İnsanları, eşlerini inciterek onların davranışlarını düzelteceklerine inandıran şey sizce nedir? Yetişkin bir insanın eşine davranış şekliyle bebeklerin ağlama içgüdüsel tepkisi arasında çok benzer bir durum var. En küçük bir durumda rahatsızlık yaşayan bebekler isteklerini kelimelere dökmez ve ihtiyaçlarını avazı çıktığı kadar ağlama yoluyla giderir. Tabi bebeklerin bu feryadı ne kadar yüksek sesle ve şiddetli olursa ebeveynleri o kadar çabuk yanlarına gelir ve ihtiyacını gidermeye çalışır. Bu şekilde bebeklerin zihninde bir yöntem olarak şablon oluşur: “Kendini engellenmiş hissettiğinde çevrendeki insanları rahatsız et ve birileri yardıma gelinceye kadar olabildiğince sevimsiz ol.”
Peki bebeklerin, sürekli yanı başında ihtiyacını anlamaya çalışan annesine karşı olan beklentisini yetişkinken eşinden beklemesi de tesadüf olabilir mi? Çift terapisinde sıklıkla duyduğum, “15 yıllık evliliğimiz var. Eşim hala beklentilerimi anlamıyor. O beni hiç anlamadı.” gibi ifadeler kullanılıyor. Çiftlerin bu şekilde beklentilerinin olması esasında bebekken kafalarında oluşan ‘o’ şablondan geliyor. Hiçbir ihtiyacını kelimelere dökmeden ortalığı yıkan bir ağlama sesiyle allanıp pullanan bebekler, yetişkinlik döneminde de sevgilisinden veya eşinden benzer şeyleri bekliyor. Parantez içinde ihtiyaçlarını karşılayamayan partnerinin yetersiz olduğu düşüncesiyle iki taraf arasında sebebi hatırlanmayan güç savaşları doğuyor. Bu savaşın adı ise benim tabirimle “ihtiyaç doyurum savaşı” oluyor.
K: Hendrix, Harville. Hak Ettiğiniz Aşkı Yaşayın. İstanbul: Sistem Yayıncılık, 2014.