Bazen birilerine yaslanmak isteriz, bazen de ağırlığımızı tamamen bir ötekine vermek… Bazen de sağlam adımlar atıp, kendi başımıza desteksiz, yaslanmadan ilerlemek isteriz. Kendi başımıza bir şeyleri başardığımızı, destek almadan da bir şeyleri yapabildiğimizi görmeye ihtiyacımız var. Kendimizi kendimize bırakmayı da bilmeliyiz yani. Hepsine ihtiyaç var ve hepsi insana ait. Fakat bunlardan biri eksik diğeri fazla olduğu zaman ilişkilerdeki dengeler bozulabiliyor. Kendiyle kalmakta zorlanan, özgüven eksikliğine sahip bireyler, yaslanmakla ağırlığını bir ötekine bırakmak arasında gidip gelebilir. Kendi başına var olabileceğine dair inancı gelişmemiş olduğu için kaybetme korkusunu yoğun yaşarlar. Dolayısıyla kaybetmemek adına ellerinden gelen çabayı gösterirler. Partnerini rahatsız hissettirecek herhangi bir şey yapmaktan kaçınır, onu memnun edecek her şeyi de yaparlar. İlişkide muhtaç olduğu sürece bir ötekini yanında tutabileceğine veya bir ötekinin ihtiyaçlarını giderdiği sürece sevilebileceğine inanırlar. Çünkü bildiği ilişki modeli budur. Bakım alan- bakım veren ilişkisi yaşanır aralarında. Bu denli başkalarına ihtiyaç duyan bireyler, başkalarının da ona ihtiyacı olduğunda, kendini kaybedercesine o ihtiyacı karşılayabilir. Dolayısıyla sömürüye de açık bir pozisyondadır. Bu pozisyondan çıkmanın bir yolu tabii öncelikle bunları fark etmektir. Sonrasında da “kendine yetebilme” becerileri geliştirebilmek gerekir. Yavaşça ağırlığını bıraktığı yerden, yaslandığı yerden çekebilmeyi başarabildiği zaman, kendi gücünü keşfedebilir, kendiyle kalmanın özgürlüğünü yaşayabilir. Bu, yeni yürümeye başlayan bebeğin heyecanı gibidir. Hayatın her alanında da bu heyecanı kaybetmemenizi diliyorum.
İlişkilerde bağımlılık
İlişkilerde Bağımlılık
2 Mayıs 2024
0
