Gebenin psikolojisi

Gebenin psikolojisi
GEBELİK  VE PSİKOLOJİ

Psikoloji nedir? Böyle başlayalım…
Psikolojinin  en popüler  tanımı “organizmanın davranışlarını inceleyen bilim” olmasıdır. Psikoloji davranışla ilgilenir. Davranış da bireyin iç ve dış dünyası ile etkileşimidir. Gebelik kadın yaşamının  oldukça önemli bir dönemidir. Öyle ki iki ayrı hücre (spermatozoa  ve  ovum) birleşmesiyle yeni bir yaşam başlar, bu yaşam fiziki olduğu kadar psikolojik olarak annenin içindedir. Bu olay baba da ve anne de en önemli yaşam güdüsüdür. Çünkü canlının en büyük korkusu ölüme karşı olan tek direnişidir belki de,  yeryüzünde kendinin olan bir şeyler kalacaktır. Yani kendi şifresi olan DNA kalacaktır.

Annenin iç dünyasında bir değişim olmuştur bu oluşumla ilgili etkileşim  gelişmiştir. Bu gelişim annede yeni bir davranış, gebelik psikolojisi ya da diğer deyişle gebelik davranışı ortaya çıkmıştır. Belki anne  her zaman olduğundan daha çok güvenlik beklentisi içindedir. Bu bir alert olma yani genel tedirginliğe yatkınlıktır. İşte bu noktada gebelikte  psişik huzurun önemi ortaya çıkar. Annenin sağlıklı bir gebeliği  başarı ile sürdürmesi  yaşantısının düzeni ile ilgilidir.Gebe kadın ne kadar duygusal ve düşünsel açıdan kendini güvende olarak algılarsa kendisi ve ve fetüs için bazı kompilakasyon ve tehlikelere karşı kendini ve bebeğini kollamış olur.

Gebenin  gebeliği  kendi isteği ile kabullenmesinin  psişik açıdan huzurlu olmasının ön koşuludur. İstenmeyen  gebeliklerde psikosomatik tepkilerde artış olur. Her ne kadar  kusmalar uterusun  büyümesinin mide tarafından yabancı ve atılması gereken bir çisim olarak algılanılıp atma tepkisi  ise de bilinç altından gelen  bebeği isteme-istememe  çatışmasının  yani yaklaşma-kaçınma çatışmasının  abartılı olarak ortaya çıkışıdır. Bu kusma  ve bulantıyı  aşırılaştırır.

Gebelik döneminde doğal bir süreç olan iskelet sistemindeki  postür değişiklikleri, bel ağrıları, varisler, kilo artışı gibi değişiklikler  gebenin  beden algısında (body image) bozulmaya, kendisinin çirkin olarak algılamasına, bu da  bunalıma (depresyon) neden olur.
Gebenin  gerek  dış dünya ile etkileşiminin gerekse kendi iç dünyası ile etkileşimi hem  gelişmekte olan  fetüs  hem de kendi fizik ve psikolojik sağlıkları ile doğrudan bağlantılıdır. Her ne kadar profesyonel destek almak ne kadar önemliyse de  koruyucu ve güven veren bir eş ve ortamda bulunmaları da o kadar önemlidir.

Gebelik süresinde temel bazı dış etmenler embriyo ya da(gelişmekte olan bebek) fetüs üzerinde olumsuz etkiler verir. Bunlardan bazıları şunlardır eğer anne  çok düşük kalorili ve az proteinli beslenme  durumundaysa  embriyo ya da  fetüsün beyin hücrelerinde azalma, düşük sayısında artma doğum sonrası  bebek ölümlerinin görülmesine, annenin kızamık olması bebeğin sağır olmasına, kalp arızalarına neden  olur. Annenin alkolik olması bebeğin ilerde alkolik olmasına yatkınlık getirdiği gibi birçok bedensel anomalilere neden olur. Az miktarda alkolün bile bebek gelişimini anlamlı bir biçimde etkilemektedir. Sigara ve aşırı çay tüketimi de bebeklerin tam ağırlıklarına kavuşmadan doğumlarına neden olduğu bilinmekte. Dış etmenlerin neden olduğu düşük ya da ölü doğum, türlü endişe ile birlikte aşırı gebelik arzusu, değişken psişik yaşam  yeni bir düşük ya da kısırlık nedeni olabilir.

GEBE PSİKOLOJİSİ VE STRESİN FETÜS ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Embriyo ya da fetüs  normal gelişimi için gerekli intrauterin (rahim içindeki gelişim) cevrenin değişken olmaması gereklidir. Burada hormonsal mekanizma büyük rol oynar. Psikolojik dengesizlikler  bu mekanizma üzerinde  sapmalara neden olur. Kendi yaratıkları stres içinde bulunan annelerde hümoral (salgısal bağışıklık) ve hormonsal   yollarla fetüs gelişimini etkiler. Gebelikte her  türlü  psikolojik travma  anne karnındaki bebeğin yaşamını etkiler.

Fetüsteki beyin (kortikal) hücreler gebeliğin 13-14 haftalarında  oluşmaya başladığı ve  doğuma yakın zamanda da gelişimini tamamladığı kabul edilmektedir.  Ancak araştırmalara göre duygulanım (sensation) 12 haftaya kadar inmekte  ve bir takım izlenimler  bilinçsiz olarak kayıt edilmektedir. Buna göre  gebenin huzursuzlukları  bebeğini olumsuz olarak etkileyecektir. Böyle bir durumda  problemin  trankilizan ya da sedatiflerle çözülemeyeceği aşikardır. Düzenli ve mutlu bir yaşam gereklidir. Bilişsel davranışçı terapinin  önemi de asla yadsınamaz.
Gebelik döneminde doğum  hekimine büyük görev düşmektedir. Hastasına  gebeliğn mutlu bir olay olduğunu inandırmalı, şüphe ve sorulara gerçekten hastasının anlayabileceği bir dille açıklama getirmelidir. Doğum hekimi hastasının gebeliği süresince gereken tıbbi yardımın  verileceğine  inandırmalıdır.

Öte yandan fobiler, panik eğilimler gebelik döneminde  ortaya çıkan takıntı bozuklukları, çevresel ve iç etmenlerin neden olduğu  sorunlarda mutlaka psikolojik destek verilmelidir.

Bu makale 20 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Kenan Alyürük

Etiketler
Embriyo
Psk. Kenan Alyürük
Psk. Kenan Alyürük
Muğla - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube