başarıları ile paraleldir. Başarılı olduklarında kendilerini güvende hissederler. Başarısız olduklarında ise güven duygusu derinden sarsılır.
Mükemmeliyetçi kişilerin, yakın ilişkilerde de beklentileri yüksek olduğu için sıkça hayal kırıklığı yaşarlar. İş yaşamında çok sorumluluk üstlendikleri ve aşırı çalıştıkları için ailelerine yeteri kadar zaman ayırmazlar ve problemler yaşarlar. Bu kişiler en ufak bir eleştiriye bile kahrolur ve günlerce kafalarına takarlar. Başarısızlık durumunda çok kolay depresyona girerler. Çok tartışırlar. Ya hep ya hiç-Siyah/beyaz düşünce tarzına sahiptirler. Olayların karmaşık olabileceğini ve doğru ile yanlış arasında pek çok derece olabileceğini düşünmeden, olayları sadece doğru veya yanlış görme eğilimindedir. Birlikte çalıştıkları kişileri zorlarlar. Düşüncelerinde katıdırlar, yeni bir fikri ya da durumu kabullenmekte zorlanırlar. Başkalarının fikirlerine aşırı önem verirler fakat eleştirilmeyi de istemezler. İşlerinin nasıl olması gerektiği konusunda kurallar koyarlar, bu kuralları bozduklarında suçluluk ve yetersizlik hissederler. Birlikte çalıştıkları kişileri sürekli kontrol etme ihtiyacı hissederler. Katı ve yüksek standartları vardır ve esnek değillerdir, daha azına razı olmayı yenilmek olarak değerlendirirler, beklentileri esnetme konusunda güçlük yaşarlar.
Peki mükemmeliyetçilikle başedilebilir mi? İş yaşamındaki rekabet,bu kavramla oldukça ilgilidir. İşinde, her yaptığını doğru ve iyi yapmak zorunda olan kişiler, mükemmeliyetçiliğe zorlanmaktadır. Bu mücadelede, daha iyiyi başarmak için çaba gösterenler başarılı olmak ya da hedeflerine ulaşmak için gösterdikleri bu çabadan zevk alırlarsa, hatalarını öğrenme fırsatına dönüştürebilirler, hataları, başarısızlıkları ve zayıflıkları, insan olmaktan kaynaklanan özellikler olarak değerlendirebilirler. Bu kişilerin kişisel özellikleri ile ilgili farkındalıklarını arttırması, önemli bir adım olabilir. Geçmiş başarı, istek ve ihtiyaçlarına bakarak, gerçekçi, ulaşılabilir hedefler belirlemek ve bu hedefe ulaşmaya yönelik amaçlar saptamak ve aşamalı biçimde hedefleri gerçekleştirmeye yönelmek ve her aşamada güven tazelemekle işe başlanabilir. Bu somut adım işin yapılabilir olduğunu göstermesi açısından çok önemlidir. İş yaşamındaki performansın mükemmel olup olmadığını sorgulamak yerine kendine yönelik gerçekçi değerlendirmelerde bulunmak kendini daha iyi ve yeterli hissetmeye neden olabilir. Eleştirilerle başedebilmeyi öğrenmek, her hatadan olumlu paylar çıkarabilmek, kaygı ve korkularla yüzleşebilmek mükemmeliyetçi kişilik özellikleri olan kişilerin çalışması gereken alanlardır.
Unutmamalıdır ki, hayatı boyunca kusursuzluğu ararken kendini unutan çok insan vardır.