İklim değişikliği ve insan psikolojisi

İklim değişikliğinin insan psikolojisi üzerine etkileri ve ''Eko-anksiyete''.

İklim değişikliği ve insan psikolojisi

İklim Değişikliği ve İnsan Psikolojisi

İklim değişikliğinin bireyler üzerinde fiziksel ve psikolojik birçok etkisi bulunmaktadır. Bunlar doğal afete maruz kalma ya da aşırı sıcaklık sonucu ölüm oranlarının artması gibi doğrudan etkiler olarak görülebileceği gibi; artan sıcakların sebep olduğu stres, solunum güçlükleri, göçler gibi dolaylı etkileri de olabilir.

 İklim değişikliği sonucu meydana gelen doğal afetler-hava olayları bireylerde kaygı bozukluğu, akut veya travma sonrası stres bozukluğu, depresyon gibi psikolojik sorunlarının gelişmesine neden olabilmektedir.  Eko-anksiyete de bu durumlardan birisidir.

Eko-Anksiyete Nedir?: İklim değişikliğine ve afetlerin artmasına bağlı olarak; yaşadığımız dünyanın geleceği ile ilgili oluşan kaygı olarak tanımlanabilir.

  • Eko-anksiyete yaşayan bireyler;
  • Kendilerinden önceki nesle karşı öfke, hayal kırıklığı
  • Varoluş krizi
  • Çevresel ayak izine, gelişmelere karşı takıntılı tavır
  • Yoğun üzüntü ve yas duyguları
  • Çevreye zarar verme ya da yeteri kadar çevre bilincine sahip olmamaya karşı suçluluk duygusu yaşayabilir ve
  • Yaşanan doğal afetler sonrası bazı stres tepkileri gösterebilirler.

Sebepler:

  • İklim değişikliğine bağlı oluşan afetlere tanıklık etmek
  • Bu konuyla ilgili çok sayıda habere, felaket senaryosuna veya bilgi kirliliğine maruz kalmak
  • Alınan önlemlerin yetersiz olduğunu düşünerek çaresiz hissetmek bu duruma sebep olabilmektedir.                    

Nasıl Başa Çıkılır?

İlk adım bu endişeyi fark etmek ve duyguları ifade etmekten geçmektedir. Kişinin kendi kendine, yakın çevresine veya mümkünse profesyonel bir destek alarak duygularını terapisti ile veya psikiyatristi ile paylaşması büyük önem taşımaktadır.

Güçlü sosyal ilişkiler ve destek grupları vasıtasıyla zihinsel dayanıklılığı arttırmak, diğer kaygı türlerinde de olduğu gibi kişinin çaresiz hissettiği konuda yapabileceklerini sıralaması ve iklim değişikliğini önlemek adına en azından kendi üstüne düşeni yapması da kişinin içsel çatışmalarını azaltarak durumla daha kolay başa çıkmasını sağlamaktadır.

Doğal alanlarda daha çok vakit geçirmenin kişinin zihinsel sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattığı ve iklim krizine bağlı endişeyi azalttığı bilinmektedir. Tüm bunlara ek olarak ülkelerde çevre dostu politikalar da hem bireysel hem de toplumsal eko-anksiyeteyi önemli ölçüde azaltmaktadır.

İklim Değişikliği ve İnsan Psikolojisi

İklim değişikliğinin bireyler üzerinde fiziksel ve psikolojik birçok etkisi bulunmaktadır. Bunlar doğal afete maruz kalma ya da aşırı sıcaklık sonucu ölüm oranlarının artması gibi doğrudan etkiler olarak görülebileceği gibi; artan sıcakların sebep olduğu stres, solunum güçlükleri, göçler gibi dolaylı etkileri de olabilir.

 İklim değişikliği sonucu meydana gelen doğal afetler-hava olayları bireylerde kaygı bozukluğu, akut veya travma sonrası stres bozukluğu, depresyon gibi psikolojik sorunlarının gelişmesine neden olabilmektedir.  Eko-anksiyete de bu durumlardan birisidir.

Eko-Anksiyete Nedir?: İklim değişikliğine ve afetlerin artmasına bağlı olarak; yaşadığımız dünyanın geleceği ile ilgili oluşan kaygı olarak tanımlanabilir.

  • Eko-anksiyete yaşayan bireyler;
  • Kendilerinden önceki nesle karşı öfke, hayal kırıklığı
  • Varoluş krizi
  • Çevresel ayak izine, gelişmelere karşı takıntılı tavır
  • Yoğun üzüntü ve yas duyguları
  • Çevreye zarar verme ya da yeteri kadar çevre bilincine sahip olmamaya karşı suçluluk duygusu yaşayabilir ve
  • Yaşanan doğal afetler sonrası bazı stres tepkileri gösterebilirler.

Sebepler:

  • İklim değişikliğine bağlı oluşan afetlere tanıklık etmek
  • Bu konuyla ilgili çok sayıda habere, felaket senaryosuna veya bilgi kirliliğine maruz kalmak
  • Alınan önlemlerin yetersiz olduğunu düşünerek çaresiz hissetmek bu duruma sebep olabilmektedir.                    

Nasıl Başa Çıkılır?

İlk adım bu endişeyi fark etmek ve duyguları ifade etmekten geçmektedir. Kişinin kendi kendine, yakın çevresine veya mümkünse profesyonel bir destek alarak duygularını terapisti ile veya psikiyatristi ile paylaşması büyük önem taşımaktadır.

Güçlü sosyal ilişkiler ve destek grupları vasıtasıyla zihinsel dayanıklılığı arttırmak, diğer kaygı türlerinde de olduğu gibi kişinin çaresiz hissettiği konuda yapabileceklerini sıralaması ve iklim değişikliğini önlemek adına en azından kendi üstüne düşeni yapması da kişinin içsel çatışmalarını azaltarak durumla daha kolay başa çıkmasını sağlamaktadır.

Doğal alanlarda daha çok vakit geçirmenin kişinin zihinsel sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattığı ve iklim krizine bağlı endişeyi azalttığı bilinmektedir. Tüm bunlara ek olarak ülkelerde çevre dostu politikalar da hem bireysel hem de toplumsal eko-anksiyeteyi önemli ölçüde azaltmaktadır.

 

Bu makale 31 Ocak 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Murat Kuloğlu

Prof. Dr. Murat Kuloğlu, lise öğreniminin ardından Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni 1989 yılında birincilikle tamamlamıştır. Uzmanlık eğitimini ise 1991-95 yılları arasında Atatürk Üniversitesi'nde yapmıştır. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalın'da 2003 yılında doçent, 2009 yılında ise profesör ünvanını almıştır. 2004-2008 yılları arasında Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde klinik şef yardımcısı, başhekim yardımcısı ve 2006-2008 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü Ruhsatlandırma Ana Komisyon Üyeliği görevlerinde bulunmuştur.  2013-2020 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı'nda Öğretim Üyesi ve Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkez Yöneticisi görevlerini yürütmüştür. Bu arada Akdeniz Üniversites ...

Etiketler
Psikolojik
Prof. Dr. Murat Kuloğlu
Prof. Dr. Murat Kuloğlu
Antalya - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube