Genetik hastalıklar kaderimiz mi?

Genetik hastalıklar kaderimiz mi?

Ben buna inanmayan hekimlerden olduğum için sürekli arayışım ve araştırmalarım bu yönde devam etmiştir.

Sonuç olarak ulaştığım gerçekler inançlarımı destekler nitelektedir.  Uzun yıllar yapmış olduğum bir çok genetik hastalık üzerindeki araştırmaları ve ulaşmış olduğum başarılı sonuçları siz değerli hastalarımla paylaşmak amacı ile bu makaleyi kaleme almış bulunmaktayım.

 

Genetik hastalıklardan örnekler ile bahsedecek olursak ,

 

KANSER :

Genetik olarak ailede kanser olması bizim de kanser olacağımız anlamına gelmeyebilir.. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kanser hastalığına yakalanma riski hızla artmaktadır.  Bunun nedeni ile ilgili bir çok teori öne sürülmüştür. En önemli sorun bağışıklığımızın giderek çökmesidir. Kanser hastalığının temelinde bağışıklığın çalışmaması yatar. Bağışıklığımız çalışırsa hergün vücudumuzda halihazırda üretilen kanser hücrelerini zaten tanır ve yokedebiliriz. Tam tersi olursa kanser giderek yayılır ve bizi yener.  Eğer bağışıklığımızı baştan itibaren yüksek tutar ve kanser yapan ana etkenlerden uzak kalırsak ne kadar yüksek risk yaşarsak yaşayalım kanser olmadan da bu hayatı doğru düzgün yaşayabiliriz.  İmmunoterapi  bu nedenle kanserin tüm tiplerinde asıl tedavidir.  İmmünoterapi bağışıklık sistemini güçlendirme , yanlış çalışan yönlerini tespit edip düzeltme tedavisidir.

 

HASHİMATO TİROİDİT

Ailede olan ve Türkiye’de de yaygın olarak  bulunan genetik hastalıklardandır ancak biz bağışıklık sistemimizi tedavi ederek bu hastalığı atlatabilir veya tamamen kontrol altına alabiliriz. Kalıcı hipotiroididen kurtarabiliriz. İmmunoterapiye çok iyi yanıt verir.

 

AİLESEL POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI

Adı üstünde ailesel yani genetik geçişi en iyi bilinen otozomal dominant geçişli bir genetik hastalıktır. Hastalığın gidişatını hem durdurabilir ilerlemesini engelleyebilir dializ hastası olmaktan eğer hastayı doğru evrede yakaladıysak engelleyebiliriz….

 

FMF yani AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ

En bilinen genetik hastalıklardan biridir ve engellenebilir, kontrol altına rahatlıkla alınabilir, komplikasyonlardan korunulanabilinir. Ancak bu konuda hala böyle olabadığına dair eksik bilgi ve inanışlar sağlık çalışanlarında bile mevcuttur. Halbuki immunoterapiye en iyi yanıt veren hastalıkların başında gelir.

 

BEHÇET HASTALIĞI

Genetik yatkınlığı ve geçişi bilinen hastalıklardandır. İmmunoterapiye çok iyi yanıt verir ve kontrolü , gidişatı kolaylaşır.

 

FAP (Familial adenomatöz polip hastalığı)

Sindirim kanalında özellikle kolonda yani kalınbarsakta bir çok sayıda kötü huyluya dönüşme potansiyeli taşıyan polipler mevcuttur. Adından da anlaşılacağı üzere ailesel yani genetik bir hastalıktır ve hayatın belli bir döneminde bu polipler kanserleşir. Bu nedenle bu hastalarda genelde uygulanan tek yöntem kalın barsağın tümüyle operasyonla alınmasıdır ancak hastanın tüm sindirim kanalında yani midesinde yemek borusunda ince barsağında polipler olabilir ve onlar da kanserleşebilir. Yani bu ameliyatlar bir çözünm değildir. Sistemi düzeltmek ve kanserleşmeyi sağlayan bağışıklığı düzeltmek gerekmektedir.

 

SEDEF HASTALIĞI

Tüm romatizmal hastalıklar gibi genetik yatkınlık mevcuttur ve immünoterapiye çok iyi yanıt alınır.

 

VİTİLİGO

Otoimmün bir hastalıktır. Genetik hastalıklar (hashimato tiroidit) ile ilişkilidir. İmmünoterapiye çok iyi yanıt vermektedir.

 

 

ESANSİYEL HİPERTANSİYON

Genetik yatkınlıkla oluştuğu düşünülmesi günümüzdeki en büyük yanılgıdır. En rahat çözümlenebilecek ve kurtulabilinecek hastalıkların başında gelir.  Ailemizde yüksek tansiyon varsa ve biz risk altında isek tansiyonlarımız yenbi yeni çıkmaya başladı ise hiç ilaç başlanmadan bu hastalıktan ömür boyu kurtulabiliriz veya ilaç başlandı ise bile hastalığın gidişatını durdurabiliriz..

 

 DİABETES MELLİTUS TİP 2

Ailemizde yaygın şeker hastalığının bulunması bizim de gelecekte bu riski taşıdığımız anlamına gelmektedir. Hele de Türkiye’de iki kişiden birinin bu riski taşıdığını biliyorsak zaten şeker hastalığına yakalanmanın çok uzağında olmadığımızı da biliriz. Bu nedenle çok erken yaşlarda önlemler alınmalıdır. D vitamin düzeyi yıllık olarak ölçümlenmeli, sağlıklı beslenme alışkanlığı ve spor hayata sokulmalı  gizli şeker veya insülin direnci başlar başlamaz tedavi  edilip  bu hastalıktan ömür boyu kurtulunmalıdır.  Ailemizin kaderindeki gibi bekleyip şeker hastası olmanın bir anlamı  günümüzde yoktur.

 

AİLESEL KALP (KORONER ARTER ) HASTALIKLARI ; İNME  , BEYİN KANAMALARI GİBİ DAMAR SORUNLARI

 Bu hasta veya risk grubunda ailede  erken yaşya kalp krizi , inme , beyin kanması geçirme veya ani ölüm mevcuttur. Bu grup hasta tüm dünyada azımsanmayacak kadar çoktur.  LpA (lipoprotein A ) , homosistein gibi değerleri yüksektir. Her ne kadar olay genetik gibi görülse de bu grupta immünoterapi tedavisi çok işe yaramakta olup hem hasta olanları diğer ataklardan korumakta , hem de henüz atak geçirmemiş olanları ömür boyu koruyabilmektedir.

 

 

 

Tüm bu hastalarda %100 gizli şeker ve/veya şeker ve/veya insülin direnci mevcuttur. Aslında bu üç tanı da aynı kapıya çıkar. Bu hastaları bu açıdan çok iyi bir şekilde irdelemek gereklidir. Barsak floraları ileri düzeyde bozuktur ve barsak mantarı (candida) geliştirme riski artmıştır. Şiddetli gıda intoleransları vardır (laktoz ve gluten) Bağışıklıkları bir çok tehtid altındadır. Tüm bu tehtidlerin tektek tanımlanarak tedavileinin bir immünoterapist tarafından itina ile yapılması halinde genetik hastalıkları yüzde yüz şifa ile sonuçlanabilir.

 

Bu hastalıkların  isimleri saymakla bitmez çünkü bir çok hastalığın zemininde genetiğimiz ve bağışıklığımız yatmaktadır. Araştırmalarım sürmektedir.

 

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Ülkü Görmez

Etiketler
Esansiyel hipertansiyon
Uzm. Dr. Ülkü Görmez
Uzm. Dr. Ülkü Görmez
İstanbul - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube