Gebelik kadına yeni bir kimlik ve kişilik kazandırmaktadır;
Gebenin beslenmesi gerek yakınları gerekse de gebenin bizzat kendisi tarafından sürekli irdelenip neredeyse psikolojik travmaya kadar gidebilecek bir endişe kaynağına yol açmaktadır. Oysa ki gebe, diğer zamanlarda olduğundan pek de farklı beslenmemelidir aslında. Kadın artık gebe olduğunu anladığı andan itibaren bir kişilik karmaşasına düşebilmektedir.Kimliğini bebeğinde mi yoksa kendinde mi araması gerektişği konusu bir tarafa, yediklerinin bebeğine yaramasını özellikle arzulamaktadır. Böylece farkına vardığı bu yeni kimlik hali beslenme alışkanlıklarında ve hatta kişiliğinde de değişikliklere sebep olabilmektedir.
Gebelik Hastalık değildir;
En baştan şu bilinmelidir ki "gebelik bir hastalık değildir". Kadın yaşam döngüsü içerisinde bebeklik, çoukluk, ergenlik, genç kızlık, kadınlık safhalarını yaşamıştır. Daha menapoz ve yaşlılık dönemleri de olacaktır. İşte "gebelik" de kadının bu diğer dönemlerinde olduğu gibi yeni bir dönemini aslında ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında gebelik asla hastalık olarak görülmemeli ve zaten her anlamda naif, kırılgan olan bu döneminde kadın, fazladan stres yüküne maruz kalmamalıdır.
Elbette gebelik, yaşamın diğer dönemlerinde olduğundan daha hassasiyet içeren bir dönemdir. Her insanın kendi yaşamına uygulaması gereken genel sağlık tedbirlerinin yanısıra özellikle beslenmesine daha da özen gösterecektir. Çünkü sorumluluğunda artık birkaç can vardır. Gebelikle ilgili genel yaşam tarzı önerilerimi başka bir makalenin konusu yapıp doğrudan beslenme önerilerine geçelim;
Gebelik ve beslenme önerileri;
- Her gün en az 1 su bardağı kadar süt ve 1 kase yoğurt tüketilmelidir.
- Çiğ süt ve bundan yapılan peynirler zararlı mikropları içerdiğinden pastörize süt ve bu sütlerden yapılan peynirler tercih edilmelidir.
- Çiğ et ve balık tüketilmemelidir.
- Anne adayları haftada 3-4 kez et, haftada 3-4 kez yumurta tüketmelidir.( Bu besinler tüketilemiyorsa kurubaklagil yemekleri, mercimekli veya nohutlu çorbaların tüketilmesine özen gösterilmelidir.)
- Ton balığı gibi dip balıkları ve midye,karides gibi kabuklu deniz ürünleri gebelikte önerilmemektedir.Haftada en az 1 kez yüzey balığı tüketmeye özen gösterilmelidir.
- Vitaminler açısından zengin olan taze sebze ve meyveler düzenli olarak tüketilmelidir fakat günde 3 porsiyonu geçmemelidir
- Azar azar ve sık aralıklarla beslenilmeli, uzun süre aç kalınmamalıdır.
- C vitamini açısından zengin bol limonlu salata tüketilmelidir. Tarım ürünlerindeki zararlı olabilecek kalıntıları uzaklaştırmak için, besinler, özellikle sebze ve meyveler tüketilmeden önce çok iyi yıkanmalıdır. Bu besinleri en iyi yıkama şekli; yiyecekleri su dolu bir kapta 5-10 dakika bekletmek, bu işlemi birkaç kez tekrarlamak ve sonra çeşme altında bol suda yıkamaktır.
- Kuru kayısı, kuru incir gibi kuru meyveler tüketilebilir, 37. haftadan sonra günde 3-4 adet hurma tüketilebilir.Gebelik şekeri olanlar kuru meyve tüketiminde dikkatli olmalıdır.
Sigara ve alkolkesinlikle kullanılmamalıdır. Sigara içilen ortamlardan uzak durulmalıdır.- Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Böylelikle bebek, guatr hastalığı ve zeka geriliğinden korunmuş olur. İyotlu tuz, koyu renkli cam kavanozda saklanılmalı, ışıktan, güneşten ve nemli ortamlardan korunmalıdır. Böylelikle iyodun kayba uğraması engellenmiş olur. Yüksek tansiyon (hipertansiyon) varsa yemekler tuzsuz veya az tuzlu pişirilmelidir. Aşırı tuzlu besinler tüketilmemelidir.
- Gebelikte sıvı gereksinimi artmaktadır. Her gün en az 10 bardak su içilmelidir.
- Çay ve kahve tüketimi en aza indirilmelidir. Bitki çaylarından uzak durulmalıdır.
Sonuç;
Gebenin beslenmesi kadının diğer yaşam dönemlerine göre daha çok önem arzetmektedir. Temel olarak bol proteinli gıdalar tüketilmeli, asitli ve gazlı içeceklerden uzak durulmalı, bol su / sıvı alınmalıdır.
Op. Dr. Mahmut Tolga AYAN