Kendimize söz geçirmek başkalarına söz geçirmekten çok daha zordur. En belalı düşmanımız, kendimiziz. Dikkatimizi diğer insanlara karşı sınırlar belirlemekten, kendimize karşı sınırlar belirlemeye kaydırdığımızda sorumluluk konusunda bir kaydırma yaparız. Başkalarının sorumluluğunu almak daha kolay iken diğer tarafın biz olması kendimizden sorumlu olmak çok daha katlanılmaz.
Başkalarına kusur bulmak ve eleştirmek kolayken eleştirilmesi ve kusur bulunması biz olduğunda işin içinden çıkmak hakikaten çok daha zor.
Başımız sıkıştığında , güven eksikliğimizde, merhametimizi kaybettiğimizde , utancımızda hep içe döneriz. Ve bu da bir sorundur.
İçimizdekini dışarı çıkarmak için çeşitli yollar ararız .Bazen aile bireyleriyle ciddi çelişkiler ortaya çıkabilir ya da daha fazla kendi kabuğumuza çekilebiliriz. Kendimize olumlu şeyler söyleyerek motive etmeye çalışabiliriz kendimizi veya dini kitaplar okuyarak kendimiz daha iyi hissetmeye çalışabiliriz.
Bu çözüm önerileri işe yaramadığında ruhsal acıların ve yüklerini içimizden atmak için bu sorunları bir uzmana götürmeye karar veririz. Bunu yapabilmek için kişinin bunları atabilme gücü ve kendini güvende hissetmesi gerekir.
Yararlı ve iyileştirici olması için merhametin bizim dışımızdan gelmesi gerekir. Gövde olmazsa dalın kuruması gibi doğaya ve başkalarına bağlanmazsak ne yaşam, ne de duygusal iyileşme sağlamamız mümkün görünmüyor.
Tedavi edilmeyen kanserin kısa sürede yaşamı tehdit eder hale gelmesi gibi içimizde tuttuğumuz ve hal edemediğimiz ve söz geçiremediğimiz problemlerimiz daha da kötüleşir.
Kendimize karşı sınırlar konusunda olgun olmayı öğrenmek kolay değildir. İlerleyişimiz baltalayan ve bizi cesaretsizliğe, yılgınlığa sürükleyen birçok sebep karşımıza çıkabilir. Ama bizi yaratan güç bizim olgunlaşmamızı ve kendimizi denetlememizi bizden daha çok ister.
Hayır diyemememize neden olan çeşitli semptomlar yaşıyor olabiliriz. Depresyon, öfke, panik, soyutlanma vb.
Eğitim eksikliği ve belirlenmelerimiz hayır dememizi engelliyor olabilir. Yaşadığımız ortamlarda ve aileleriz hayır demeyi ayıp olarak öğretmiş olabilir. Yaşamın ilk yıllarında hepimiz sevgiye ihtiyaç duyarız. Eğer bu sevgiyi almazsak yaşamın ileriki yıllarında bunun açlığını yaşarız. Bu sevgiyi başkalarında bulamazsak yeme, çalışma, cinsel faaliyet veya para harcama gibi başka yerlerde tamamlamaya çalışırız.
Neye ihtiyacımız olduğunu iyi tahlil edip ona göre davranmak yaşadığımız hayır problemini hal etmekte yardımcı olacaktır bize.