Hangi oyunları oynamayı seviyorsun?

Hangi oyunları oynamayı seviyorsun?

Eğer bir kadınsan ve önceki yazımı okuyup yaşam çarkını çizdiysen tecrübelerim çalışmak istediğin alanların başında ‘Duygusal İlişkiler’ın geldiğini söylüyor.  Tüm kadınların ortak derdi bu sanırım, erkekler!  Erkeklerin ilgisizliğinden, kadınları anlamadığından şikayetçi tüm kadınlar! 
 
Çalıştığım pek çok kadında aynı problem, aynı cevapsız sorular; ‘Erkekler neden dengesiz?’ ‘Neden bağlanmaktan korkuyorlar?’ ‘Neden böyle erkekler hayatıma giriyor?’ ‘Ben bunu hakedecek ne yaptım?’  Ve çoğu kadın sonucunu bile bile sonu hüsranla biten, canını acıtan, üzen ilişkiler yaşamakta ısrarcı.  Hatta böyle erkeklerle evlenip üstüne çocuk da yapıp sonra da boşanıyor pek çoğu...

Peki neden?  Neden buna izin veriyoruz?  Bu sorunun cevabını bulmak aslında pek çok şeyi değiştirebilir.  Bu sorunun cevabı keşke o kadar basit olabilse..Cevabını bulmak için biraz uğraşman gerekli, kendini ve geçmişini sorgulamalısın çünkü cevap sende gizli.  Doğduğundan itibaren oluşturduğun, özellikle 0-7 yaş döneminde farkında olmadan aldığın kararlarda gizli.  Belki o erkeklere çok kızıyorsun ama unutma SEN bir seçim yapıyorsun ve onu hayatına SEN sokuyorsun. Ve ısrarla da sürdürmek için mücadele veriyorsun.  Bu daha çok seninle ilgili...Yani cevabı yanlış yerde aramayı bırak.  Hayatına soktuğun ve çözmek için inanılmaz enerji harcadığın erkekleri anlamaya çalışma! O enerjini  o erkekler yerine, kendine harca, farkında olmadan aldığın kararları anlamaya harca!   
 
Evet, farkında olmadan aldığımız pek çok karar var şu hayatımızda. Bu kararları biz küçücükken duvarlarımıza kazınmış yazılar yüzünden veriyoruz. Belki farkında değiliz ama o duvarlarda çocukken bize Tanrı gibi güçlü gelen anne ve babamızdan sözlü ve sözsüz aldığımız pek çok kayıt var. İşte bu kayıtlar kendimiz ve hayatla ilgili aldığımız kararlarımızı belirliyor, hayatımızı ve seçimlerimizi yönlendiriyor.  Bir çocuk için 3 temel soru vardır; ‘Ben değerli miyim?’ ‘Ben yeterli miyim? ve ‘Beni kabul ediyorlar mı?’  İşte bu soruların cevabı o çocuğun algısında olumsuz ise, çocuk buna uygun bir senaryo kurar ve yaşam senaryosuna uygun oyunlar oynayarak hayatını sürdürür.  Hayatına giren herkes, yaptığı her seçim bunu onaylatmak içindir aslında, o kişiler sadece oyun davetini kabul ederler ve biçilen rolü oynarlar. Amaç verilen kararın pekiştirilmesidir aslında.. ’Ben değersizim’ ,‘Ben sevilecek, istenecek biri değilim’, ‘İşte o da terk etti ve gitti beni’... gibi pek çok pekiştirilen karar...
‘Artık büyüdüm ben.’ deseniz de kabul edin aslında hayat boyu bir çocuğuz ve oyunlar oynamaya devam ediyoruz.  Bazıları ‘Tekmele Beni’ oyununu oynuyor, rolü ‘Kurban’ olmak.  Terk edilmekten korkan kimselerin oyunudur bu. ‘Beni Terketme’ mesajını taşımasına rağmen, yaptığı hareketlerle terk edilmeyi sağlayacak her şeyi yapar.  Terk edildiğinde de, ama ‘Beni Terketme’ mesajı vardı diyerek ağlaşır. Kendine sormadığı soru şudur: ‘Ben gerçekten tüm bunları hakedecek ne yapıyorum?’

Bazıları ise ‘Yakaladım Seni’ oyununu oynuyor, rolü ‘İşkenceci’ olmak. Bu oyun güç gösterisine dayanan bir oyundur. Kızgınlığı, öfkeyi boşaltmak üzere kullanılır, böylece birey kendi yetersizliği ile yüzleşmekten uzaklaşır. Bu oyunu oynayan kimselerin karşısındaki hedef kimseler ne yaparlarsa yapsınlar, muhakkak ki bir kusurları bulunacaktır, kusur olmasa bile gerçek çarpıtılarak kusurlu olacaklar ya da kenarda köşede bir yerde eksik bir şeyleri bulunup görülecektir. ‘İşkenceci’ler de güçsüzdür aslında. Senin hayatında da ‘İşkenceci’ler oluyor mu acaba bir düşün..  
Ve daha pek çok oyun oynuyoruz şu hayatta. Evde, iş yerinde, eşimizle, çocuğumuzla, erkeklerle, kadınlarla... Farklı farklı pek çok oyun... Sorularının yanıtlarını bulmak oynadığın oyunları, aldığın kararları fark etmekten ve anlamaktan geçiyor.

O içindeki çocuğu severek işe başla. Duvarlarında pek çok kaydı bulunan ve belki içinde bir yerlerde kendini ‘güçsüz’ hisseden o çocuğu. Onu ihmal etmek yerine onun ihtiyaç ve beklentilerini anlamaya çalış. Onu önemse ki o da oyun oynamayı bırakıp ‘şuan’ a gelsin. Geçmişe takılı kalmak yerine duygularının farkında olsun ve sağduyulu davransın. Onu kabul et...  
Kolay değil biliyorum. Yorucudur kendine yolculuk, emek ister. Hem istersin hem de korkarsın. Bir desteğe ihtiyaç duyarsın. Dediğim gibi yüzleşmeye hazırsan yaşam koçun yanında unutma.. 
Eleanor Roosevelt’in dediği gibi ‘Hiç kimse senin iznin olmadan, sana kendini değersiz hissettiremez.’
İzin verme!
                                       
Uzman Psikolog & Yaşam Koçu Manolya Özek
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış

Uzm. Psikolog Manolya Özek Tatış 1980 İzmir doğumludur. İzmir Amerikan Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazanmış, son senesini Amsterdam School of Business’ta exchange öğrenci olarak tamamlamıştır. Avrupa ülkelerinin çoğunu gezdiği bu deneyimin ardından özel sektörde satış pazarlama alanında çalışmış, kurumsal hayatın kendisine göre olmadığını anlayınca kendi işini kurmaya karar vermiştir. 26 yaşında Pozitif Manevra Psikolojik Danışmanlık & Koçluk Merkezi’nin kurucularından olan Tatış, önce koçluk eğitimi alıp öğrenciler, aileler ve okullarla çalışmaya başlamıştır. Çocuklarla çalışırken Play Attention Dikkat eğitim programını ve 5-17 yaş aralığındaki çocuklara uygulanabilen bir bilişsel beceri değerlendirme sistemi olan CAS (Cognitive Assesment System) testini kullanmıştır. Ardından psikoterapist olarak ilerlem ...

Etiketler
Kadın
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış
İzmir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube